Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

Edep; Ya Hu: – 210 – Onları müjdeleyin, çünkü onlar…

Enbiya 29 ve Kasas 68. ayetlerle men edildiğimiz, kurtulmamız için uyarıldığımız “Müstakilen Varım ve Muhtarım” halinin üç önemli özelliği vardır: 1) Güç iddiasında bulunmak. 2) Hüküm vermek. 3) Mülk sahipliği, mülke sahip çıkmak. Bunları Kur’an’dan öğreniyoruz.
Lukman Sûresi 11: “Bu Allahın halk edişidir. Haydi, gösterin bana duniHİ (algıyla Ondan başka var zannettikleriniz)in ne yarattığını? Hayır, gösteremezler. Zalimler apaçık bir dalalet içindedir.”
Bu ayet, “müstakilen varım ve muhtarım” yani “ben tanrıyım” diyenlere meydan okuyor.
“Ben tanrıyım” yaşantısında olan diyor ki benim özgür gücüm var, hüküm verebilirim ve mülküm var, mülk sahibiyim. Bu mülkü biraz açalım. Mülk ev, para, pul değildir. Esas mülk bedendir. O bu yüzden bedene sahip çıkar, “bu beden benim mülküm” der. Diğer mülkler bedenin oyuncakları zaten. “Bu beden benim” dedin mi diğerleri onun oyuncakları olur. “Bu beden benim, istediğimi yaparım” diyemezsin, bedenle her istediğini yapamazsın. Sahibi ne diyorsa onu yaparsın. Eğer Allah’a inanıyorsan böyle!
Lukman-11’de Yaradan buyuruyor: Bu Allahın halk edişidir. Gösterin bana Ondan başkasının ne yarattığını? Hayır gösteremezler. Zalimler apaçık bir dalalet içindedirler.
Yaratmak gücün en önemli göstergesidir, güç sahipliğinin en önemli göstergesi yaratmaktır. Demek ki Allah’tan başkası bir şey yaratamaz. İşte bu uç noktadan yola çıkarak ayet bize diyor ki; “Allah’ın dûnunda bir şey yoktur. Varım diyenin de gücü yoktur. Güç İlla Allah’a aittir.” Bu gerçeği sürekli tekrar ettiğimiz ve tekrar etmekle sadaka sevabı aldığımız bir zikir vardır: Ve la havle ve la kuvvete illa Billahil Aliyyil Aziym. Bu zikirde söylediğimiz hep bu: Bir güç, bir kuvvet yok, böyle iddialar yok, İlla Allah. “Ve la havle ve la kuvvete illa Billahil Aliyyil Aziym” böyle bir zikir.
Bu ayette bir de şu var. Hani bazıları “yaratmak” fiilini kullanır ya, işte onun ne kadar tehlikeli olduğunu öğreniyoruz. Yaratmak Allah’a aittir. Bununla ilgili yaşanmış çok önemli hayat hikâyeleri var… “Ben o manada söylemiyorum” diyen de kimseyi kandırmasın. Yaratmak doğrudan Allah’a aittir, o Allah için kullanılabilecek bir fiildir. Eğer siz insan için “şöyle yaratıcı fikirleri var, bu onun yarattığı bir ürün” gibi laflar ederseniz, Lukman Sûresi diyor ki; “kim ne yaratmış gösterin bana. Hayır, gösteremezler.” Demek ki ya bu ayeti seçeceksin ya başka yeri. Ayet çok açık…
“Bende yaratan da Allah, ben yaratmak fiilini o yüzden kullanıyorum” diyenleri bazen duyarsınız. Bu mütekebbirliktir. Kendisindeki “BEN” duygusuna o kadar sahip çıkıyor ki “Bende yaratan O” diyor. Kendisi bu kadar önemli! Allah’ın yaratması için o lazım, o olmazsa yaratamaz. “Bende yaratan kim? Bu yüzden, yaratmak sözcüğünü rahatlıkla kullanabilirim” diyor. Bu da bir şirk yoludur. Lukman Sûresi öğretiyor ki “Yaratmak Allah’a aittir; güç Allah’a aittir.”
Mü’min Sûresi 20: “Allah Bil Hakk hükmeder. Onun dûnunda çağırdıkları ise hiçbir şeye hükmedemezler. Muhakkak ki Allah Semi’ul Basıyr’dir.”
Ayet “hükmeden ancak Allahtır”ı öğretiyor. Diyor ki; tanrılık iddiasında bulunanlar hiçbir şeye hükmedemezler. Hükmeden ancak Allah’tır.
Nur Sûresi 42: “Semaların ve arzın mülkü Allah’ındır ve dönüş Allah’adır.”
Bu ayetle de bize mülkün Allah’a ait olduğu, “O’nun dûnunda tanrıyım” diyenlerin mülk sahibi olmadıkları öğretiliyor.
Böylece, Mülk, Güç ve Hüküm üçlüsünün nasıl tanrıya ait bir sahip çıkış olduğunu ayetlerle görmüş olduk. Peki, sonuç ne? Bütün bu anlatılanlardan sonra insanlar ne yapar?
Sonuç, Yunus Sûresi 106. ayette söylenir: “Onların ekseriyatı ancak müşrikler olarak Allah’a iman eder.”
Lütfen dikkat edin “onlar” dediği, iman etmeyenler değil. İman etmeyenlerin yüzdesi zaten belli, bu hitap “inanıyorum” diyenler için: Onların ekseriyatı ancak müşrikler olarak Allah’a iman eder. Yani onların ekserisi bu paylaştıklarımızın farkında olmadan “Allah’a inanıyorum” derler. Bu anlatılanları fark etmezler ama “Allah’a inanıyorum” derler.
Kur’an’ın öğrettiği bir başka kelimeyle devam edelim: İhbat. Kur’an bize kalbi ihbat edenleri, muhbitleri, Rabbine ihbat edenleri öğretir. Hem öğretir, hem de onları müjdeler.
Hac Sûresi 34 ve 35. ayetler: “Sizin ilahınız İlahun Vahid’dir, o halde O’na teslim olun. Muhbitleri (Allah’a teslim olmuş, boyun bükmüşleri) müjdele. Onlar ki, Allah zikredildiğinde kalbleri korkudan titrer. Onlar, kendilerine isabet eden üzerine sabreden ve salâtı ikame edendirler ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden de infak ederler.”
Allah muhbitleri müjdeliyor, “onları müjdeleyin” diyor. Neden? Çünkü onlar korktular, korku ve korunma işini hallettiler. Bu yüzden “müjdeleyin” deniyor. Kimi? Muhbitleri! Yani şu özellikte olanları: Onlar Allah zikredildiğinde kalbleri korkudan titrer, kendilerine isabet edenler üzerine sabrederler, salâtı ikame ederler ve kendilerine rızk olarak verilenlerden infak ederler.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti