Nöbetçi Eczaneler
Tevbe Suresi 13. Ayette bahsedilen savaşta “onlar” yani “karşı taraf” denen bir grup var, yaşantısını ayetlere taşımak isteyenin “karşı taraf” denilenin, “onlar” denilenin kim olduğunu kendisi için de bulması gerekir. O şeytaniyettir, onlar denilen şeytandır. Bu durumda şeytaniyet ve şeytana bakalım. İnsanın bulunduğu yeri, oranın cazibesini ve önemini anlaması bazen karşı tarafı incelemekle artar, bazen insan yerinin önemini öyle anlar. İnsan kıyas yaparak öğrendiği için, kendimizin yerini fark etmek üzere karşı tarafın durumuna bakalım, belki o zaman bulunduğumuz yeri daha iyi fark eder ve daha çok severiz.
Zuhruf-37: “Muhakkak ki bunlar (şeytanlar) onları yollarından alıkoyarlar da onlar kendilerinin doğru yolda olduklarını zannederler.”
Şeytan özellikle de şeytaniyet “A” Takdim Formu yapısıdır yani sizdeki asi yapıdır, duniHİ algı üreten esfele safiliyn yapıdır. Kişi o yapısına “BEN” demekle bu işe karışmış oluyor. Esas şeytaniyet esfele safiliyn yapıdır, sizdeki “A” Takdim Formu’dur. Şeytan işte o “A” Takdim Formu yapısına “BEN” diyen kişiyi “BEN” dediği o yapıya sıkı sıkıya bağlamaya, onunla ilişkisini sıkı tutmaya, onu ona iyi arkadaş yapmaya çalışandır; kişiye kariyn yani “iyi arkadaş” olan cin taifesinden olan varlıktır. Demek ki şeytanın görevi bu: Kendindeki esfele safiliyn yapıya, yani “A” Takdim Formu’na, asi yapıya “BEN” diyeni bir şekilde Hakk yoldan saptırmak, alıkoymak, engellemek! O kişiyi şeytan Hakk yoldan saptırıyor, alıkoyuyor, engelliyor. Ama işin korkunç ve tehlikeli olan yanı şu: O esfele safiliyn yapısına “BEN” diyen kişi girdiği bu yanlış yolda kendisini doğru yolda zannediyor; yaptığını hakikat, yaşantısını doğru zannediyor. Ayette “onlar öyle zannederler” diyor.
İşte kendisindeki “A” Takdim Formu yapısına “BEN” diyen bu kişi eğer gerçeği fark eder ve “A” Takdim Formu “BEN”i ile savaşa karar verirse, özellikle de “amentü billahi” der de bunu yaparsa iş değişir. “Amentü Billahi” demezse, Billahi manada iman etmezse, yani “Müstakilen VAR ve Muhtar olan ancak Allah, başka müstakilen var ve muhtar yoktur” idrakıyla iman etmemişse, o kişi yine şeytanla işbirliği yapıyor demektir. Bu idrakla “Amentü billahi” derse kişi nefs-i levvameye girer. Nefs-i levvame ancak böyle başlar. Nefs-i levvameye girerse ve bu girdiği yolda ısrarlı olursa, o zaman olacaklara bakın:
Enfal Sûresi 48: “Şeytan onlara amellerini süsledi ve şöyle dedi: Bugün insanlardan size galip gelecek yoktur, ben de muhakkak sizin yanınızdayım. İki grup birbirini görünce, şeytan iki topuğunun üzerine gerisin geri çark etti ve “Ben sizden ayrıyım, gerçekten ben sizin göremediğiniz şeyleri görüyorum. Muhakkak ki ben Allah’dan korkarım. Allah şediyd’ül ıkab’dır” dedi.”
Zuhruf-37 bize demişti ki, kişi esfele safiliyn yapısına (“A” Takdim Formu’na) “BEN” diyerek ona karin yani sıkı arkadaş olmuştur, şeytan da her ikisine karin olmuştur. Bunlar böylece her yaptıklarını doğru zannederek hayatlarını kendilerince güzel, mutlu yaşarlar. Sistem böyle! Ama “A” Takdim Formu’na “BEN” diyen bu kişi onu fark edip de onunla levvame meydan savaşına girerse iş değişir; bu savaşa girerse, bâtıla karşı Hakk’ın savaşçısı olmaya karar verirse iş farklı olur.
“Amentü Billahi” deyip nefs-i levvame seyr-i süluğuna girenin şeytaniyetle savaşını, yani Hakk’ın batılla savaşını ve Billahi anlamıyla “BEN” diyen Kul’un Hakk’ı tutmaktaki ısrarını görünce şeytan çark eder, bir anda hem o kulu hem de “A” Takdim Formu’nu bırakır ve “Ben sizden ayrıyım, işinize karışmam. Gerçek şu ki ben sizin göremediğiniz şeyi görüyorum; Allah’tan korkarım, Allah şediyd’ül ıkab’dır” der. Demek ki Tevbe Suresi 13. ayeti günümüze ve kendimize uyguladığımızda bu savaş, siz “Müstakilen VAR ve Muhtar olan Allah’tır” idrakıyla “amentü billahi” deyip nefs-i levvameye girince başlıyor…
Daha önce esfele safiliyn yapısıyla “A” Takdim Formu’na “BEN” diyen kişi bâtıla karşı Hakk’ın savaşçısı olmaya karar verdiğinde, yani “Amentü Billahi” deyip de nefs-i levvame seyri süluğuna girdiğinde, ikisinin (Hakk’la batılın, nefs-i levvamedeki kulla esfel safiliyn yapının) savaştığını ve kulun Hakk’ı tutmaktaki ısrarını gören şeytan çark eder. Ve bir anda destek verdiği “A” Takdim Formu’nu bırakır; “A Takdim Formu’na ve onunla savaşan kula “Ben sizden ayrıyım, işinize karışmam. Gerçek şu ki ben sizin göremediğiniz bir şeyi görüyorum. Allah’tan korkarım, Allah şediyd’ül ıkab’dır” der, kaçar gider.
Savaş, “Müstakilen VAR ve Muhtar olan ancak Allah! Başka müstakilen var ve muhtar yoktur. Başka müstakilen var ve muhtar iddiaları yalandır, iftiradır, batıldır ve YOK hükmündedir” deklarasyonuyla “amentü billahi” deyip nefs-i levvameye girmekle başlıyor. Şeytan bu savaştaki talibin ısrarını, bulunduğu yol nedeniyle de ihlâsını görünce çekiliyor…
Mustafa Yılmaz DÜNDAR
