Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

“NEFSE ZULÜM”ü Ayetler nasıl anlatıyor?

– 66 –
Allah cehennemi yarattı, cehennem için de cehennem ehlini yarattı. Cehennem ehli kimdir? Cehennem ehli bu dünya yaşantısı için gerekli kişilerdir. Bir diğer ifadeyle: Allah dünyayı (dünyada yaşayanları) diledi ve onlara öyle bir yaşantı diledi ki sonucu cehennem. Dolayısıyla, dünya için dilenen o hayatı yaşayanlar için akıbet olarak da cehennemi yarattı. Bu idrakla bakarsak “La ilahe illallah” bize önemli bir ipucu, önemli bir haber verir: Tanrılar, tanrılı yaşantı yok, cennete tanrı ve tanrılar giremez. Cennetin kapısındaki “La ilahe illallah”ın manası budur; o bir koşul! Anlatılmak istenen şey, bir kapı ve üstündeki yazı değil, cennet denilen boyuta geçiş şartı. Tek şartı var: Tanrı olmamak! O kapıda “tanrı giremez” deniyor. Bir zamanlar çok önemli gündemdi, üniversitelerin kapısında “türbanlı girilmez” yazardı, geçiş için konulan şart oydu! Öğrenci girecekse türbanını çıkarmak zorunda kalırdı. Çünkü kapıdaki koşul o zaman oydu. O koşula göreysen kapıdan geçebiliyordun. Onlar bu dünyada öyle bir koşul koymuşlardı, ama geçilecek esas kapıda çok farklı bir koşul var: Tanrı Giremez, tanrılar bu kapıdan giremez! Kim kendisini tanrı ilan etmişse, kendisini rab ilan etmişse, Allah’ın Rab gücüne sahip çıkmış ve ona göre yaşam düzenlemişse, o cennet ortamına giremez, onun gireceği mekân cehennemdir! O zaman sonuç şudur: “A’’ Takdim Formu” yaşantısı ortamı tanrılar dünyasıdır, bu kesin. Tanrıların daha sonraki ortamı cehennemdir, bu da kesin! Çünkü cennet koşulu budur: İlla Allah. Manzara bu! Buna inandıysak, “A” Takdim Formu”nu çok iyi tanımak ve ondan kurtulmak gerekiyor. Bunun için de nefse zulmü iyi bilmek gerekiyor. Çünkü nefse zulüm, “A” takdimi hayatının adıdır. Nefse zulmetmek diye duyduklarınız, okuduklarınız hep “A” Takdim Formu” hayatını anlatır. “A” Takdim Formu Rab gücüne sahip çıkılarak ilan edilen rablıktır, tanrılıktır. Allah’tan müstakil bir rablığın ilan edildiği bu yaşantıda kişi kendisindeki rabbın/nefsin hakkı vermez. İşte o hakkın gasp edilmesi zulümdür, nefse zulmetmek budur. Zulmetmek bir şeyin hakkını vermemektir. Kendisindeki Rab gücünün hakkını vermeyen yaşantı NEFSE ZULÜM yaşantısıdır. Bu hayatın gereğidir ki kişi nefsine, çevresindekilere, özellikle de inananlara zulmeder. Nefsine zulmeden kişi kendiliğinden TANRILAR SAVAŞI içerisinde bir yaşantı sürmeye başlar. Tanrılar savaşı içerisinde olduğu için, doğaldır ki diğer insanlara haklarını vermez, ama özellikle bilinçli şekilde imanlılara zulmeder, imanlılardan özellikle rahatsız olur. Peki, buna yani nefse zulüm haline yol açan nedir? Onu şimdi ayetlerle görelim:
Nefse zulüm haline yol açanın
ne olduğunu ayetler anlatıyor
Hac-74: “HAKKIYLA İDRAK edemediler.” Kimler? Takdim noktasında sapanlar! B0 noktasına gelip, Allah’ı hakkıyla idrak edemedikleri için rablıklarını/tanrılıklarını ilan edenler, tanrılık iddiası üzerine oturan bir hayat düzenleyenler! Ayet, onların neden o halde olduklarını söylüyor.
Fussılet-23: “Rabbiniz hakkında beslediğiniz ZANN var ya, işte sizi o mahvetti ve siz kaybedenlerden oldunuz.” Bu ayet, kendilerini “A” Takdim Formu”yla tarif edenlerin düştüğü zann ve o zanna göre düzenledikleri hayat hakkında bizi uyarıyor. Anlıyoruz ki, mahvolmaya yol açan sebep, kaybettiren şey, Allahu Rabbül alemiyn hakkında beslenen yanlış zanndır.
Furkan-43: “Kendi HEVASINI KENDİNE TANRI EDİNEN’i gördün mü?” Kişinin kendi hevasını kendine tanrı edinmesi nasıl bir şeydir, onu tarif edelim: Kişinin arzularını, hedeflerini, kendine ait bir şeyleri tanrı edinmesi, onun kendi hevasını kendine tanrı edinmesidir. Kendi uydurduğu bir şeyi tanrı edinmek, “ben de müstakilen varım, benim de kendime ait gücüm var” zannıyla rablık ilan etmek hevaya uymaktır. Ayet “A” takdimine götüren bir nedeni ve bu yoldaki kişiyi tanımlıyor.
Al’u İmran-85: “İslam dışında din arayandan bu kabul edilmez.” “A” Takdim Formu”nda olanlar, kendi rablıklarını ilan etmeleri nedeniyle, İslam dışında bir sistem ortaya koymuş olurlar ve ortaya koydukları sistemin hayat tarzını yaşıyor olurlar. Ama bu onlardan kabul edilmez.
Âl’u İmran-19: “İnne’d Diyne ındallahi’l İslam: Allah indinde DİN İSLAM’DIR” Allah indinde din nedir diye soracak olursanız, yalnızca İslam’dır. Peki, İslam nedir? İSLAM o sistemin ismidir. Bir önceki ayette, İslam dışında din arayandan bu kabul edilmez buyrulmuştu. Eğer İslam dışında bir sistem arıyorsanız, yani onun dışında bir sistem uydurmuşsanız, asla kabul edilmez! “A” Takdim Formu”nda olanlar, kendilerine sistemin dışında ayrı bir dünya oluşturarak İslam dışında bir sistem ortaya koymuş olurlar ve o hayat tarzını yaşarlar. Bu yüzden uyarılıyoruz: Dikkat edin, yanılmayın, Allah indinde sistem İslam’dır.
Lukman-13: “Hiç şüphesiz şirk çok büyük bir ZULÜM’dür.” Gerçek şu ki; “A” Takdim Formu”nda olanlar bir şirk içerisindeler. Çünkü rablıklarını ilan ettiler, Allah’ın Rab gücüne sahip çıktılar, Allah’ın onlardaki Rab gücüne “benim” diyerek şirk oluşturdular. Ama: Hiç şüphesiz şirk çok büyük bir zulümdür. Nefse zulüm denilenin “A” takdimi olduğunu gösteren bir ayet daha! Şirk içerisinde olanlar hiç şüphesiz büyük bir zulüm içerisindeler, zulüm yapıyorlar. Konu ne olursa olsun, zalim bir şeyin hakkını vermeyendir. Hakkını vermeyerek o konuda zulmediyor demektir. Zalim odur.
Zümer-65: “Şirk koşarsan AMELLERİN BOŞA GİDER.” Yani “A” Takdim Formu”ndaysan amellerin boşa gider. Ayet çok açık: Eğer şirk koşmuşsan, kendini “A” Takdim Formu” ile takdim etmişsen, bu takdimle ilgili bir hayat düzenlemişsen amellerin boşa gider. O amellerin İhlâs Hayat Döngüsü hayatı içinde bir anlamı yoktur, o ameller orası için bir anlam taşımazlar.
Nisa-48: “Allah kendisine şirk koşulmasını asla BAĞIŞLAMAZ. Bunun dışındaki günahı dilediğinden affeder.” Şirk koşmak “A” Takdim Formu”nda olmaksa…
Sad; 82, 83: “İblis dedi: İzzetin adına yemin ederim ki, bütün kullarına yollarını şaşırtacağım, İhlaslı kulların hariç olmak üzere.” İblis, “bütün kullarına yollarını şaşırtacağım” diyor. Çünkü görevi bu! Ama: İhlâslı kullar hariç olmak üzere! O zaman bilmek önemli değil midir; İhlâslı kul nasıl olunur, nasıl olursam ihlâslı olurum ve şeytan yolumu şaşırtamamış olur? Eğer bir kişinin bilinç ve şuuru İhlâs Hayat Döngüsü içindeyse, yani “B” Takdim Formu”nda yaşıyorsa o İHLÂSLI kişidir. İhlâsın bundan başka bir tarifi yoktur. Bu yüzden o surenin ismi İhlâs Suresi’dir. Bu hayat döngüsünün manası, ifadesi o surede yerini bulduğu için, o hayatı kendisine düstur edinen kişi İhlâs Hayat Döngüsü içerisinde olur; “ihlâslı” olur. İhlâsla beraber nelerin başlayacağını, nelerin geleceğini konuşacağız, inşaAllah. Biz şimdi, öncelikle “A”dan kurtulmayı hedefliyoruz. Bu yüzden hep “A” diyoruz, hep “A” takdiminin özelliklerini farklı şekillerde söylemeye çalışıyoruz ki; “A” Takdim Formu”nda nasıl bir hayat var, ne olunca orada oluyoruz?” bunu çok önemsemiş, irdelemiş olalım. Bu konunun üstünde o kadar duracağız ki, sizler hayatınızın gününe değil saniyesine bakıp “A” Takdim Formu”nda mıyım, “B” Takdim Formu”nda mı?” buna karar verecek hale gelebilesiniz ve verdiğiniz bu kararda da mutmain olabilesiniz. Çünkü bu kararda mutmain olmak “B”de karar kılmaktır ve o hal nefs-i mutmainnedir; Nefs-i Mutmainne budur, İHLÂSLI HAYAT budur.
“Ben varım” dedikleri için kaderi bir türlü kavrayamayanlar
“B”ye bu yolculuk nasıl başlar? Şeklimizdeki İhlâs Hayat Döngüsü’ne paralel caddeyi gördünüz mü? İhlâs Hayat Döngüsü dışında ama ona paralel bu yoldaki hayat şöyledir: Bir kişi “A” Takdim Formu”nda yaşıyorken tanrılık yani müstakillik iddiası içerisinde yaşadığını fark eder ve o hale levm ederse yolun yönü değişir. Kendisine levm etmekle o yan caddeye gelir, oluşturduğu bilinç noktasına göre bu caddenin bir yerine düşer ve B0 noktasına doğru ilerlemeye başlar. Bu cadde çok enteresandır. Öyle yerleri var ki, orada “din konusunda çok önemli“ bildiğiniz kişileri görürsünüz, orada çok önemli din adamları vardır. Onlar neden oradadırlar? Çünkü hâlâ kendilerinin müstakil bir varlığı, müstakil bir hayatı var sanıyorlar, bu nedenle oradalar; çok ileri dini bilgilerine ve çok iyi etiketlerine rağmen İhlâs Hayat Döngüsü’ne geçemiyorlar. Çünkü onlara göre “bir Allah, bir de müstakil kendileri” var. Kendi aklım, kendi iradem var sanan bir idrakla yaşıyorlar! “Ben varım” dedikleri için kaderi de bir türlü kavrayamamışlardır. Öyle olunca da oluşturdukları kader anlayışına göre bir hayat bina etmişlerdir. Uydurdukları o anlayışa göre yorum yaptıkları ve yaşadıkları için de hep bu caddededirler ve orada kalmak zorundadırlar!
“B” takdimine yani ihlâslı hayata yolculuk nasıl başlıyor?”u tefekküre devam edeceğiz inşaAllah.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER