Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Agah Bıyıkoğlu
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

DİL BAYRAMI

İnsanlar arasındaki anlaşmayı sağlayan büyülü bir sistemdir dil… (Türkçe Türkler arasında, Almanca Almanlar arasındaki anlaşmayı sağlar..) “Neden büyülüdür ?” diye sorulacak olursa “ağaç” sözcüğündeki sesleri “ğaça” veya “çağa” gibi, “duygu” sözcüğünü “guduy” “yudug” gibi söyleyemezsiniz yazamazsınız da.. Anlamları kalmaz bunların, dolayısıyla anlaşma da olmaz… Büyülü olması bundandır dilin.. Duygularımızı, düşüncelerimizi, bilgilerimizi, gözlem ve yaşantılarımızı bir başkasına dil yoluyla aktarabiliriz. Eğitim ve öğretimde, bilgilerimizi biriktirmede, kültürümüzü gelecek kuşaklara taşımada baş rolü dil oynar…
Bu görkemli kültür varlığımızı enine boyuna incelemek geliştirip yeni ufuklara taşımak amacıyla Atatürk’ün önderliğinde Türk Dil Kurumu kurulmuş, bu kurumun yoğun ve hayret verici çalışmaları kısa sürede emsalsiz eserlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır..
Atatürk’ün Türk Diliyle ilgili düşünceleri onun ne derece ileriyi gören bir lider olduğunun da kanıtı dır: “Türk milletinin dili Türkçe’dir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sever ve onu yüceltmek için çalışır… Türk dili Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sayısız felaketler içinde ahlakının, geleneklerinin, hatıralarının, çıkarlarının, kısaca bugün kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk dili Türk milletinin, kalbidir, zihnidir. 1929”
“Türk dili zengin, geniş bir dildir. Her kavramı ifade kabiliyet dünyada vardır. Yalnız onun bütün varlıklarını aramak, bulmak, toplamak, onlar üzerinde çalışmak lazımdır. 1930”
“Milli duygu ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli duygusunun gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir, yeter ki bu dil bilinçle işlensin. Ülkesini yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır. 1930”
Türkçemiz konusunda geniş bilimsel çalışmalar yapılması, dilimizin dünya dilleri arasında seçkin bir yer alması düşüncesiyle 26 Eylül 1932’de o gününün dil sevdâlılarının, dil bilginlerinin ilk kez katıldıkları “Türk Dili Kurultayı” toplandı.. Dolmabahçe Sarayı’nda gerçekleşen bu kurultayın son gününde, her yıl 26 Eylül gününün “Dil Bayramı” olarak kutlanması önerisi kabul edildi..
Yaklaşık otuz yıl, liselerde ve yüksek okullarda Türkçe, edebiyat ve kompozisyon dersleri verdim. Şimdi emekli bir hocayım; ancak okurken bir imlâ yanlışı, dinlerken bir telaffuz (söyleyiş ) yanlışı dikkatimi çeker hemen… Dil Bayramı vesilesiyle sık kullanılan dil yanlışlarını da aktarmak istedim..
Yedi sekiz aydır dünyanın ve de ülkemizin başına belâ olan “Corona salgını” nedeniyle hemen her gün TV’lerden yüzlerce kez duyduğumuz “vak’a” sözcüğü (birkaç sunucu dışında) yanlış söylenmektedir.. “Olup biten şey, hâdise, olay anlamları içeren bu sözcüğü kimileri vâkâ, kimileri vakâ kimileri de vâkıâ biçiminde söylemektedirler. Vak’a Arapça bir sözcük olup sondaki “a“ sesi, bizim bildiğimiz “a”dan değişik söylenen “ayın” sesidir ve ayın harfiyle yazılır.. Kimse uyarmadığı için olsa gerek yanlış söyleyiş düzelmiyor bir türlü..
Normal söylenen sesli harfler yazılmaz Arapça’da; uzun okunan sesler yazılır. Örnek: Fâtih, sâlih, kâmil… Vak’a sözcüğü vav, kaf, ayın ve “güzel he” harfleriyle yazılır; ayın harfi yarım sesli bir harftir ve çatlatarak söylenir.. “Vak’a”nın vav harfinden sonraki “a” harfi yazılmaz, uzun ünlü değildir buradaki “a“ sesi..
Bilindiği üzere dilimizde Arapça ve Farsça yüzlerce sözcük vardır. Bu sözcüklerin yazılışlarında veya söylenişlerinde yanlışlıklar yapılmaktadır. Son on beş yirmi gün içinde TV’lerden dinlediğim haberlerde saptadığım dil yanlışlarından kimileri şunlar:
“âvize” sözcüğü, Farsça bir isim olup “âvihten” sözcüğünden türetilmiştir. Asma, asılma kavramlarını içerir. Dilimizde, üstünde çeşitli ampüller bulunan tavana asılmış bir süs eşyası demektir “âvize”. Sözcükteki “a” sesi uzun söylenmesi gerekirken kısa söylenerek yanlış yapılmaktadır.
“Halâskâr Gâzi Caddesi”: Taksim’den Şişli’ye uzanan caddenin adıdır. Halâskâr, kurtarıcı demektir. Atatürk’ün kurtarıcı olması nedeniyle bu ad verilmiştir bu caddeye… Halâskâr sözcüğünün ince söylenmesi gereken “l” sesi ile ince ve uzun söylenmesi gereken –kâr eki kalın söyleniyor ve kulağa “halatkar”gibi geliyor…
Nihâî sonuçlar: Nihâî sözcüğü Arapça nihâyet-son demektir. “Bu olayın nihâi sonuçları…” yanlış bir kullanımdır..
“Önleyici tedbir”: Tedbir, Arapça bir şeyi önleyici yol demektir. “Kısa zamanda önleyici tedbirleri alacağız.” cümlesindeki kullanış yanlıştır
“Duruşma ileri bir tarihe ertelendi” cümlesindeki ertelemek sözcüğü; ertesi, ileriye, geleceğe kavramlarını içerdiği için “Duruşma ertelendi” demek doğru olur.
“Olumlu tepkiler aldı” cümlesindeki tepki sözcüğü tepmeği, yani olumsuz bir kavramı karşılamaktadır. Olumlu tepki olamayacağı gibi olumsuz tepki de olamaz. Olumsuzluk için tepki demek yeterlidir… “Tepki çekti” cümlesi olumsuzluk kavramı içermektedir…
“Geçiş güzergâhı”: Güzer, Farsça geçiş, geçme demektir. Güzergâh da geçilen yer, yol anlamlarına geldiği için “geçiş yolu” veya sadece “güzergâh” demek yeterlidir.
Son günlerde “hatâ “sözcüğü de “hata” diye yani sapa, saka gibi söylenmektedir.. ”Lâzım” sözcüğündeki “l” sesi ince söylenir; ancak “l” sesi kalın söyleniyor.. ”Kâzım” “kâmil” sözcüklerinde de ince söylenmesi gereken “k “ sesleri kalın söylenerek benzer yanlışlıklar yapılıyor..
26 Eylül Dil Bayramı.. 88 yıl önceki heyecan, milli duygular bugün maalesef çok zayıf.. Gençlerimize öğretelim ki “Türk Dili” demek “Türk Kültürü” demektir…
Türkçemiz! Ses bayrağımız! Kutlu olsun “Dil Bayramımız”….

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER