Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

ONLAR RİYAKÂRDIR – Kocatepe Gazetesi

Muharrem Günay 3 Ekim 2013 Perşembe 03:00:00
  Riya nedir?
Riyanın gerçek anlamı, yapılan ibadetle dünyalığı istemek ve insanların kalbinde anılmaya değer bir yer tutmaktır.
Riyanın bir kaç derecesi vardır:
Güzel bir görünüm sağlamaya yönelerek bununla insanlar üzerinde kendi lehine bir tesir uyandırmayı düşünmek,
Yıkanıp aklaştırılmış bezden ve bir de kalınca sert yünden elbise giymek ve böylece dünyaya karşı ilgisiz bulunduğunu göstermeğe çalışmak, iyi bir zühd sahibi olduğu imajını vermek,
Dil ile riyada bulunmaya özenmek, dünya ehline karşı buğz ettiğini
Sözleriyle söylemek; aynı zamanda vaaz-u nasihatte bulunurken, sık sık kaçırdığı hayır ve taate hayıflanarak derin bir pişmanlık duyduğunu tekrarlamak,
Namaz, zekat, sadaka ve benzeri ibadetleri insanlar görsün de takdir etsin diye aleni olarak yerine getirmek ve cemaat arasında iken namazı itinayla kılmak, yalnız başına kalınca ya terk etmek, ya da laubali bir tavırla kılmak bu derecelerden birkaçıdır.
Sonuç olarak konuyu şöyle özetleyebiliriz:
Yapılan her ibadet ve hayır ve iyilik ile insanların övgü ve takdirini kazanmayı düşünmek, böyle görünerek maddi, manevi, çıkar sağlamak riyadır derin gaflettir.
Namazdan Gaflet Ederler
“Feveylün lil muSallin ellezinehüm an Salatihin sehun“ (Vay haline o namaz kılanların ki, namazlarından gaflet içindedirler.) Bu ayet-i kerime’de bir incelik söz konusudur:
“AN SALATİHİM SEHUN“ denilmiş de “Fİ SALATİHİM SEHUN ” denilmemiştir. Yani “Salat-Namaz“ kelimesinin başına (an ) edatı konulmuş da (fi) edatı konulmamıştır. Zira “fi” konulmuş olsaydı, daha çok namazlarında yanılan mü’minler kastedilmiş olurdu ki, o durumda ayet büyük bir korku ve sıkıntı havası estirmiş olurdu. Öyle ki, namazda yanılan, gaflet eden mü’min uhrevi azapla tehdit edilmiş bulunurdu. Oysa başta Hz.Muhammed (A.S) ve yakın arkadaşları olmak üzere hemen her mü’minin namazda yanılabileceği söylenebilir ve mümkündür. O bakımdan Cenâb-ı Hak bu tarz yanılmayı değil, namazdan gaflet edip onu vaktinde kılmayanın, kıldığı zaman laubali davranan ve aynı zamanda gösteriş olsun (çıkar sağlasın) diye kılan gafillerin bu sakat düşünce ve tutumu konu edinerek (an salatihim) buyurmuştur.
Nitekim ibn Abbas (RA.) diyor ki: “ Eğer ( fi salatihim ) denilseydi, ayet mü’minler hakkında çok korkutucu bir tehdit ifade ederdi. “
“Ata’ da diyor ki: “Allah’a hamd olsun ki (an Salatihim) buyunmuş ta (fi Salatihim) buyurmamıştır.” (el- Cami’u Li-Ahkami’l- Kur’an: 20 / 212) (C.Yıldırım Tefsiri, 13. cilt,7023)
Demek ki bu sure de anlatılandan maksat namazda yanılarak gaflette bulunmak değildir. Çünkü Sevgili Peygamberimizin ashabı dahi namazda yanılmış veya kalplerinde vesvese bulunmuştur. Öyleyse burada anlatılan, riyakarlık, mürailik, gösteriş için ibadet yapmak, dindar görünerek halkı kandırmak, dini kullanarak maddi, manevi, siyasi çıkar sağlamak….kastediliyor. Dini yalanlayanlar ve mürailer, ve yazıklar olsun hitabının muhatapları işte bunlardır.
Maun suresinde geçen “Yazıklar olsun o namaz kılanlara” hitabı ile Fatiha suresi arasında bir bağ vardır. Çünkü Fatiha suresi’nde geçen “İyyâ kena’budü ve iyyâ kenestaîn” “(Allah’ım) Yalnız sana ibadet ve kulluk eder, yalnız ve ancak senden yardım dileriz.(bekleriz, isteriz) sözleri kulun kılmış olduğu namazın her rekatında yaratanı Allah’ına vermiş olduğu söz ve taahhüttür. Kul namazda vermiş olduğu bu taahhüde ve söze sadık kalmaz, kula kulluk eder, maddenin esiri olur, namazına gösteriş ve riya karıştırırsa işte o zaman “Yazıklar olsun o namaz kılanlara” hitabının muhatabı olur.
“Münafıklar Allah’ı aldatmaya çalışırlar, Allah’ da onların bu çabalarını başlarına geçirir. Onlar namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı pek az anarlar”(Nisa; 4/142-143)

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER