26 Aralık 2014 Cuma 02:00:00
  Afyonkarahisar’da, aklı şehir için çalışan, kalbi şehir için çalışan birçok kişi var. Daire müdürleri, birim amirleri elbette fikirlerini söylemekte bizden bir adım öndeler. Ama benim hayalim, kalbi Afyon için atan kişilerin bir İstişare Kurulu’nda bir araya gelmesi. “Karahisar İstişare Kurulu” ismi verilebilecek heyete, ayda bir ya da 3 ayda bir şehirle ilgili her konu danışılabilir.
Şimdi diyeceksiniz ki “Kent Konseyi var. İstişare Kurulu’na ne hacet?”
Afyonkarahisar Belediyesi Kent Konseyi’nin şu ana kadar elle tutulur, gözle görülür, Belediye Meclisi’nde yer alan görüşlerden farklı bir görüşü ortaya attığını görmedim.
“Türkiye’nin en iyi Kent Konseyleri arasındayız” açıklamaları yapılsa da, buna bir Stalin öyküsünü örnek verebiliriz:
Stalin, “devlet çiftliği” olarak bilinen “Kolhoz”ları ziyaret eder. Bir Kolhoz yöneticisi diyor ki, “Yoldaş Stalin, üretimimiz çok iyi durumda.”
Stalin ise bunu yeterli bulmuyor.
Başka bir Kolhoz’a gidiyor Stalin. Soruyor, “Durum nasıl?”
Kolhoz yöneticisi “Durumumuzu rakamlarla söyleyeceğim Yoldaş Stalin. Bir yılda şu alanda üretimimiz şu kadardı; bu kadara çıktı; diğer şu üründe yeni şu kadar gelişme sağladık…” diyor.
Stalin, muğlak ifadelerle “başarılı olduk” diyen Kolhoz yöneticisini görevden alıyor. Sonrası ne oluyor bilinmez. Zira Stalin, başarısızlığı sevmezmiş.
Neyse, hayalimdeki Karahisar İstişare Kurulu üyelerini sıralayayım. Eksiklikler olabilir; kimse lütfen alınmasın:
Kadir Altınkaya
İbrahim Alimoğlu
Doç. Dr. Uğur Türkmen
Süleyman Uğur Ünsoy
Hüseyin Şenşaştımoğlu
Halil İbrahim Baykara
Türker Göksel
Dr. Murad Tiryakioğlu
Burhan Kul
Eren Gökyer
İbrahim Okumuş
Nurettin Ayyıldız
Prof. Dr. Şuayb Özdemir
Prof. Dr. Hüseyin Akbulut
Prof. Dr. Ergün Gedizlioğlu
Prof. Dr. Ömer Soykasap
Yrd. Doç. Dr. Fikret Yaman
Murat Özçelik
İrfan Altınay
Mehmet Abdioğulları
İbrahim Yüksel
Yrd. Doç.Dr. Mustafa Sandıkçı
Murat Diktaş
Abdullah Cemal Tola
Fatih Müftüoğlu
Behlül Beşen
Mustafa Yamaner
Agah Bıyıklıoğlu
Hasan Özpunar
Adem Akyol
Yrd. Doç. Dr. Okan Bozyurt
Talip Aygüneş
Erol Islak
Sinan Temurtaş
Osman Konuk

ÇOKTAN BİLİYORUZ
Tvnet’te her Cuma akşamı “Bize Müsaade” isimli bir program yayınlanıyor. Haşmet Babaoğlu, Selahattin Yusuf ile İsmail Kılıçarslan, gündemi, şiiri, edebiyatı, gençleri, yaşlıları farklı bakış açılarıyla değerlendiriyorlar.
O programın 12 Aralık’ta yayınlanan bölümünde, Haşmet Babaoğlu, Hans Magnus Enzensberger’in yazdığı ve Sezer Duru’nun Türkçeye çevirdiği “Her şeye tıpatıp uyan ve her şeyi çoktan bilenlerin şarkısı” şiirini okudu.
Günümüze, ülkemize, şehrimize dair tınıları bulduğum şiiri paylaşıyorum:
bir şey yapılması gerektiğini ve de hemen
çoktan biliyoruz
ama daha erken olduğunu bir şey yapmak için
ama artık geç olduğunu bir şey daha yapmak için
çoktan biliyoruz
ve işlerimizin yolunda olduğunu
ve bunun böyle süreceğini
ve bunun anlamı olmadığını
çoktan biliyoruz
ve suçlu olduğumuzu
ve suçlu oluşumuzda bir suçumuz olmadığını
ve elimizden bir şey gelmeyişinde suçlu olduğumuzu
ve bunun bize yettiğini
çoktan biliyoruz
ve belki de ağzımızı tutmanın daha iyi olacağını
ve ağzımızı tutmayacağımızı
çoktan biliyoruz
çoktan biliyoruz
ve kimseye yardım edemeyeceğimizi
ve bize kimsenin yardım etmeyeceğini
çoktan biliyoruz
ve yetenekli olduğumuzu
ve hiç ve gene hiç arasında seçme yapabileceğimizi
ve bu sorunu temelden incelememiz gerektiğini
ve çaya iki tane şeker attığımızı
çoktan biliyoruz
ve baskıya karşı olduğumuzu
ve sigaraların pahalılaştığını
çoktan biliyoruz
ve her seferinde bir şeyin olacağını önceden kestirdiğimizi
ve her seferinde haklı çıkacağımızı
ve bundan bir şey çıkmayacağını
çoktan biliyoruz
ve her şeyin yalan olduğunu
çoktan biliyoruz
ve bir şeyi atlatmanın her şey değil
de hiçbir şey olduğunu
çoktan biliyoruz
ve bizim bunu atlatacağımızı
çoktan biliyoruz
ve bütün bunların yeni olmadığını
ve yaşamanın güzel olduğunu
ve bunun her şey olduğunu
çoktan biliyoruz
çoktan biliyoruz
çoktan biliyoruz
ve bunu çoktan bildiğimizi
çoktan biliyoruz.