Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

NİCE KUR’AN OKUYAN VARDIR Kİ KUR’AN ONA LÂNET EDER

Muharrem Günay 2 Mayıs 2016 Pazartesi 13:55:42
 

Mevlana Hazretleri Fihi Mâfih adlı eserinde şöyle ediyor:
“Rivayet edilmiştir ki: Peygamber (Tanrı’nın selâm ve salâtı onun üzerine olsun) zamanında eshaptan her kim, yarım veya bir sure öğrenirse, ona büyük adam derler ve bir yahut yarım sureyi biliyor, diye parmakla gösterirlerdi. Çünkü onlar adeta Kur’an-ı yerlerdi. (iyice hazmederlerdi.) Bir veya yarım batman ekmek yemek hakikaten güç bir iştir. Fakat ağızlarına alıp çiğneyip, çiğneyip atarlarsa, bu şekilde yüz bin merkep yükü ekmek yenebilir . (Peygamber): “Ne kadar Kur’an okuyan vardır ki Kur’an ona lânet eder” (Hadis-i şerif) buyurmamış mıdır? İşte bu, Kur’anı okuduğu halde manasını bilmeyen (manasına göre hareket etmeyen) kimse hakkında söylenmiştir. Fakat böyle olmasa da yine iyidir. (Fihimafih sayfa 129, İst 1985, Milli Eğitim Basım Evi çeviren. Meliha Ülker Tarıkâhya)
Kur’an-ı Kerim’in bize lanet etmemesi için:
1-Kur’an-ı Kerim’i tecvit üzere okumaya gayret etmek gerekir çünkü Cenâbı Hakk Kur’anda “Verettilil Kur’âne tertîle” (Müzzemmil/4) “Kur’an-ı Tertil-tecvit üzere, açık açık okuyun” buyurmaktadır.
2-Kur’an-ı anlayarak okumak gerekir. Bu bakımdan okuduğumuz surelerin meal ve tefsirlerini de okumalıyız. Bilhassa namazda okuduğumuz sure ve duaların namazın faziletini artırması ve kabulüne şayan olması bakımından öğrenilmesi gerekir. Hz. Ali Efendimiz: “Tedebbürsüz Kur’an okumada (yani tefekkür etmeden ve manasını düşünmeden okumada) hayır yoktur buyuruyor.
3.Okuduğumuz Kur’an-ı Kerim’in manasına uygun hareket etmek ve Kur’an-ı hayatımıza hâkim kılmak gerekir. Kur’an-ı tecvitisiz, manasını anlamadan okuyup, sosyal hayatımızdan, aile hayatımızdan, ekonomik ve ticari hayatımızdan uzaklaştır ve O’nu sadece ölüler için okunan bir kitap haline dönüştürür, Kur’an’la amel etmezsek işte o zaman okuduğumuz Kur’an bize lanet eder.
Şunu bilmek gerekir ki, Kur’ân’ı öğrenip durduğu halde, Kur’ân’dan gafil olan kimsenin sorumluluğu, gereği gibi öğrenemeyen, bilemeyen kimsenin sorumluluğundan daha büyüktür. Kur’ân ilmini elde ettiği halde, Kur’ân’dan yararlanamayan, yasak kıldığı şeylerden uzak durmayıp çekinme¬yen, çirkin günahları işleyen, yüzkızartıcı suçlar işleyen bir kimseye karşı Kur’ân bir delil ve onun karşısına dikilecek bir davacı olacaktır. Nitekim Rasûlullah (s.a) şöyle buyurmuştur: “Kur’ân, ya lehine veya aleyhine bir delildir.” (Müslim, Tahâre 1.)  O halde yüce Allah’ın Kitabı’nı ezberleyip bellemekle, özel imtiyaz tanıdığı bir kimse, Allah’ın Kitabı’nı hakkıyla okumakla, ifadelerinin gerçek mânasını dikkatle düşünmekle, akıllara durgunluk veren manalarını kavramaya çalışmakla, onun anlaşılmakta güçlük çekilen yerlerini iyice kavramakla görevlidir. Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Ayetlerini düşünsünler, akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz çok mübarek bir Kitaptır” (Sâd, 38/29). Yine yüce Rabbimiz, bir başka yerde şöyle buyurmaktadır: “Onlar Kur’ân’ı düşünmezler mi, yoksa kalplerinin üzerinde kilitler mi var?” (Muhammed, 47/24).

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER