Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

İYİ OLMAK İÇİN NAMAZ KILMAK YETMEZ

Muharrem Günay 30 Haziran 2013 Pazar 03:00:00
  “iyilik, yüzlerinizi doğu ve batı taraflarına çevirmeniz(den ibaret) değildir. Asıl iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitap ve peygamberlere iman edenlerin; mala olan sevgilerine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, (ihtiyacından dolayı) isteyene ve (özgürlükleri için) kölelere verenlerin; namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren, antlaşma yaptıklarında sözlerini yerine getirenlerin ve zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda (direnip) sabredenlerin tutum ve davranışlarıdır. İşte bunlar, doğru olanlardır. İşte bunlar, Allah’a karşı gelmekten sakınanların ta kendileridir.”(2/Bakara-177)
“Ve İnneke lealâ hulugın aZımin”“ “Şüphesiz ki sen en yüksek ahlak üzeresin” (Kalem, 4) hitabının muhatabı olan ve bizzat Yüce Allah tarafından terbiye edilerek peygamberlikle görevlendirilen sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed de: “Ben yüksek ahlakı tamamlamak için gönderildim” buyurmuştur.
“Bir kimse Peygamber (s.a.s.)’e:
‘Müslümanların hangisi daha hayırlıdır?’ diye sordu. Rasûlullah (s.a.s.):
‘Müslümanlar, dilinden ve elinden (zarar görmeyen) selâmette kalandır.’ cevabını verdi.” (Buhârî, İman 4; Müslim, İman 64–65)
Kur’an’da Öncelik Ahlaki Davranışlardır
Kur’an âyetlerinin nuzul sırası incelenecek olursa, önceliğin ahlaki davranışlara yer veren ayetler olduğu görülür. Oruç Hicretten iki yıl sonra Nübüvvetin 12. yılında, Zekât Orucun farz kılınmasından sonra aynı yılda, Hac, Hicretin dokuzuncu yılında Nübüvvetin 19. yılında farz kılınmış; Peygamber Efendimiz Hicretin onuncu yılında Hac vazifesini yerine getirmişlerdir. Yine beş vakit namaz Hicretten bir buçuk yıl önce İsra-Miraç gecesinde farz kılınmıştır. İyilik, İyi davranmak, güzel söz söylemek: Doğruluk, sabır, tevazu, iffetli olmak: infak (Maddi Yardım) etmek gib ahlaki davranışlarla ilgili ayetlerin çoğu Mekke döneminde nazil olmuştur.
Kur’an Edep Sofrasıdır
Abdullah b. Mes`ûd’un rivayet ettiği bir hadiste de, “Gerçekten bu Kur’an Allah’ın bir sofrasıdır (me’debetullâh); O’nun sofrasından gücünüz yettiğince bilgi toplamaya çalışın” buyurulurken “sofra” anlamında yine edep kökünden gelen bir kelime (me’debe) kullanılmıştır. Başka bir hadiste de yine Kur’an’dan “Allah’ın edebi” diye söz edilmesi ilgi çekicidir (son iki hadis için bk. Dârimî, “Fezâilü’l-Kur’ân”, 1; Hakim, Müstedrek, I, 555). Buna göre Kur’ân-ı Kerîm bir edep ve ahlâk kaynağıdır.
Ebu Said Muhammedi Hadimi hazretleri de “Edeb aklın dıştan görünüşüdür” der.
Mevlana hazretleri ise:”İnsanın edepten nasibi yoksa insan değildir; İnsanoğlu ile hayvan arasındaki fark edeptir. Gözün aç ta bak kelamullaha bütün ayetleri edepten ibarettir”; “Edep ve küstahlıktan güneş tutulmuş; şeytan, cür’et ve terbiyesizliğinden dergâh-ı ilâhiden kovulmuştur” der.
Edebi Kimden Öğrendin
Başkalarının kötü ahlakını görmek kötü ahlaktandır. Düşman, insanın ayıplarını arayıp, yüzüne çarpar. Iyi arkadaşlar ise, insanın ayıplarını pek görmezler. Birisi Ibrâhîm Edhem hazretlerine, ayıbını, kusûrunu bildirmesi için yalvarınca; “Seni dost edindim. Her hâlin, hareketlerin, bana güzel görünüyor. Aybını başkalarına sor “dedi.
İki gözün şükrü arkadaşında gördüğün bir kusuru ve ayıbı kapatmaktır. İki kulağın şükrü de yine arkadaşından işittiğin bir ayıbı kapatmaktır.
Baskasında bir ayıp görünce, bunu kendinde aramak, kendinde bulursa, bundan kurtulmağa çalısmak da, iyi ahlak sahibi olmanın yollarındandır. “Mü’min mü’minin aynasıdır” hadîs-i serîfinin ma’nâsı da budur. Mü’min başkasının ayıplarında, kendi ayıplarını görür.
Îsâ aleyhisselâma: “Bu güzel ahlâkını kimden öğrendin” dediklerinde, “Bir kimseden öğrenmedim. Insanlara bakdım; Hosuma gitmeyen huylarından uzaklaştım. Beğendiklerimi ben de yaptım” buyurdu.
Lokman Hekîme, “Edebi kimden öğrendin” dediklerinde, “Edepsizden!” dedi.
Denilir ki: Hz. Lokman’ın oğlu babasına sorar:
– Babacığım insanda bulunması gereken en büyük erdem nedir?
Hz. Lokman der ki:
– Din, iman sahibi olmasıdır.
Oğlu sorar.
— Buna ikincisini eklemek istersen ne olur.
Hz. Lokman der ki:
– Din ve mal…
— Üçüncüsü olsa?
Hz. Lokman:
– Din, mal ve hayâ (utanma duygusu).
— Dördüncüsü olsa?
Hz. Lokman:
– Din, mal, hayâ ve güzel ahlak.
— Beşincisi olsa?
Hz. Lokman:
– Din, mal, hayâ, güzel ahlak ve cömertlik.
Sonra Hz. Lokman şöyle devam eder:
– Evladım! Kimde bu beş özellik bir araya gelse, o temiz, korunmuş ve Allah’ın dostu olmuş olur. Ve aynı zamanda şeytandan uzak olur.
Bir insanın güzel ahlak sahibi olması yetmez, güzel ahlak sahibi bir insan çevresinde olan biten ahlaksızlara seyirci kalmaması gerekir. İyiliği emretrnek ve kötülüğe engel olmak “Emri bil ma’ruf ve nehyi anil münker” görevini yerine getirmeyen bir Müslüman ne kadar ahlaklı olsa da gerçekte ahlaksızdır.
Aynı Zamanda Örnek Olmak Gerekir
. “Her kim müspet (örnek) bir çığır açar da, kendisinden sonra onunla amel edilirse, yaptığı güzel şeyin sevabını aldığı gibi, o davranışı örnek alarak iyilik yapanların sevabından da kendisine bir pay verilir, ama onların sevabından hiçbir şey eksilmez. Her kim de menfî bir çığır açarsa kendi davranışının cezasını üstlendiği gibi, kendisini örnek alarak o davranışı sürdürenlerin günahlarından da kendisine bir pay verilir, ama onların günahlarından da hiçbir şey eksilmez.” (Müslim, İlim, 15)

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER