Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Sezer Küçükkurt

CUMHURİYET VE DEMOKRASİ

Cumhuriyetin 99’uncu yıldönümünü kutlayacağız 2 gün sonra. 100’üncü yıla adım atarken, aynı zamanda Cumhuriyetin eksiklerini nasıl aşacağımızı da düşünmemiz gerekir. Cumhurbaşkanlığı sistemi ile birlikte bir çok kısır çekişmeyi, iktidarsızlık tuzaklarını geride bırakmış olsak da eksiklerimiz yok değil.
Cumhuriyet; yöneticilerin göreve getirilmesinde veraseti reddeden bir yönetim biçimidir. Halkın tercihlerine dayanan bir yönetim şekli olduğu için, daha demokratik bir sistemdir. Ne var ki, demokrasi açısından aynı zamanda en fazla istismar edilen bir rejimdir.
Önemli olan Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırmaktır. Demokrasi ise halkın demokrasi talebine bağlıdır. Halkın demokrasi talebi ise bir kültür ve bir bilinç meselesidir.
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Cumhuriyeti kuranların hedefi, Türk Milleti’nin demokrasiye geçişini hızlandırmaktı.
Türkiye, geriye doğru baktığınız zaman demokrasi adına bir çok kazanımımız olduğu gibi, kaybetiğimiz özelliklerimiz de olmuş. Mesela; prensip olarak siyasette ön seçim varmış önceden. Günümüze geldiğimizde ise sadece isteyen siyasi partiler ön seçim yapıyorlar. Bugün ön seçim yapamayan siyasi partilere karşı halkın, yani seçmenin hiçbir tepkisi olmuyor/olamıyor. İstisnasız tüm siyasi partilerde, ön seçim isteyen bazı insanlar ise eleniyor.
Halkın yönetime tam anlamıyla katılamadığı, siyasi parti genel başkanları tarafından uygun görülenleri seçilebildiği ortam, demokrasi açısından eksikliğimizdir.
Eskinin koalisyon çıkmazlarını, iktidarsızlık kısır döngülerini geride bıraktık, evet… Ama eksiklerimiz bitmiş değil henüz.
Eğer ön seçim ile adaylar belirleniyor olsa milletvekilleri ve belediye başkan adaylarını halk seçerek doğrudan yönetime dahil olurdu. Halkın talebi ile göreve gelen makam sahipleri, halkı memnun etmek için günümüzdekinden daha gayretkeş olurlardı. Sorumluluklarını daha çok halka doğru hissederlerdi.
Türkiye’de demokrasinin gelişmesi için önce parti içi demokrasinin gelişmesi ve halkın siyasette söz sahibi olması gerekir.
Tavandan tabana doğru ilerleyen değil, tabandan tavana doğru ilerleyen demokrasi, bugünkü sorunların bir çoğunu aşmaya kendiliğinden yardımcı olacaktır.
***
“Bir siyaset adamı için halkın sevgisi kalelerden daha değerli olmalıdır” diyor büyükler. Halk, yöneticisinin kendi değerlerine, mukaddeslerine saygı duymasını bekler ve bundan memnun olur.
Muhibbi mahlasıyla şiirler yazan Cihan Hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman Han, asırlar ötesinden bizlere bugün için öğüt sunuyor:
“Sakın aldanma cihânaolmasun sende gurûr
Ne kadar devlet bulursan kendözüni eyle mûr
…….
Tâc ü taht ü zûr-i bâzûya, Muhibbî bakma gel
Hîçbilürmisün ki şimdi kandedürBehrâm-ı Gûr”
*
Meali:
(Sakın dünyaya aldanma, olmasın sende gurur
Ne kadar mamur olsan da özün karınca gibi olsun
Tâca, tahta ve kudretine bakma Muhibbî gel
Hiç bilir misin ki şimdi nerededir Behrâm-ı Gûr)
(Behram, 421-438 yılları arasında Sasani İmparatorluğu’nun büyük hükümdarıydı.)

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti