6 Kasım 2015 Cuma 03:00:00
(Dünden Devamı)
Her türlü fitneye son vermek, sulh ve sükûneti sağlamak ve Allah’ın dini ile dünyaya nizam vermek ve barışı (Nizâm-ı âlemi) sağlamak Müslümanlar için varılması gereken bir hedeftir. Öyle ki, dünyanın uzak bir köşesinde gayr-i Müslim bir devlet, bir başka gayr-i Müslim devlete zulmetse, Müslüman devletler bu fitneye müdahale etmeli, haddi aşanlara hadlerini bildirmelidir.
Allah yolunda cihadın bu ulvî gayesine, şu ayet işaret edilir:
“Size ne oluyor ki, ‘Ya Rabbena, halkı zalim olan şu memleketten bizi çıkar. Bize, tarafından bir sahip gönder. Bize katından bir yardımcı yolla!’ diyen mazlum erkek-kadın ve çocuklar için Allah yolunda savaşmıyorsunuz?” (Nisa, 75)
Kur’ân-ı Kerim’de yeryüzünde fitne ve fesat çıkaranlara karşı tepkisiz ve duyarsız kalmanın sakıncalarına ve doğuracağı sonuçlara da dikkat çekilerek şöyle buyrulur:
“(Öyle bîr fitneden sakının ki, aranızda yalnız haksızlık edenlere erişmekle kalmaz. (Hepinize zararı erişir) Bilin ki Allah’ın azabı çetindir.” (Enfal: 8/25.)
“Dinin bütünüyle Allah’ın olması” hedefi ise, insanın insana kulluktan kurtulup, sadece Allah’a kul olmasını temin gayesine yöneliktir.
Mümtehine suresinde kâfirlerle dostluk konusunda şöyle buyruluyor:
“Allah, sizinle dininizden ötürü savaşmayanlara, (dininizi yaşadığınız için sizlere saygı gösterenlere) sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten ve onlara adaletli davranmaktan menetmez. Çünkü Allah, âdil olanları sever.” (Mümtehine 60/8)
“Allah, ancak din(iniz) hakkında sizinle savaşanlarla, sizi (dininize göre yaşadığınızdan dolayı hor görüp) yurdunuzdan (veya bulunduğunuz yerden) çıkaranlarla ve sizin çıkarılmanıza arka çıkanlarla dostluk kurmanızdan sizi men eder. Her kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.” (mümtehine 60/9) (Son)
(Dünden Devamı)
Her türlü fitneye son vermek, sulh ve sükûneti sağlamak ve Allah’ın dini ile dünyaya nizam vermek ve barışı (Nizâm-ı âlemi) sağlamak Müslümanlar için varılması gereken bir hedeftir. Öyle ki, dünyanın uzak bir köşesinde gayr-i Müslim bir devlet, bir başka gayr-i Müslim devlete zulmetse, Müslüman devletler bu fitneye müdahale etmeli, haddi aşanlara hadlerini bildirmelidir.
Allah yolunda cihadın bu ulvî gayesine, şu ayet işaret edilir:
“Size ne oluyor ki, ‘Ya Rabbena, halkı zalim olan şu memleketten bizi çıkar. Bize, tarafından bir sahip gönder. Bize katından bir yardımcı yolla!’ diyen mazlum erkek-kadın ve çocuklar için Allah yolunda savaşmıyorsunuz?” (Nisa, 75)
Kur’ân-ı Kerim’de yeryüzünde fitne ve fesat çıkaranlara karşı tepkisiz ve duyarsız kalmanın sakıncalarına ve doğuracağı sonuçlara da dikkat çekilerek şöyle buyrulur:
“(Öyle bîr fitneden sakının ki, aranızda yalnız haksızlık edenlere erişmekle kalmaz. (Hepinize zararı erişir) Bilin ki Allah’ın azabı çetindir.” (Enfal: 8/25.)
“Dinin bütünüyle Allah’ın olması” hedefi ise, insanın insana kulluktan kurtulup, sadece Allah’a kul olmasını temin gayesine yöneliktir.
Mümtehine suresinde kâfirlerle dostluk konusunda şöyle buyruluyor:
“Allah, sizinle dininizden ötürü savaşmayanlara, (dininizi yaşadığınız için sizlere saygı gösterenlere) sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten ve onlara adaletli davranmaktan menetmez. Çünkü Allah, âdil olanları sever.” (Mümtehine 60/8)
“Allah, ancak din(iniz) hakkında sizinle savaşanlarla, sizi (dininize göre yaşadığınızdan dolayı hor görüp) yurdunuzdan (veya bulunduğunuz yerden) çıkaranlarla ve sizin çıkarılmanıza arka çıkanlarla dostluk kurmanızdan sizi men eder. Her kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.” (mümtehine 60/9) (Son)