Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ramazan Balkan

ARAP İSYANI – Kocatepe Gazetesi

Ramazan Balkan 10 Aralık 2012 Pazartesi 02:00:00
  Arap isyanına bir adım olan İngiliz-Arap ilişkileri gerçek anlamda; 1912’de Şerif Hüseyin’i temsilen oğlu Abdullah ve İngiltere’yi temsilen Lord Kitchener’le Kahire’de gerçekleşti. Bu tarihte İngilizler Şerif Hüseyin’in isteklerine soğuk baktılar. I. Dünya Savaşı şartlarının olgunlaşmaya başladığı ortamda ilk anda Şerif Hüseyin’le anlaşarak Osmanlı Devleti’ni Almanya’nın kucağına atmak niyetinde değildiler.
Bu tarihlerde Balkan yenilgilerinin getirdiği sıkıntılarla boğuşan İttihat ve Terakki’nin Arap politikası konusunda kafası karışıktır. Bir kısım İttihatçılar; Araplara özerklik verilerek Osmanlı Devleti’nin Türk-Arap Federasyonu halinde varlığını devam ettirebileceğine inanmaktadırlar. Nitekim 8 Haziran 1913’te toplanan Paris Arap Kongresi’ne İttihat ve Terakki’nin genel sekreteri Mithat Şükrü (Bleda) Bey gözlemci olarak katılmıştır.
Paris Arap Kongresi’nde alınan; “Arap vilayetlerindeki ilk ve ortaokullarda öğretim dilinin Arapça olması, vali ve memurların Arapça bilenlerden seçilmesi, Arapların askerlik hizmetlerini kendi topraklarında yapması, Arap nazırların hükümete alınması, Meclis-i Mebusan’daki Arap vekillerin sayısının artırılması, mahkeme, diyanet vb konularda Araplar lehine ıslahatlar yapılması,” kararları İttihat ve Terakki hükümetince dikkate alınmıştır. Bu meyanda Arap vilayetlerini Arap asıllı mutasarrıf ve kaymakamlar atanırken, Şam’daki 5. Ordu Arap subay ve askerlerden oluşturulmaya başlanmıştı.
Şerif Hüseyin 5 Şubat 1914’de oğlu Abdullah’ı tekrar Kahire’de bulunan Lord Kitchener’e gönderdi. Şerif Hüseyin; “Mekke’deki makamından azledilmesi halinde Osmanlılara karşı girişeceği isyanda İngiltere’nin yardımcı olup olmayacağını” öğrenmek istiyordu. İngiltere, diplomatik bir lisanla Şerif Hüseyin’i oyalarken Osmanlı Devleti’ne karşı başlatacağı savaşta Şerif Hüseyin’e ihtiyacı olmadığını düşünüyordu. Bu sebeple Şerif Hüseyin’e herhangi bir vaatte bulunmadı.
I. Dünya Savaşı’na katılan Osmanlı Devleti Kanal ve Kafkasya üzerinden saldırıya geçti. İngiltere en kısa yoldan Osmanlı Devleti’ni savaş dışı bırakmak için Çanakkale boğazına yüklendi. Bir kaç günde boğazı geçerek kesin netice elde etmek isterken 1915 yazına kadar bütün gücüyle abandığı Çanakkale Boğazı’nı aşamadı. İngilizler, Çanakkale seferinden sonra İzmir veya İskenderun bölgelerine çıkarma yapmayı tasarladılar. Ama ikinci bir Çanakkale yaşamak korkusuyla savaşı Anadolu’nun uzağına taşımak için Suriye-Filistin ve Irak cephelerine ağırlık verdiler.
İngiltere savaşı Anadolu’nun uzağına taşımaya karar verdiğinde Şerif Hüseyin’e ihtiyaç duydu ve görüşmelere başladı. Neticede tarihimize Mac Mahon olarak geçen Nisan 1916 tarihli gizli antlaşmayla Şerif Hüseyin’e Yemen’den Toros Dağları’na kadar uzanan sahada Arap Krallığı vaadi verildi. Ardından 5 Haziran 1916’da Şerif Hüseyin kuvvetleri Medine’ye, 10 Haziran 1916’da Mekke’ye saldırdı ve bu tarihte Arap isyanını ilan etti.
Bu arada İngiltere sadece Şerif Hüseyin’le değil Necid hakimi Abdülaziz İbn Suud, Aden emiri El İdrisi, Suriyeli Refik El Azm vb ile bağlantılar kurdu, onlara da bazı vaatlerde bulundu. Arap topraklarının asıl paylaşımı ise İngiltere ve Fransa arasında imzalanan 26 Nisan 1916 tarihli Sayks/Picot anlaşmasıyla yapıldı. Yine 2 Kasım 1917’de hazırlanan Lord Bolfour Deklarasyonu’yla Yahudilere Filistin’de devlet kurma sözü verildi. Tabi bu paylaşım ve anlaşmalardan Şerif Hüseyin’in haberi yoktu.
1917 Bolşevik Devrimi ile Rusya savaştan çekilirken komünist yönetim 8 Kasım 1917’de bir bildiri yayınlayarak Rus Çarlığı’nın İngiltere ve Fransa ile yaptığı Osmanlı topraklarının paylaşımı anlaşmalarını yayınladı. Cemal Paşa ise 30 Kasım 1917 tarihinde Beyrut’ta yaptığı toplantıda Sayks/Picot ve Lord Boulfour Deklarasyonu metinlerini açıklayarak bizzat Şerif Hüseyin’e içine düştüğü tuzak ve hileyi haber verdi. Fakat Şerif Hüseyin bu açıklamaları “Türk Propagandası” olarak adlandırıp dikkate almadı.
19 Eylül 1918’de General Allenby komutanlığında başlayan büyük İngiliz saldırısıyla Suriye-Filistin cephemiz çöktü. Ordularımız Anadolu’ya geri çekilirken Kudüs, Şam, Beyrut, Halep gibi şehirlere Şerif Hüseyin’in oğlu Prens Faysal Arap bayrakları çekti. Fakat bu bağımsızlık günleri kısa sürdü. General Allenby, Arap bayrak ve sancaklarının indirilip bu şehirlerin derhal terk edilmesini istedi.
18 Ocak 1919’da toplanan Paris Barış Konferansı da Şerif Hüseyin için tam bir hayal kırıklığı oldu. Yemen’den Toros Dağları’na uzanan Arap krallığı yerine Ürdün, Suriye, Irak, Lübnan, Filistin olarak Kuzey Arabistan parçalanmıştı. Paris’ten sonra toplanan San Remo Konferansı’nda; Irak, Ürdün ve Filistin İngiltere’ye, Suriye, Lübnan ve Hatay Fransa’ya bırakıldı. Hatta bu paylaşıma karşı çıkan Prens Faysal Londra’da rehin olma tehlikesi yaşadı. Yine İngiltere Şerif Hüseyin’i çabuk gözden çıkardı ve İbn-i Suud Mekke’ye saldırdı. Şerif Hüseyin Akabe’ye çekildi. Nihayet 28 Mayıs 1925 tarihinde İngiliz hükümeti Akabe körfezine bir savaş gemisi göndererek Şerif Hüseyin’in Kıbrıs’ta ikamete mecbur etti. Arap isyanının lideri Şerif Hüseyin’in sonu bu oldu.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti