Nöbetçi Eczaneler
3 Şubat 2011 Perşembe 02:00:00 Geçmişte çekilen çileleri bilmeyenler, bugünün değerini yeterince bilemezler. Ateş çemberinden geçerek bugünlere nasıl geldiğimizi ve milletimize reva görülen zulümleri herkesin özellikle de yeni nesillerin bilmesi çok önemlidir.
Ancak, bunları yazarken, kapanmış yaraları deşerek, intikam duygularını tahrik etmek değil, insanlık dışı acı olayları bir daha yaşamamak ve daha uyanık olmamızın önemini hatırlatmak için dile getiriyoruz.
İslam kelimesinin bir anlamı da barıştır. Ancak barış, düşmanların insaf ve merhametine güvenmekle değil, onlardan gelebilecek kötülüklere tedbirli olmakla gerçekleşir.
Son yıllarda, özellikle son aylarda milletimizin ve dindaşlarımızın maruz bırakıldığı olaylar, milletçe daha uyanık ve tedbirli olmamız gerektiğini ortaya koymuştur. Bakınız Ortadoğu’da ve Afrikada’ki Müslüman ülkelerde ayaklanma ve karışıklıkların ardı arkası kesilmiyor.
Hatırlayalım! Hâkim olduğu ülkeleri yüzyıllarca eşsiz bir adalet ve hoşgörü ile idare eden Osmanlı,1.Dünya savaşında yenik sayılarak parçalanmış, elimizde kalan son toprak parçası Anadolu’yu kendi aralarında paylaşmışlardı. Amaçları bu milleti tarihten silmekti. Bu amaçla Anadolu’yu işgal eden düşmanlar, hiç bir insaf ölçüsü gözetmeden katliamlar yapmış, kadın, çocuk ve yaşlı demeden samanlıklara doldurarak diri diri yakmışlar, cami avlularında koyun bo-ğazlar gibi kesmişlerdir. Gözü dönmüş vahşiler o kadar ileri gitmişlerdir ki, hamile kadınların çocukları karınlarından çıkartılarak acımazca katledilmiş, minicik çocuklar süngülendikten sonra benzin dökülerek analarının gözü önünde yakılmış, namus timsali genç kızlar ırzlarına tecavüz edildikten sonra, karınları deşilerek ciğerleri çıkartılıp alçakça öldürülmüşlerdir.
İnsanlarımız diri diri toprağa gömülmüş, tırnakları sökülüp ayaklarına çiviler çakılmış açılan çukurların yanına getirip hayvan gibi boğazlayıp kuyuları doldurmuşlar, bacılarımızın göğüslerine barut koyup yakmışlar, çocuklarımız bacaklarından ayrılıp ateşe atılmışlardır. Evet, okurken bile vicdanlarımızı sızlatan bu hazin tablolar, milletimize reva görülen binlerce zulüm ve vahşetin sadece bazılarıdır.
Değerli okurum; biliyoruz ki bu topraklar kolay kazanılmadı. Bizler hepimiz birer emanetçiyiz. Bize emanet bırakılan bu yurdu gözümüz gibi korumalıyız. Atalarımızdan aldıklarımızı çocuklarımıza bırakmak zorundayız. Bunun için en başta yapılması gereken uyanık olmak ve çocuklarımızı milli duygu ve hassasiyetlerimiz konusunda bilinç-lendirmeliyiz. Öyle bir topraklarda yaşıyoruz ve öyle bir tarihimiz var ki, bizi rahat bırakmalarına imkân yok. Osmanlı’nın en verimli zamanına göre topraklarımız 30 misli azalmış. Topraklarımız bölünmez diyenlere duyurulur. Öyleyse milletçe her zaman uyanık ve tedbirli olmalıyız.Ama görü-yorum ki, milletin gevşekliği yüzünden kendine ettiği kötülük yetiyor da artıyor bile.
Hep söylediğim gibi, milletin üzerinde oynanan oyunları yine bu necip millet çözer.
Nice, uyanık ve başarılı yıllara milletçe ulaşmamızı Cenabı Haktan diliyorum.
Birlik ve dirliğimizi kimseye bozdurtmayalım.
