Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

NAMAZ İLE İYİLİĞİ EMRETMEK VE KÖTÜLÜKTEN SAKINDIRMAK İLİŞKİSİ

Kur’an-ı Kerimde sık sık Müslümanlara “Yahudi ve Hıristiyanları dost, veli ve sırdaş edinmeyin!” İkazı yapıldıktan sonra mümin erkek ve mümin kadınların birbirlerinin dostu, velisi olduğuna dikkat çekilir; Birbirlerinin velisi olan müminler insanlara iyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, zekâtlarını verirler, Allah ve Resûlüne itaat ederler denilerek her müminde bulunması gereken bu özellikler Namaz kılmak ve namazı dosdoğru kılmakla ilişkilendirilir.
“Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder kötülükten sakındırırlar, namazı ikame ederler (dosdoğru, hakkıyla, amacına uygun cemaat halinde kılarlar) zekâtı verirler ve Allah’a ve Rasûlü’ne itaat ederler… “ (Tevbe Suresi: 71)
Yukarıdaki ayette görüldüğü gibi, namazını ikame etmek zorunda olan Müslüman, namazını ikame etmiş ve namazın ruhuna uygun hareket etmiş olmak için mutlaka “Emri bil ma’ruf ve nehy-i anil mümker/ İyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak görevlerini de yerine getireceklerdir. Eğer bu görev yerine getirilmemiş olursa namaz ikame edilmemiş, gayesine uygun ve dosdoğru kılınmamış olur.
Bir Kur’an kavramı olan Emr-i bi’l ma’ruf ve’n-nehyi anil münker; “iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak” anlamına gelir. Bütün peygamberlerin ortak görevi olan bu husus, iyiliğin yaygınlaştırılıp çoğaltılması, kötülüklerin yasaklanması yoluyla toplumun ıslahını esas alır. Namazın hedefinde de kötülüklerden arındırılmış, ıslah olmuş bireyler ve bu bireylerden oluşmuş bir toplum vardır.
“İyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak”, namaz, oruç ve zekât gibi Kuran’da emredilen ve her Müslümanın üzerine farz olan bir ibadettir. Dolayısıyla Kuran’ın pek çok ayetinde bildirilen bu ibadeti yerine getirmek iman edenlerin temel özelliklerinden biridir. Kuran’da şu şekilde bildirilir:
“Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah’a iman edersiniz.” (Ali İmran: 110)
“Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler ve Allah’a ve Resûlü’ne itaat ederler… “ (Tevbe Suresi: 71)
Allah (c.c.) Kuran’ın birçok ayetinde müminlerin birbirlerinin velileri olduklarını bildirmektedir “Veli” kelimesinin anlamı, dost, arkadaş, yol gösterici, koruyucu, yardımcı ve destekçidir. Bu nedenle Kuran’da Tevbe suresi 71. Ayetin gereği olarak vicdan sahibi, güzel ahlaklı, dürüst ve samimi müminler birbirlerini desteklemeli, birbirlerine dost, yardımcı ve koruyucu olmalıdırlar. İlimdeki derinliği nedeniyle “Şeyh-i Ekber” (En Büyük Şeyh) olarak da anılmış olan büyük İslâm âlimi Muhyiddin-i Arabî müminlerin birlik ve bütünlük içerisinde olmalarına ve cemaat şuuru içerisinde hareket etmelerine dikkat çekmiş ve bu durumu eserlerinde şöyle açıklamıştır:
“Allah’ın mümin kullarına selam vermek, yemek yedirmek işlerini görmek suretiyle muhabbet göstermelisin. Şunu da iyi bil ki, müminlerin tümü, tek bir insan, tek bir vücut gibidir. O vücuttan herhangi bir organ hastalanırsa diğerleri aynı acıyı ve ağrıyı çeker. Mümin de tıpkı böyledir, din kardeşine bir musibet geldiği zaman onu kendine gelmiş gibi kabul eder. Elemi ile elemlenir. Eğer bir mümin diğer müminlerin dertlerini paylaşmazsa, üzüntülerine ortak olmazsa, aralarında iman kardeşliği sağlanmamış olur. Çünkü Allah insan vücudundaki azalar gibi, müminler arasında bir yeknesaklık (hiç değişmeyen sürekli), kardeşlik tesis etmiştir. İşte bundan dolayıdır ki Allah Rasûlü (s.a.v) o ünlü benzetmesini yapmış ve şöyle buyurmuştur: “Birbirlerini sevmelerinde, birbirlerine acımalarında, birbirlerini esirgemelerinde müminlerin hali, tıpkı bir vücut gibidir, o vücudun herhangi bir azası rahatsız olursa, diğer azaları o rahatsızlığı paylaşır ve uykusuz kalır.” Şunu da iyi bil ki, bir mümin, kardeşi ile çok olur. Mümin bilindiği gibi Allah’ın güzel isimlerinden birisidir. Bu özelliği müminler taşıdığında, aralarında bir kardeşlik bağı meydana gelir. Şu halde mümin, müminin kardeşidir. Onu ne düşmana teslim eder ne aldatır ne de başarısızlığına çalışır. Kim Allah’a tam inanmış ise,-Allah’ın mümin olması dolayısıyla– onu, her işi, sözü ve halinde doğrular. İşte bu bir ismettir. (Muhyiddin İbn-i A’râbi, Fütühat-ı Mekki’den-İbni Arabi, Altın Sahifeler, sf. 78–79, Pamuk yayıncılık)

 

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER