Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Onur Bayram

Kale’de intihar şov macerası – Kocatepe Gazetesi

Onur Bayram 27 Mayıs 2010 Perşembe 03:00:00
  Afyonkarahisar Kalesi’nde yaşanan macera, heyecan ve sinir dolu saatleri dün ve bugün yerel hatta belki ulusal basında okuma fırsatınız olacak. Ancak önce inatçılığı, sonra sahtekarlığıyla bizi sinirden deliye çeviren Ali Y.’nin intihar şovundaki ayrıntıları dinleyen herkesi güldürdüğü için sizlerle de paylaşmak istedim.
Önceki gün saat 17,50 sularında gazetede günlük haber akışını gözden geçirirken, Kale’de bir kişinin intihar ettiği istihbaratını aldık. 18,10 gibi Anadolu Ajansı’ndan (AA) Taner Tükelay ve İhlas Haber Ajansı’ndan (İHA) Satılmış Akkaş’la birlikte Kale’nin merdivenlerine tırmanmaya başladık. Oysa ki ben 5,5 yılda 11 kez tırmandığım Kale’ye bir daha çıkmamaya tövbe etmiştim. Bir süre sonra sigara içen AA Muhabiri Tükelay’ın yorulması nedeniyle molalar vermeye başladık. Biz Kale’nin merdivenlerine tırmanırken polis, intihar etmek isteyen zanlının yanına çoktan varmıştı. Sivil Savunma’ya haber verilmesini isteyen polis memuru arkadaşlarda Kale’ye o kadar hızla çıkmış olacaklar ki, telsizde sesleri nefes nefese geliyordu. Daha yavaş çıkmamıza rağmen birazdan biz de nefes nefese Kale’nin zirvesine vardık.
Kale’nin üstünde önce zanlıyı bulan öğrencilerin detay diye tabir ettiğimiz görüntülerini, sonra intihar teşebbüsünde bulunan zanlının fotoğraf ve görüntülerini almaya başladık. Biz fotoğraf çekerken o sırada adını henüz bilmediğimiz Ali Y. bizi işaret ederek çekim yapmamızı istiyordu. Muhabir diliyle ‘fotoğrafı kurtardıktan’ yani, iyi bir fotoğraf çektiğime inandıktan sonra, hem zanlının üzerinden görüntü alarak olayı anlamak hem de öğrencilerden bilgi alabilmek için zanlının bulunduğu bölgeye geri döndüm. Bu sırada polisler kendi aralarında intihar teşebbüsündeki kişinin sağır ve dilsiz olduğunu söylüyordu. Önce Afyonkarahisar Sağır ve Dilsizler Derneği’nde daha sonra ise Akdeniz Üniversitesi’nde İşaret Dili eğitimi aldığımdan yardım etmek için surların üzerine tırmandım.
İşaret dili ile yaptığım hareketlere avucunun içine harflerle yazı yazarak cevap veren bu kişi isminin Muhammet olduğunu söylüyordu. İşaret dili bilmiyor olmasına rağmen, sağır ve dilsizlerin kullandığı harfleri bilen bu kişi bir süre sonra çevredeki herkesin gönderilmesini istedi. Görüşmeyi Çevik Kuvvet Şube Müdür Vekili Emniyet Amiri Süleyman Erçelik yapıyor, ben de elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyordum. Bize bir telefon numarası vererek, İstanbul’dan geldiğini anlatan Ali Y., bize önce iki gündür yemek yemediğini anlattı. Bunun üzerine Emniyet Amiri Erçelik, aşağıda bekleyen ekiplerden yemek göndermelerini istedi. Sık sık sigara vererek kandırmaya çalıştığımız Ali Y.’yi ikna etmek bir türlü mümkün olmadı. Bir süre sonra yazışmak için kağıt gönderdiğimiz Ali Y.’nin notlarlı bizi, kendisini intihardan vazgeçiremeyeceğimiz konusunda umutsuzluğa sevk etti.
Notlarına ‘ben zaten ölüyüm’ diye başlayan Ali Y. ‘bir ölü ne isteyebilir’ gibi notlarla kendisine yönelttiğimiz ‘ne istiyorsun’ sorularını yanıtsız bıraktı. Kısa süre sonra bize bir telefon numarası veren Ali Y.’nin verdiği telefon numarasının hattının kapandığını anlatmamız bir hayli zor oldu. Telefonunu verdiğimiz kişinin ağabeyi gibi gördüğü biri olduğunu anlatan Ali Y., hayatta kimsesinin olmadığını yazdı. Ağabeyinden helallik almak için aramamızı istediğini belirten Ali Y., Muhammet olan isminin ise peygamberden geldiğini ve inançlı olduğunu kaydetti. Bir süre sonra intihar ederek ölürse günah olup olmayacağını soran adama uzun süre bulunduğu yerde başı dönüp düşse bile intihar etmiş olacağından günah olacağını anlatmaya çalıştık. Tüm bu konuşmalar sürerken Emniyet Amiri Süleyman Erçelik’le ben yaklaşık iki saattir Kale’nin bir burcunda yüzü koyun yere yattığımızdan esen rüzgarın etkisiyle üşümeye başladık.
Havanın kararmasıyla birlikte bizim kurtarma yolundaki maceramızda git gide içinden çıkılmaz bir hal almaya başlamıştı. Artık yazdıklarımızı göremeyen Ali Y.’ye yazdığı yazıyı iki eliyle uzatan Erçelik’e ben de elimdeki polis feneri ile ışık tutmaya çalışıyordum. Bir kaç kez çok küçük ve uzun notlar yazarak bizi atlayacağına iyice ikna eden Ali Y’yi kurtaramayacağımızı düşünmeye başladığımızda Amir Süleyman Erçelik, Ali Y.’nin yanına inme kararı aldı.
Ben ve bir çok polis memuru yapmaması yönünde tavsiyede bulunsak da Süleyman Erçelik kararından vazgeçmedi. Beline bağlanan ip ve taktığı kasketle zanlıya yaklaşan Erçelik, uzun süre zanlının yemek almasını istedi. Erçelik’le bir süre yazışan Ali Y. bir taşı işaret ederek, Erçelik’in o taşı geçmesi halinde atlayacağını anlattı. Bize elindeki geçici kimlik belgesini göstererek, kimliği, işi ve parası olmadığını anlatan Ali Y., Süleyman Erçelik’in tüm sözlerine ‘çok söz duydum’ diyerek olumsuz cevaplar verdi.
Bir süre sonra başı dönüp, düşüp ölene kadar orada kalacağını anlatmaya başlayan Ali Y.,
“Bugüne kadar Allah’tan ve devletimden başka kimsem olmadı. Hep polisler yardımcı oldu ama bundan sonra onlara da yük olmak istemiyorum” diye yazarken elindeki not kağıdının azalması üzerine verdiğim not defterini karıştırmaya başladı. Kanal 3’te program da yapan Yasin Köksal’dan alarak kendisine uzattığım defteri incelemeye başlayan Ali Y., haber ile ilgili notları görünce benim polis olduğuma inanmadığını söyledi. Yanımda duran bir komiserden aldığım kimliği göstersem de inandıramadığım zanlı saat 21,50’den itibaren beni de yanında istemiyordu. Aslında yaklaşık 3,5-4 saat dil döktüğünüz adamın sizi de kovması biraz zorunuza gitse de kendisinin yazdığı “güzel bir cenaze istiyorum”, “kefen istiyorum” yazıları benim kendisinin kararlı olduğuna inanmama neden oldu.
Saat 22,00 ile 00,30 arasında yaşananları ve Emniyet Amiri Süleyman Erçelik’in nasıl geri çıktığını orada kalmadığımdan öğrenemedim. Ama gece 01,00’da yeniden nöbet tutan polislerin yanına gittiğimde Ali Y. için duyduğum üzüntü sadece sinire dönüştü. Çünkü mahalleli ve nöbet tutan polisler zanlının küfür ettiğini ve bağırdığını duymuştu. Kendimi kandırılmış hatta alay edilmiş gibi hissederek, eve döndüm. Sabah kaldığı yerden başlayan çalışmalardan 3-4 saat sonra bir anda dili açılan Ali Y., gazetecilerin gitmesi şartıyla indiği yerden çıkmayı ve Kale’den inmeyi kabul etmiş. Ali Y.’nin buradan sonra anlattıkları ise tam bir komedi.
Gece boyu oraya yığdığı 4-5 polis ekibi, iki 112 acil sağlık ekibi, Sivil Savunma ve UMKE ekiplerini duyduğunu kabul eden Ali Y. tüm bunlar yetmiyormuş gibi duyduğu halde duymuyormuş gibi yapmayı sürdürmüş. Üstelik sinirlerin gerildiği anlarda ağızdan kaçan küfürleri de duyan Ali Y., “tüm söylenenleri duydum. Mesela sabah geri gelen gazeteciler de bana küfür etti.” demiş. Saatlerce duyan bir adama yazı yazdığınıza mı yanarsınız, yoksa işaret diliyle bir şeyler anlatacağım diye uğraştığınıza mı? Hadi bizi geçtim olay yerine gelen onlarca polisin, sağlık ve kurtarma ekibinin ne suçu vardı. Ya harcanan benzin ve mazot ne olacak? Bunları niye yazıyorum, çünkü ismini bize Muhammet diye anlattıktan sonra emniyette önce ‘Ahmet’ diyen sonra gerçek adı olan Ali Y.yi ifade eden bu şovmen adam çıkarıldığı adli makamlarca serbest bırakıldı.
Tüm bu yaşananlar bana Emniyet mensubu olmanın ne kadar zor olduğunu gösterdi. Bence Emniyet Amiri Süleyman Erçelik, bir tebriki, hatta ödülü hak ediyor. Çünkü kendini riske atarak o adamın yanına kadar indi ve kendisini kurtarmaya çalıştı. Ancak bu olay Afyonkarahisar Sağır ve Dilsizler Derneği’nin düzenlediği İşaret Dili Kursu’nun önemini de anlamamı sağladı. Orada intihar etmek isteyen gerçekten bir işitme engelli olabilirdi. O nedenle polis, 112 ve sivil savunma ekiplerimizin de bu dili bilmesinde yarar var diye düşünüyorum.
Basın mensubu arkadaşlarımı ‘atlayabilir çekmeyin’ uyarısının ardından gösterdikleri hassasiyetten dolayı kutluyorum. Aslında muhabir arkadaşlarımla ilgili anlatılması gereken ‘nasıl olsa duymuyor diye’, birbirleriyle adamı kalaylayarak konuşmaları. Ama terbiye sınırları içinde olmadığı içinde anlatamıyorum. Ancak Ali Y’de o kadar küfürü duymasına rağmen nasıl tepki vermemiş hayret ediyorum.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti