Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

TASAVVUF DIŞARIDA DEĞİL KENDİNİZDE, DAİMA!

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 5 Mart 2018 Pazartesi 13:43:53
 

– 121-
Kendimize uygulayabileceğimiz bir testle başlayalım: Düşünürken, konuşurken, davranırken nasılım? Allah Yokmuş Gibi mi düşünüyor, Allah Yokmuş Gibi mi konuşuyor, Allah Yokmuş Gibi mi davranıyorum; fiillerim Allah Yokmuş Gibi mi? Cinsellik platformunun cazibesini, örtücü ilahlığı temsilde kullanıyor muyum? Örtücü ilahlığı muhafaza amaçlı mı öfkeleniyorum? Benim için öfke, ilahlığın belirleyici işareti mi? Bölücülük ve şiddet, ilahlığın sınırlarını koruma yöntemlerinden mi, yani yaşantımda bölücülük ve şiddet var mı? “Merak etmek” gibi önemli bir tefekkür dürtüsünü insanları merak etmede mi kullanıyorum? Gıybet benim için normal bir düşünme ve konuşma gündemi mi? Tasavvuf ile meşguliyetim ve ilmim arttıkça ilahlığım yani örtücülüğüm pekişiyor mu? Yaşantım beğenmeme, tatmin olmama ve didişme üzerine mi? Cümlelerimde açıktan veya gizli olarak şikâyet eden bir içerik var mı? Açık veya gizli olarak takdir bekliyor muyum, bulamazsam hırçınlaşıyor muyum? Bir şeyleri alan olmak bana nefes almak gibi mi geliyor? Bir şey verirken nefesim kesilir gibi oluyor mu? Kandırmak ve yalan, üretilen gerekçelerle normalleşmiş olabilir mi? Haramlara meyilli ve düşkün müyüm? Bu test bizim “A” Takdim Formu “BEN”le ilişkimizi ortaya koyması açısından önemli.
ALLAH YOKMUŞ GİBİ DÜŞÜNÜR,
ALLAH YOKMUŞ GİBİ KONUŞUR

“A” takdim Formu “BEN” kendisindeki “Rab” gücüne el koyarak, muhtariyet iddiasında bulunan bilinçtir. Böylece, bilerek veya bilmeyerek “Tanrılık” ilanıyla bir “örtücü ilah” işlevi yüklenen bu bilinç, düşünürken ve konuşurken sanki Allah yokmuş gibi davranır. Bu sebeple “A” Takdim Formu “Ben”e ait bir düşünce ve konuşma tarzı oluşur. Örtücü ilahın önemli özelliği, onun düşünme ve konuşma tarzıdır; konuşma ve düşünme tarzı Allah Yokmuş Gibi’dir. Allah Yokmuş Gibi düşünür, Allah Yokmuş Gibi konuşur. Bu yüzden de Allah Yokmuş Gibi davranır, fiilleri Allah Yokmuş Gibi çıkar. Onun en önemli özelliği budur: Allah Yokmuş Gibi fikir üretmek, konuşmak ve öyle de yaşamak.
Şu özelliği de çok tefekkür etmenizi öneririm: “A” Takdim Formu “BEN” cinsellik platformunun cazibesini örtücü ilahlığını temsilde kullanır. Böyle bir cazibe platformu var. Ama kendinin müstakilen var ve muhtar olduğunu sanan örtücü ilah, cinsellik platformunun cazibesini örtücülükte kullanıyor. Bu kurtulunması gereken ama kurtulmanın çok zor olduğu bir özelliktir. Bu nedenle, bunu çok tefekkür etmek, önemsemek lazım: Cinsellik platformunun cazibesiyle ne yapıyoruz? Yaratılan böyle bir cazibe var, ben bu cazibeyi nasıl kullanıyorum? Müstakilliğini ilan eden kişi o cazibeyi örtücü ilahlığını temsilde kullanır.
BÖLÜCÜLÜK VE ŞİDDET; TAMAMEN ÖRTÜCÜ İLAHLARA AİT ÖZELLİKLERDİR. ALLAH’I MERAK ETMEZLER
Bir diğer özellik: “A” Takdim Formu “BEN” örtücü ilahlığını muhafaza amacıyla öfkelenir. Bu cümle aslında “öfke”nin gerçek tarifidir: Öfke, örtücü ilahlığı muhafaza amaçlı tepkidir. Böylece öfke onun hayatında “ilahlığın belirleyici bir işareti” haline gelir.
Bölücülük ve şiddet de onun ilahlık sınırlarını koruma yöntemlerindendir. Bu özelliği sebebiyle, bölücülük ve şiddet; tamamen örtücü ilahlara ait özelliklerdir.
Merak aslında tefekkür için bir dürtü olmasına rağmen, “A” yapı o özelliği tanrıları merak etmede kullanır. Merak etme dürtüsü, kul onu kullanıp tefekkür etsin de şahitlik noktalarına gelebilsin diyedir. Yani aslında merak yeteneği kişiye Allah’ı merak etmesi için verilmiştir. Ama örtücü ilah bu özelliği kullanarak diğer ilahları (insanları) merak eder. Allah’ı merak etmez, Allah’ı örtenleri merak eder; onların örtücülük özelliklerini merak eder. Böylece gıybet, iftira, dedikodu normal gündem haline gelir, bunlar onun için normalleşir. Hatta siz ona “öyle söyleme, böyle yapma” deseniz size tepki gösterir, “ne konuşacağız o zaman?” der. Gerçekten konuşacak bir şey kalmaz. Konuşacak bir şey neden kalmaz? Allah Yokmuş Gibi konuşuyordu, mevzuyu kaldırınca konuşacak bir şey kalmaz.
ÖRTÜCÜ İLAHLARIN İLMİ
ARTTIKÇA İLAHLIKLARI DA ARTAR

Örtücü ilahlardaki ilim arttıkça ilahlıkları pekişir. Bu ilim tasavvuf ilmi bile olsa değişmez! Eğer kişi “A” Takdim Formu “BEN”den kurtulmak gibi bir önceliği, bir farkındalığı olmadan tasavvuf öğrenmeğe kalkmışsa o onun ancak ilahlığını kuvvetlendirir. Bu yüzden, bazı öğretilerde taliplerin bazı şeyleri yapması yasaklanır. Bakarlar ki nafile ibadet onun ilahlığını kuvvetlendiriyor, belli bir zaman ona onları yaptırtmazlar, ilahlığını kuvvetlendirici şeyleri ona yaptırmazlar. Eğer kişi “A” Takdim Formu “BEN”’den kurtulmamışsa ilim tahsili onu daha kuvvetli ilah yapar. Kişi “A” Takdim Formu “BEN”den kurtulmamış ama tasavvufla meşgulse, tasavvuf bilgisini ilerletir, mesela Ulûhiyet hakkında bazı bilgileri öğrenir, oraya hayran olur. Bu sefer örtücü ilahlığına Ulûhiyet’i de ekler, kendini Allah sanar! Allah gibi konuşmaya, Allah gibi davranmaya başlar. Kendisinden Allah’ın açığa çıktığını düşünür; “benden O açığa çıkıyor” der. Allah kimseden açığa çıkmaz, ondan açığa çıkar. Çok dikkat edin, Allah’ın açığa çıkması için birisi gerekmiyor. “Benden Allah açığa çıkıyor” sanmak, öyle düşünmek “A” Takdim Formu “BEN” olmanın bir göstergesidir. Hala sen varsın ve Allah senden açığa çıkıyor. Tanrılık iddiasından kurtulmadan tasavvuf ve ilimle meşgul olan öyle sanıyor ve o sanışa uygun hikmetli cümleler kurunca insanlar da onu önemli sanıyor. Kendileri “A Takdim Formu”nda “er” tanrı oldukları için, bir “general” tanrı görünce hürmet ediyorlar. Er’in işi bu: Ulûhiyet’e sahip çıkmış birisi (bir üst tanrı) geldiğinde Üst’üne hürmet eder, onu önemser, kutsar… Kutsal sandığı general, aslında “A” Takdim Formu “BEN”’den, örtücülükten kurtulmadan edindiği tasavvuf bilgileriyle ulûhiyetini ilan etmiş bir tanrıdır. Daha önce er iken rububiyetini ilan etmişti, Rab gücüne sahip çıkıyordu. İşi ilerletti, Ulûhiyet vasıflarını öğrendi, şimdi Ulûhiyet’e sahip çıkıyor, o hali sergiliyor. Suiistimalini ilerleterek devam ettirdiği için Ulûhiyet vasıfları sergileyerek artık Ulûhiyet’i suiistimal ediyor. Allah gibi konuşuyor, “Allah benden açığa çıkıyor” diyor… Oysa hiç unutulmamalıdır ki Allah bir mahalden açığa çıkmaz, Allah Samed’dir, bir mahalle ihtiyacı yoktur! Zaten öyle de bir mahal yoktur…
YAŞANTILARI BÖYLEDİR: BEĞENMEMEK!
TATMİN OLMAMAK! DİDİŞMEK!

Örtücü ilahlar hayatlarını az veya çok, bilerek veya bilmeyerek, mikro veya makro düzeyde üç şey üstüne bina ederler: Beğenmemek! Tatmin olmamak! Didişmek! Bu üçlü birbirini destekleyen şeylerdir. Örtücü ilahlık beğenmeyerek, bir türlü tatmin olmayarak, didişerek, kavga ederek yaşantısını bu üçlünün üstüne bina eder. Böyle bir temel yüzünden, açıkça veya farkında olmadan şikâyet içerikli konuşmalar yapar. “A” Takdim Formu “BEN”’in konuşmalarını analiz ettiğinizde hep şikâyet kokusu alırsınız. Hep şikâyet kokar! Dolaylı veya dolaysız, ama hep memnuniyetsiz bir cümle, hep memnuniyetsiz bir duruş, hep şikâyet içeriyor. Neden? İlahlık vasfı yüzünden!
Örtücü ilahlar açık veya gizli, bilerek veya bilmeyerek hep takdir beklerler, hep! Takdir edilmek onlar için can suyu gibidir, bekledikleri takdiri bulamazlarsa hırçınlaşırlar.
Önemli bir not: Bütün bu anlatılanları sakın başkaları için, başkalarını düşünerek okumayın, sakın! O da bir başka örtücü ilahlıktır! Hanımlar “bizim bey böyle” diye, beyler “bizim hanım tam böyle” diye, çocuklar “annem böyle, babam böyle” diye okurlarsa o da başka bir örtücü ilahlıktır! Kendiniz için düşüneceksiniz, bunları kendinizde arayacaksınız, daima. Ben bunun neresindeyim, bu özellikler benim hangi işlerime yerleşmiş? Böyle bakmaz da, “amcam örtücü ilahmış, bizim komşu örtücü ilahmış” diye insanları sınıflandırırsanız, sizin iyi bir örtücü ilah olduğunuz anlaşılır. Bu hataya düşmeyin. Tasavvuf dışarıda değil kendinizde, daima! Ben bunun neresindeyim? Merak edeceğiniz hep budur! Kendinizdeki tanrılıkla mücadele edeceksiniz.
“ALMAK” ÖNEMLİDİR, VERMEK ZOR.
KANDIRMAK VE HARAMA MEYİL ARTAR

Bir şeyleri “alan” olmak örtücü ilahın nefesi gibidir. Verirken bile içinde gizlice bir alma duygusu vardır. Hep almak için verir! Buna çok dikkat edelim, Allah Rızası’nı bile alınacak bir şey sanarlar. Alacak bir şey bulamazsa onu alır. “Ne yapalım, kiminin parası, kiminin duası” diyerek kendini teselli eder. Birisi para veya mal vermemişse, onun da “duası” alınır! Mutlaka bir şey alacak! Eğer vermek zorunda kalırsa verirken nefesi kesilmiş gibi olur…
Kandırmak ve yalan üretilen gerekçelerle normalleşir, kişi için normal olur. Kandırırken mutlaka kendini haklı sanacağı bir gerekçe bulur ve o gerekçeyle çok normal şekilde kandırır, yalan üretir…
Örtücülüğün şiddeti ölçüsünde haramlara meyil artar. Kişinin haramlara meyli ve düşkünlüğü, örtücü ilahlığının şiddeti ölçüsündedir. Örtücü ilahlığı azaldıkça, ilahlığıyla ilgili rahatsızlığı arttıkça harama bakışı değişir. Daha önce ona hoş ve cazip gelen şeyler hoş gelmemeye başlar…
ÖRTÜCÜ İLAHLIK ÖYLE YERLERDE GİZLİDİR Kİ,
ONU TEK, TEK ARAYIP BULMAK VE ONA
“LA İLAHE” DEMEK GEREKİYOR

“A” Takdim Formu “BEN”i kavramak çok önemli olduğu için onu fark etmeye, onunla ilgili tefekküre çok önem veriyoruz, onunla mücadeleyi çok önemsiyoruz. Onunla ilgili şu ipuçlarını da paylaşacağım, çok basit bir örnekle. Ama vereceğim örnekler konuya tıpatıp oturmaz. Tevhid’i anlatırken dünyadaki hiçbir örnek tam oturmaz, mümkün değil! Örnekler Tevhid’in yanında yok olurlar. Örnek varsa tevhid yoktur. Bu yüzden, ne demek istediğini anladıktan sonra örneği silmek gerekiyor. Aksi halde örnek putlaşır, buna çok dikkat edin. Örnek ne demek istiyorsa o ana fikri alıp örneği silmeliyiz. Örnek sabitleşirse tevhidin yanında o örnek put oluşturur. Bir kışla düşünün. İki er görevleri nedeniyle dışarı çıkıyor, onlara verilen görevler var. Birisi çıkıyor verilen görevi aynen söylendiği gibi yapıp dönüyor, görevi nasıl yaptığını söyleyip yerine gidiyor. Diğeri kışladan çıkar çıkmaz görevi unutup muhtariyetini, özgürlüğünü, hatta generalliğini ilan ediyor. Üstündeki asker elbisesi ve onun gücü ile bir iddiada bulunuyor. İlan ettiği güce göre de davranıyor. Ama farkında değil, yapıp ettikleri kışla tarafından izleniyor. Sonra mecburen kışlaya dönüyor. Kışlaya dönünce, dışarıda kendisine verilen imkânı suiistimal ettiği için diğeri gibi geçip yerine gidemiyor, mecburen hücre hapsine giriyor. Dışarıdaki suiistimal yüzünden içeri girince çok doğal olarak, o suiistimalin gereği olarak hapse tabi tutuluyor. Dikkat edecek olursanız dünyadaki örtücü ilahlık da aynen böyledir. Dünya Hayatı Döngüsü sonunda, dönüşte örtücü ilahlık yüzünden cehennem var. Onun gereği olarak bir cehennem hayatı yok mu? Cehennemin sebebi olan örtücü ilahlık öyle yerlerde gizlidir ki, onu tek, tek arayıp bulmak ve ona “La ilahe” demek gerekiyor. İbadet adı altındaki işlerde bile…

EDEP; YA HU -121-

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER