Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Murat Arısoy

TAHMİN DEMİŞKEN…

Kendimi genç hissederdim, ama “Ben demiştim” cümlesini kullanacak yaşa gelmişim. Üzülsem mi, sevinsem mi…
Basın camiasında “Ben demiştim, ben tahmin etmiştim” sözleri meşhurdur. Bu cümleyi kuran kişi, tahmin ettiği olay ve diğer olguları iyi bir şekilde okuduğunu söyler aynı zamanda.
Haklıdır da.
Zira herkesin farklı bir söylem geliştirdiği dönemde, doğru tahminlerde bulunmak zordur.
Bu köşede ilk kez “Ben demiştim” yazısı yazıyorum. Gerisi gelir mi Allah kerim.
Meselemiz, tabii ki referandum.
16 Nisan referandumunda bazı anket şirketleri aşağı yukarı ortalamayı tutturdu. Bazı anket şirketleri ise kendilerini yakın buldukları grupların oylarını yüksek gösterdi. Buradaki hedef, belki moral gücü yüksek tutmak, belki de kendi görmek istedikleri tabloyu gözler önüne sermekti. Bilemiyoruz.
Ancak bilinçli bir şekilde yanlış sonuç açıklayan anket şirketi varsa, bunun özeleştirisini vermeli. Özeleştiri yetmez, şirketin kapısına kilit vurmalı.
Gelelim bu fakire.
Çok saygı duyduğum bir büyüğüm, 28 Mart 2017 tarihinde, yani referandumdan 19 gün önce, bir anket paylaştı benimle. İnternette ve sosyal medyada dolaşan bu ankete göre, büyük çoğunluk “Evet” diyordu, “Evet” oylarının oranı yüzde 60’ı buluyordu.
“Yok” dedim.
Bu cevabımın nedenini sordu. Ben de MHP seçmeninden oy gelse bile AK Parti içinden de bu referandumda fire olabileceğini söyledim ve şöyle dedim:
“Sistem, ağustos 2014’teki mesajın aynısını verecek. Yani ‘Biz Erdoğan ve AK hareketin çalışkanlığını biliyoruz, vatanseverliğini biliyoruz. Ama yüzde 48’lik bir karşıtınız var. Uçmayın’ diyecek.”
Referandum günü de Afyonkarahisar’ın yakından tanıdığı bir gazeteci büyüğümle sonuçlar üzerinden tahmin yürüttük. Gazeteci büyüğüm, yüzde 70’lerde başlayan “Evet”in, yüzde 60’lar civarında çıkacağını belirtmişti. Ben de “Yüzde 52 iyidir” demiştim.
Böyle bir tahmin yürütmek için sadece gelişmeleri değerlendirmek ve biraz “dışarı”dan bakmak, ama en önemlisi nesnel olmak gerekiyor.
“Evet” için çalışanlar da, “Hayır” için çalışanlar da bir süre sonra kendi propagandalarına inanmaya başlıyorlar.
Mesela Adil Gür çıkıp “Evet’ler yüzde 60” dediğinde kimse bunu sorgulamıyor.
Mesela Eren Erdem çıkıp “Hayır’lar yüzde 60” dediğinde kimse bunu sorgulamıyor.
Bu referandumda vatandaş da görüşünü pek açık etmedi. Parti üyeleri dışındaki herkes, önce karşı tarafı ölçtü, ardından görüşünü söyledi.
Yazıyı “Ben diyorum” şeklindeki tahminimle bitireyim:
Bu dakikadan sonra millî iradaye saygı duymak yerine referandumun iptali için yapılacak başvurular, sandıklardan çıkacak sonuçlara edilecek itirazlar, bununla yetinmeyip konuyu Avrupa’ya, Batı emperyalizminin gündemine taşıma girişimleri; “Hayır” oylarının erimesine neden olur.
Burada itirazların haklılığını-haksızlığını sorgulamıyorum. Sadece halkın gözünde “Bana ne, ben oynamıyorum” der duruma düşmenin, itibar kaybıyla sonuçlanacağını vurguluyorum.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER