Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Elif Çaylıoğlu

MİRAC GECESİ

“Gece, kendisine ayetlerimizden gösterelim diye kulunu Mescid-i Harâm’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah Sübhandır (dışı ve sınırı olmasından, dışındakiler kavramından münezzehtir). Hiç şüphesiz O’dur hakkıyla işiten, hakkıyla gören.” (İsrâ-1)
Rasulullah (sav)’in Receb ayının 27. gecesi Mescid-i Harâm’dan Mescid-i Aksâ’ya gelmesine “İsra”, Rabbimiz indindeki buluşma ve konuşma haline “Mirac” diyoruz. Hadis rivayetlerindeki çeşitliliğe bakıldığında, Efendimiz (sav)’in mirac halini birden çok kez yaşamış olabileceği de düşünülmektedir, Allahu a’lem. Receb ayının 27. gecesini (Miracın gecesini) bu yıl 27 Şubat Pazar gecesi idrak edeceğiz inşaAllah.
Mirac “yükselmek” demektir; kavram olarak Efendimiz (sav)’in (gökyüzüne değil) semaya yükselmesini, Rabbi ile buluşup konuşması halini ifade eder. Aslında mirac bir yönüyle tanıdığımızla buluşmak demektir; tanıdığımız Allah manası ile buluşmaktır. “Salât müminin miracıdır” hadisi bu kapıyı salât ikame eden Billahi imanlı müminlere, Allah’ı tanıyarak iman etmiş müminlere de açmıştır. Ancak bu mirac Efendimiz (sav)’in Miracında yaşadıklarını yaşamak anlamında değildir. Fakat yaşanacak mirac için önemli olan Allah’ı tanımaktır çünkü insan tanımadığını görse de bilemez.
Rabbimizi tanımanın ilk doğru adımı, Müstakilen var ve muhtar olanın ancak Allah olduğunu bilmemizdir. Kendimizi müstakil bir “mülk, güç ve hüküm” sahibi zannetmeden, yani ilahlık hissiyatına düşmeden Rabbimize yönelişimiz, böyle yaşamamız ise bizim miracımızdır. Dünya yaşantısındaki bir inanan için “ilahlık hissiyatı”nın farkında olmak, ondan kurtulmaya çalışmak ve Biiznillah kurtulmak çok önemlidir. Çünkü ilahlık hissiyatıyla yapılan ibadetler bizi Rabbimizin razı olduğu bir hale ulaştırmaz aksine bizdeki zulmani yapıyı kuvvetlendirir.
Efendimiz (sav)’in Miracı’nın bizim için göz aydınlığı olan yanlarından birisi de o gece yaşadığı Mirac halinde Efendimiz (sav)’e verilen hediyelerdir. Mirac da Efendimiz (sav)’e üç şey hediye edilmiştir. Birincisi; Allah’a şirk koşmayanların yani “müstakillik, müstakilen varlık” iddiasını ret ve terk edenlerin, Kelime-i Tevhidi hakkıyla söyleyenlerin cennete gideceği müjdesidir. Bu müjde üzerine kendimizin ahiretteki durumunu düşünelim ve kendimize soralım; acaba ben cennetle müjdelenenlerden miyim? Ben Allah’ın varlığına inanıyorum ama “kendime ait gücüm, hükmüm ve mülk sahipliğim var” zannındaysak, böyle diyorsak biz Rabbimize şirk koşuyoruz demektir. Bu durumda aklımıza şu geliyor olabilir; “Ben de güç sahibiyim ve bu gücümle çalışıyor, rızkımı kazanıyorum. Ben de hüküm sahibiyim, rızkımı kazandığım işimi oluşturduğum hükümlerle yönetiyorum. Ben de mülk sahibiyim, kazancımla yatırım yapıyor, ev, araba, arsa alıyorum” diyebilirsiniz. Bu söylediklerimizi yaşantıda hepimiz yapıyoruz ancak burada çok ince noktayı vurgulamak gerekir. Dünyada gerçekleştirdiğimiz bütün fiiller Rabbimizin bize bahşettiği kadarıyladır, hiçbirini müstakil bir güçle gerçekleştiremeyiz çünkü kendimize ait öyle müstakil bir güç yoktur. Kendimizin müstakilen gerçekleştirdiği zannına kapıldığımız fiiller Rabbimizin bize müsaade ettiği kadardır. İşte bu ince çizgi kavranılmadığı zaman “bir Allah var bir de Ben varım” demeye, bu hisle yaşamaya başlarız ki bu da bizi esas şirke, gizli şirke götürür.
Efendimize verilen ve ümmetine çok yüksek bir ikram olan ikinci hediye; Bakara Suresinin son iki ayetidir, “Amene’r Rasulü” ayetleri bize Efendimiz (sav)’in miracıyla hediye edilmiştir. Bu ayetler bir imandır, itiraftır ve duadır/yöneliştir ki biz orada “va’fuanna vağfirlena verhamna” diyerek Rabbimizden af, bağışlanma ve merhamet dileriz.
Miracla bize ikram edilen “üçüncü” hediye beş vakit salâttır. Salât/namaz bize miracdan bir hediyedir ve Efendimiz (sav)’in ifade ettiği gibi müminin miracıdır.
Efendimiz (sav)’in yaşadığı Mirac halinde Rabbimizle görüşmesi ve bize miracdan hediye olarak getirdiklerinden birisinin beş vakit salât olması, salâtın müminin hayatı ve ahireti için ne kadar önemli olduğunun bir işaretidir. Efendimiz (sav)’in Miracında Rabbimizle konuşması gibi biz de önce salâtta sonra da 7/24 her an huzurda olduğumuzu bilerek Ettahiyyatü’yü yaşarken Rabbimizle konuşuruz.
“Salâtı ikame ediyorum ancak salâtta mirac yaşadığımı hissedemiyorum” diyorsak hemen kendimizi incelemeye ve test etmeye başlamalıyız. Öncelikle imanımızı sorgulayarak başlamalıyız: Benim imanım Billahi mi yoksa duniHi mi, yani şirk mi içeriyor? Çünkü hadisimizde Efendimiz (sav) “salât müminin miracıdır” buyuruyor, her salât ikame eden miraç yaşayacaktır demiyor. Bu durumda bizim miracı yaşamak için Billahi manada imanlı olmamız gerekmektedir. Böyle bir mümin olmak nasıl ve ne yapmakla olur? Yazımızın başında bahsettiğimiz gibi öncelikle ilahlık hissiyatlarımızdan kurtulmamız gerekiyor. Ancak bu gayrete girmişsek, ancak bu halle ikame edeceğimiz salat bizim miracımız olacak ve bu bizim hayat tarzımız haline gelecektir biiznillah. Yeryüzünde halife olarak, bu misyonla yaratılan halifetullah vasıflı insan ilahlık hissiyatlarından kurtulma gayretleri sonucunda Rabbim lütfetmiş de kurtulmuşsa, bu insan her an Rabbinde, Rabbiyle, Rabbini bilip tanıyan olarak yaşayacağı için her an kendine ait bir mirac hissini yaşar, onun için mirac sadece salât ikamelerinde aranan bir hal olmaktan çıkar Biiznillah.
“La ilahe illallah” zikrini nasıl gerçek anlamda yani ilahlık hissiyatlarından sıyrılmış olarak söylemeye ve onun idrakımız olmasına çalışıyorsak, salâtlarımızda sonra da hayatımızda mirac hissini ve halini yaşayabilmek için da ilahlık hissiyatlarından kurtulma gayretinde olmalıyız. Eğer bu gayretimizle Rabbimize yönelirsek, Rabbimiz bize hem salâtlarımızda hem de yaşantıda miracı ikram edecektir biiznillah.
“Allahım, Senin indinde en makbul olacak bir biçimde salâtlarımı dosdoğru ve zamanında ikame edebilmeyi, izninle salâtlarımda miracı yaşayabilmeyi bana ikram ediver. Bu ikram ettiğin gibi yaşayabilmeyi nasip eyle, bunu bana kolaylaştır ve hayırlı eyle Allahım. Allahım salâtı gözümün nuru kıl ki o nurla göreyim, yaşayayım ve o nurun aydınlığıyla öleyim ve yeniden dirileyim (âmin).

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti