Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

MÜBAREK GÜN VE GECELERİ NASIL DEĞERLENDİRMELİYİZ ?

Muharrem Günay 11 Nisan 2019 Perşembe 13:11:31
 

Miraç gecesine özel ibadet bulunmamaktadır. Fakat gündüzünde oruçlu olmanın, geceyi nafile ve kaza namazları ile eda etmenin ecri büyüktür.
Peygamber Efendimiz “Bir kimse Recep ayında oruç tutsa, Allah Teâlâ tarafından üç türlü lütûf ve inâyete mazhâr olur. Bunlardan biri, Allah Teâlâ onun geçmiş günahlarının tümünü mağfiret eder. İkincisi, ondan sonraki hayatında da onu korur. Üçüncüsü, mahşer yerinde, susuzluktan emîn olur.” buyurdu. (Gunye 1/181-182)
Recebin 27. Gecesinde yâni Miraçta tutulan orucun 60 yıllık oruç sevabına denk geldiğine dair rivayetler vardır.  Hadis-i şerif ‘te buyuruluyor ki :
“Recebin 27. günü oruç tutana, 60 yıllık oruç sevabı verilir.” [İ.Gazali]
Miraç hafta içi bir güne denk gelirse sadece o gün oruç tutmak yeterli olur. Ancak Cuma’ya denk gelirse orucu perşembe veya cumartesi ile birlikte tutmak (Perşembe-Cuma veya Cuma Cumartesi) gerekir. Cumartesi gününe rastlarsa, Cuma ile cumartesi veya cumartesi ile Pazar günü beraber tutmak gerekir.
Miraç: Yükselmek demek olduğuna göre bu gece derecemizi yükseltecek çok şeyler yapmalıyız. Geceyi tövbe ve istiğfarla geçirmeliyiz. Allah’ı bol bol zikir etmeliyiz. Tefekkür etmeliyiz, yani düşünmeliyiz. Din, tefekkürdür, din ve dini kural, hüküm ve ibadetler akıl sahipleri içindir. Bir dakikalık tefekkür bir gecelik ibadetten makbuldür. Bu gece Allah’ın varlığını, gücünü, kudretini, ölümü, cenneti cehennemi bolca tefekkür edelim. Kaza namazlarımız varsa kılmalıyız. Nafile namaz kılmalıyız. Allah Resulüne bol bol salâvat getirmeliyiz. Bu gecenin gündüzünde iyilikte ve ihsanda bulunmalıyız, komşularımızın, aile büyüklerimizin, akrabalarımızın kandillerini kutlamalıyız.
Namaz, Allah ile kul arasında bir bağdır. Kılınması bağın kuvvet bulmasına, terk edilmesi ise zayıflamasına sebeptir. Bu bakımdan namaz dinin direği sayılmıştır.
Kul, kıyamet gününde Allah’ın huzurunda dünyada yaptıklarının hesabını verirken, Allah’ın hakkı olarak, ilk önce namazdan sorguya çekilecektir. Bunun hesabını verebilirse mutluluğa erecek, diğer hesapları vermek kolaylaşacaktır. Bu husus Peygamber Efendimiz tarafından böyle haber verilmiştir. Bunun içindir ki Peygamberimizin ümmetine son tavsiyesi namaz olmuştur.
Peygamber Efendimiz bir hadislerinde şöyle buyuruyor:
“Kul, namaza kalktığı zaman, Allah kendisi ile onun arasındaki perdeyi kaldırır, onunla yüz yüze gelir. Melekler de omuzlarının hizasından itibaren tâ arşa kadar sema boşluğunu doldururlar. Onun namazı ile beraber namaz kılarlar ve onun yaptığı dualara “âmin” derler. Göklerin tam ortasından, namaz kılan kimsenin tepesinden tırnağına kadar rahmet yağar. Allah’ın münadilerinden birisi şöyle bağırır:
Eğer şu münacaat eden kul kiminle münacaat ettiğini bilseydi, gözleri sağa sola kaymazdı. Muhakkak göklerin kapısı namaz kılanlar için açılır. Cenâb-ı Hakk nama kılan kulu ile meleklere karşı iftihar eder.” (İ.Gazali, İhya 1/ 428)
İnsan kılmış olduğu namaz ve diğer ibadetleriyle meleklerden de yüce bir makama ve mertebeye ulaşır. Çünkü her meleğin tespit edilmiş bir derecesi vardır, onların bu dereceleri ne artar ne eksilir. Ama insanoğlu böyle değildir. İnsan ibadetiyle sürekli olarak yükselir ve Cenâb-ı Hak’ka yaklaşır.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER