Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

SÜNNETİ TERK EDERSENİZ SAPITIRSINIZ

“Yarın Allah’ın huzuruna Müslüman olarak çıkmayı arzu eden bir kimse şu namazlara ezan okunan yerde devam etmeye dikkat göstersin, korusun. Çünkü Allah, sizin peygamberinize-salât ve selam ona- Hûda sünnetlerini teşri’ buyurmuştur. (Hüda sünnetleri; Terk edilmeleri hoş karşılanmayan Cemaat, ezan, ikâmet gibi sünnetlerdendir.) ve şüphesiz bunlar (namazların cemaatle kılınması) Hûda sünnetlerindendir. (İslâmiyetim şiârındandır,) Eğer sizler cemaatten geri kalıp namazını evinde kılan bu kimsenin yaptığı gibi namazlarınızı evlerinizde kılacak olursanız, Peygamberinizin-selat ve selam ona- sünnetini terk etmiş olursunuz. Peygamberinizin-selat ve selam ona- sünnetini terk ettiğiniz takdirde de elbette saparsınız. Eğer ki bir kimse güzel bir şekilde abdest alır, sonra bu mescitlerden birisine gelir ise şüphesiz Yüce Allah onun attığı her bir adım karşılığında ona bir hasene yazar. ve o adım sayesinde, onu bir derece yükseltir ve o adımın mukabilinde onun bir günahını siler. Ben bizleri (Ashab-ı kiramı) şu şekilde gördüm. Cemaatle namaz kılmaktan ancak münafıklığı bilinen bir münafık geri kalırdı. Andolsun (hasta olduğundan dolayı) adam koltuklarından tutularak iki kişi tarafından sürüklene sürüklene getirildiğini ve sonunda safta durdurulduğunu görmüşümdür.” (Müslim, Mesâcid 257; Ebu Dâvûd, Salât 46; Nesâl, İmâme 50.)
Böylelikle Abdullah (b. Mes’ud rivayet ettiği) bu hadis-i şerifinde açıkça şunu ifade etmektedir: cemaatle namaz kılmak kuvvetli sünnetlerinden bir sünnettir. Onu terk etmek ise bir sapıklıktır. İşte bundan dolayı kadı Ebulfadl İyad şöyle demiştir:
Sünneti Terk Edenlerle Savaşmak Gerekir
“Sünnetlerin zahir olanlarının terk edilmesi üzerinde ittifak olunursa, bunların ifa edilmesi için terk edenlerle savaşılıp savaşılmayacağı hususunda farklı görüşler vardır. Doğrusu böyleleriyle savaşılacağıdır. Çünkü bunların terki üzerinde anlaşmak, sünnetleri öldürmek demektir.
Derim ki: buna göre sünnet ikame edilir ve açıkça işleniyor ise kişinin tek başına kıldığı namaz caiz ve sahihtir.” (Kurtubi, Bakara suresi Tefsiri)
Ahıskalı Ali Haydar Efendi Hazretleri buyururlardı ki:
“Evvelce herkes cemaatle kılarlardı, hatta iftitah tekbirini (namazın başındaki tekbiri) imamla beraber alırlardı. Şayet bir kişi birinci rekâta kavuştuğu hâlde iftitah tekbirine yetişemediyse (imam: Allahu ekber dediğinde kavuşamasaydı) bütün millet onun evinden cenaze çıkmış gib taziyeye (başsağlığına giderler) ve Allah sana bir daha böyle musibet göstermesin diye ona dua ederlerdi.” (M. Ustaosmanoğlu, Ruhu’l Furkan Tefsiri cilt 1, Bakara suresi: 305)
Müslim’in rivayetine göre de Ebu Hureyre şöyle demiştir: “Resûlullah (s.a) buyurdu ki:
“Kişinin cemaatle birlikte kıldığı namaz evinde veya pazarında kılacağı namazdan yirmi küsur derece daha üstündür. Şöyle ki; onlardan herhangi bir kimse güzel bir şekilde abdest alır, sonra mescide oraya gitmesini namazdan başka gerektiren bir sebep olmaksızın gider ve sadece namaz kılmak arzusunda olursa, attığı her bir adım için mutlaka onun bir derecesi yükseltilir ve bu adımı karşılığında bir günahı silinir. Mescide girinceye kadar bu böyle sürer. Mescide girdiği takdirde onu, orada tutan namaz olduğu sürece namazda demektir. Melekler de namaz kıldığı yerde kalmaya devam ettiği sürece size dua eder ve şöyle derler: Allah’ım buna merhamet buyur, Allah’ım buna mağfiret buyur, Allah’ım, tövbesini kabul et. Başkasına eziyet etmediği ve orada hades yapmadığı sürece bu böyle devam eder.” Ebu Hureyre’ye: Hades yapmak ne demektir diye sorulunca şu cevabı verir: Yellenir yahut osurursa… (Müslim, Mesâcid 272; az farkla: Buhârî, Ezan 30.)
Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir kimsenin cemaatle kıldığı namazın sevabı, evinde ve çarşı pazarda kıldığı namazdan  yirmi beş kat daha fazladır. O kimse abdestini güzelce alıp, sonra sadece namaz kılmak maksadıyla mescide giderse attığı her adım sebebiyle bir derece yükseltilir, bir hatası da silinir. Namazını kıldıktan sonra abdestini bozmadan namaz kıldığı yerde kaldığı müddetçe, melekler ona:
Allahım! Ona rahmetinle muamele et, ona ac��! Diyerek dua etmeye devam ederler. O kimse  namazı beklediği sürece namazda imiş gibidir.” (Buhârî, Ezân 30; Müslim, Mesâcid 272. Ayrıca bk. Buhârî, Salât 87, Büyû‘ 49; Ebu Dâvûd, Salât 48; İbni Mâce, Tahâret 6, Mesâcid 14)
Müslim’in bir rivayetinde ibni Mes’ûd şöyle demiştir: “Şüphesiz Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bize hidayet yollarını öğretmiştir. İçinde ezan okunan mescidde namaz kılmak da hidayet yollarındandır”. (Müslim, Mesâcid 256–257. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 46; Nesâî, İmâmet 50; İbni Mâce, Mesâcid 14)
Abdullah ibni Ömer radıyallahü anh’dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Ben, insanlarla Allah’tan başka ilâh olmadığına, Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet edip, namazı tastamam kılıp, zekâtı hakkıyla verinceye kadar savaşmakla emrolundum. Bunları yaptıkları zaman kanlarını ve mallarını benden korumuş olurlar. İslâm’ın gerektirdiği haklar bunların dışındadır. Onların kalplerinde gizledikleri şeylerin hesabı da Allah’a aittir.” (Buhârî, İmân 17, 28, Salât 28, Zekât 1, İ’tisâm 2, 28; Müslim, İmân 32–36. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cihâd 95; Tirmizî, Tefsîru sûre (88); Nesâî, Zekât 3; İbni Mâce, Fiten 1–3)

 

[ad_2]

Source link

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER