Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Sezer Küçükkurt

20-25 BİN SOKAK KÖPEĞİ VAR

Geçtiğimiz günlerde bu sütunlarda “başıboş sokak köpekleri” meselesine bir kez daha değinmiş, yaşanan olumsuzlukları hatırlatmaya çalışmıştık. “Çözülemeyen mesele” başlığı altında idarecisinden muhtarına, öğrencisinden velisine kadar herkesin adeta çaresiz kaldığı konuyu değerlendirmiştik.
Afyonkarahisar Valiliği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nden konuyla ilgili bir bilgilendirme notu aldık. Afyonkarahisar Valiliği tarafından il genelinde başıboş sokak köpekleri ile ilgili yapılan çalışmaları bu vesile ile sizlere aktarmak isterim. Buna göre;
Afyonkarahisar mülki sınırları ilerisinde 20.000-25.000 civarında sahipsiz hayvan olduğu tahmin edilmektedir.
İl genelindeki sahipsiz hayvan problemini çözmeye yönelik İl Özel İdaresi ve mülki sınırlar dahilindeki bütün Belediyeler yetkilerini 07.03.2022 tarihinde Afyonkarahisar İli Çevre Hizmetleri Birliği’ne devrettiler.
Bu kapsamda Çevre Hizmetleri Birliği 09.05.2022 tarihinden itibaren 4 adet Veteriner Hekim istihdamı yaptı. Afyonkarahisar Belediyesi ile arasında imzalanan protokolle Belediye bünyesinde bulunan Veteriner Hekimle birlikte toplam 5 Hekim ile mülki sınırlar içerisinde kısırlaştırma ve rehabilitasyon (Aşı, küpe, mikrocip vs) çalışmalara başlandı.
2022 yılı içerisinde 14.10.2022 tarihine kadar 1880 adet sahipsiz hayvan kısırlaştırıldı.
Mahallinde kısırlaştırma operasyonu yapılabilmesi adına 1 adet Mobil Kısırlaştırma Ünitesi yapılarak çalışma izni için Doğa Koruma ve Milli Parklar 5.Bölge Müdürlüğü’ne müracaatta bulunuldu. İzin alındıktan sonra talep eden Belediye ve Köylere de mahallinde hizmet verilmeye başlanacaktır.”

 

 

SEMERKANT AFYONKARAHİSAR’IN KARDEŞİ OLACAK

 

Afyonkarahisar Belediyesi’nin kardeş şehirlerine bir yenisi daha ekleniyor.
Afyonkarahisar Belediyesi Macaristan’ın Nyrikyhaza kenti ile 1992 yılından bu yana, Çuvaşistan’ın Çubuksarı şehri ile 1999 yılından bu yana, Kazakistan’ın Türkistan şehri ile 2002 yılından bu yana, Almanya’nın Hamm kenti ile 2005 yılından bu yana, Kosova’nın Peja kenti ile 2008 yılından bu yana, Çin’in Yunfu kenti ile 2007 yılından bu yana ve Suriye’nin Lazkiye şehri ile 2009 yılından bu yana kardeş şehir.
Kardeş şehirlik öyle herkesin kafasına göre olmuyor. Bir Devlet adabı içerisinde İçişleri Bakanlığı’nın tavsiye ve onayı ile Türkiye Cumhuriyeti’nin şehirleri bir başka ülkenin kenti ile kardeş ilan edilebiliyor. Buradaki amaç kültürlerin birbirini tanıması, şehirlerin ve toplumların birbirine katkı sağlayabilmesi.
Bir dönem Almanya’nın Hamm kenti ile kardeşlik ilişkileri malum olduğu üzere çok ileri gitmişti. Bu “kardeşlik” ilişkileri için yapılan masraflar uzun süre gündemde kalmıştı. Bu tartışmalardan geriye Ali Çetinkaya Bulvarı üzerindeki fil heykeli ve bir AVM içerisindeki fil figürü kaldı geriye. “Filli kavşak”, “Ham-hum şaralom” gibi deyimlerde Hamm ile ilişkilerden geriye kalanlar arasında…
Neyse, izlediğimiz kadarıyla Almanya’nın Hamm kenti ile Afyonkarahisar’ın arasındaki kardeşlik ilişkileri şu sıralar askıda. Şehrimiz kamuoyunda zaman içerisinde oluşmuş olumsuz intibanın yanı sıra, Hamm’ın yeni Belediye Başkanı’nın özel yaşamındaki “tercihleri”ni de göz önünde bulundurduğumuzda bu ilişkilerin askıya alınması iyi oldu diyebiliriz.
YENİ KARDEŞİMİZLE KÖKLERİMİZ
AYNI, ORASI ATAYURDUMUZ
Şimdi Cumhurbaşkanlığı’nın onayı ile Afyonkarahisar’a yeni bir kardeş geliyor. Afyonkarahisar Belediyesi Özbekistan’ın Semerkant şehri ile kardeş şehir olacak. Kasım ayı içerisinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Özbekistan’a yapmayı planladığı ziyaret sırasında Afyonkarahisar ile Semerkant arasındaki kardeşlik anlaşması da imzalanacak.
Bize sorarsanız Almanya’nın Hamm’ından, Özbekistan’ın Semerkant’ı daha yakındır Afyonkarahisar’a… Hayırlı, uğurlu olsun.
Semerkant’ı kısaca tanımak gerekirse eğer Türkiye Diyanet Vakfı’nın İslam Ansiklopedisi’nden şu bilgilere ulaşılabilir:
Şehir, ilk olarak Zerefşân (Soğd) nehrinin güney kıyısında vadiye hâkim yüksek bir mevkide kurulmuş olup günümüze ulaşan harabelerine Efrâsiyâb adı verilmektedir. Cengiz Han’ın 617’de (1220) Semerkant’ı tahrip etmesinden sonra daha güneyde bugünkü modern Semerkant’ın bulunduğu bölgede yeni bir şehir kurulmuştur. Özbekistan Cumhuriyeti’nin orta kesiminde yer alan ve aynı isimli idarî birimin (oblast) merkezi olan Semerkant şehri ilk dönemlerde bütün Mâverâünnehir’in, ardından Soğd (Sogdiana) bölgesinin yönetim merkezi olmuştur. Semerkant, Zerefşân nehri ve bu nehirden beslenen kanallar sayesinde şiddetli yaz sıcağı ve kuraklıktan pek etkilenmeyen nâdir şehirlerdendir. İslâm coğrafyacılarının tavsifine göre akarsuları, yemyeşil bitki örtüsü ve tertemiz havasıyla sıhhatli bir yaşama son derece müsait ve tabii görünümü en güzel şehirlerden biridir. Seyyahların cennete benzettikleri bir mevkide bulunmaktadır.
Şehrin tesisi hakkında kaynaklarda çok farklı rivayetler yer almaktadır. XX. yüzyılda bölgede yapılan arkeolojik kazılardaki bulgularla bu rivayetlerin birlikte değerlendirilmesinden şehrin milâttan önce 535 yılında Pers Hükümdarı Büyük Cyrus tarafından ileri bir karakol olarak kurulduğu ortaya çıkmıştır. Semerkant’ın kalıntılarına adı verilen efsanevî Türk hükümdarı Efrâsiyâb’ın (Alp Er Tonga) bu tarihten yaklaşık iki yüzyıl önce Semerkant hâkimiyetiyle ilgili rivayetler, şehri değil şehrin kurulduğu bölgeyi egemenlik altına alması olarak anlaşılmalıdır. Arkeolojik bulgular Semerkant’ın Persler döneminde 218,5 hektarlık bir alanı kapladığını ortaya koymuştur (Aleskerov, s. 27-28). Buradan Semerkant’ın o dönemde Orta Asya’nın, hatta dünyanın en büyük şehirlerinden biri olduğu belli olur. Milâttan önce 329 yılında Semerkant’ı Persler’den alan Büyük İskender kendisine karşı ayaklanmayı bahane ederek şehri yakıp yıktı.
Çin’den (İpek yolu), Türk ülkeleri, Hindistan ve Afganistan’dan (Baharat yolu), Merv ve Buhara üzerinden, İran’dan gelen çok önemli ticaret yollarının kesişme noktası olan mükemmel bir coğrafyada yer alması Semerkant’ın önemli bir kültür ve ticaret merkezi olmasını sağladı.
Uzun süren Türk ve Çin egemenliklerinden sonra Semerkant Emevîler’in Horasan valisi Kuteybe b. Müslim tarafından altı yıl süren şiddetli ve kanlı savaşların ardından kesin biçimde fethedildi (93/711). Ömer b. Abdülazîz’in görevlendirdiği tebliğ heyetlerinin çalışmaları sonucu Semerkant ve çevresinde çok sayıda kişi İslâm’a girdi.
Orta Asya ticaret yolları üzerindeki önemli merkezlerden biri olan, İbn Havkal’in Mâverâünnehir’in limanı dediği Semerkant dünyanın her tarafından gelen tüccarlar ve getirdikleri mallarla dolup taşardı. Semerkant ve civarında yaşayan Soğdlular, VI-VIII. yüzyıllarda İpek yolu ticaretini neredeyse tekellerine alarak bu yolun pek çok güzergâhında ticaret kolonileri kurmuşlardı. Özellikle kâğıdı ile meşhur olup İslâm toprakları üzerinde en kaliteli kâğıt orada üretiliyordu. Ayrıca ipek, yün kumaş ve dokumaları ile de meşhurdu.
Sâmânîler döneminde bir süre başşehir olan Semerkant’ta çok sayıda büyük âlim yetişmiştir. Necmeddin en-Nesefî, el-Kand fî zikri ‘ulemâ’i Semerkand isimli eserinde 1000’den fazla Semerkantlı âlimi tanıtmıştır. Meşhur muhaddis Abdullah b. Abdurrahman ed-Dârimî, Şâfiî fıkhının öncülerinden İbn Hibbân, yine meşhur fakihlerden Ebü’l-Leys es-Semerkandî ve adını doğup büyüdüğü Semerkant’ın Mâtürid mahallesinden alan kelâmcı İmam Mâtürîdî bunların başında gelmektedir. Târîhu Semerkand yazarı Abdurrahman b. Muhammed el-İdrîsî, Alâeddin es-Semerkandî, Çehâr Makāle müellifi Nizâmî-i Arûzî, Rükneddin el-Âmidî, Nakşibendî şeyhi Nizâmeddin Hâmûş, Uluğ Bey, Şehâbeddin İbn Arabşah ve Ali Kuşçu çeşitli dönemlerde Semerkant’ta yaşamış meşhurlardan bazılarıdır.
382 (992) yılında Karahanlı Harun Buğra Han kısa bir süre Semerkant’ı ele geçirdiyse de Sâmânî Hükümdarı II. Nûh şehri geri almayı başardı. Semerkant 389’da (999) tekrar Karahanlılar’ın eline geçti. V. (XI.) yüzyılın ilk yarısında hânedan mensuplarının mücadelelerine sahne olan şehir devletin 1046’da ikiye bölünmesi sırasında Batı Karahanlılar’da kaldı. 1052’de tahta oturan Böri Tegin Ebû İshak İbrâhim b. Nasr (Tamgaç Han), Semerkant’ı Batı Karahanlı Devleti’nin başşehri yaptı. 467 (1074) ve 482’de (1089) Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah tarafından hâkimiyet altına alınan Semerkant XIII. yüzyılın başlarında Hârizmşahlar’ın egemenliği altına girdi. Semerkant’ı devletinin başşehri yapan Hârizmşah Alâeddin Muhammed b. Tekiş, Moğol Hükümdarı Cengiz Han’ın önünde tutunamadı. Buhara’dan sonra Semerkant üzerine yürüyen Cengiz Han kuşatmanın dördüncü günü teslim olmak zorunda kalan şehri tahrip etti (Muharrem 617 / Mart 1220). Direnenlerin tamamı katledilirken halkın önemli bir kısmı şehirden sürüldü. Semerkant bir asırdan fazla bir süre bu tahribatın izlerini silemedi. 1350 yılında şehri ziyaret eden İbn Battûta harabeler arasında ancak az miktarda meskûn ev gördüğünü ve şehri çevreleyen surun neredeyse yok olduğunu kaydeder (er-Rihle, I, 420).
VIII. (XIV.) yüzyılın son çeyreğine kadar Moğol hanlarının mücadelesi yüzünden sıkıntılı bir dönem yaşayan Semerkant’ın yeniden imarı ve ikinci parlak dönemi, Mâverâünnehir’i hâkimiyeti altına alan Timur’un Semerkant’ı kendisine başşehir yapması ve çeşitli bölgelerden âlim ve sanatkârları burada toplaması ile başladı (771/1369). Günümüze ulaşan tarihî yapılar daha çok Timur ve torunlarının eserleridir. 1500’de Özbek Hükümdarı Şeybânî Han tarafından ele geçirilen Semerkant, 1868 yılına kadar Özbek hanlarının idaresi altında kaldı. Ülkeyi Buhara’dan yöneten Özbekler daha çok başşehirlerinin imarı ve gelişmesine önem verdiler. Semerkant bu yüzden ihmal edildi ve Buhara’nın gölgesinde kaldı. Mâverâünnehir topraklarında ilerleyen Ruslar 14 Mayıs 1868’de Semerkant’ı zaptederek Türkistan genel yönetim bölgesine dahil ettiler. 1871’den itibaren Timur’un inşa ettiği şehrin batısında yeni bir şehir yükseldi. Şehir daha sonra Hazar denizi ötesi demiryoluna bağlanınca bir yol kavşağı olarak yeniden eski canlılığına kavuşmaya başladı. 1924-1930 yılları arasında Özbekistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin başşehri olan Semerkant’ın 1900’de 58.000, 1939’da 134.350, 1989’da 367.000, 2001’de 361.339 olan nüfusu 2008’de 353.000 olarak tahmin edilmektedir. Bugün Semerkant, 1 Eylül 1991’de bağımsızlığını ilân eden Özbekistan Cumhuriyeti’nin on iki oblastından birinin merkezi olup ekonomisi büyük ölçüde çevresindeki tarıma dayanır, sanayi de gelişmiştir. Zerefşân vadisinin sulanabilen kesimlerinde daha çok pamuk ekilir; bunun yanında buğday, çeşitli meyveler, üzüm, tütün ve pirinç yetiştirilir. İpek böcekçiliği de gelişmiştir. Hafif sanayi kuruluşları yönetim merkezi Semerkant’ta toplanmıştır. Dokumacılık, meyve ve sebze konserveciliği, traktör ve otomobil parçaları imâlatı başlıca sanayi kuruluşlarıdır. Ayrıca halısı ve seramiğiyle de ünlüdür. Nüfusun dörtte üçünden fazlasını Özbekler, diğer bölümünü Ruslar, Tatarlar ve Tacikler oluşturur.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti