Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Sezer Küçükkurt

ADAYLARA BİLİMSEL YAKLAŞIM

Yerel seçim sürecindeyiz. Muhtarlıktan tutun da büyükşehir belediyelerine kadar her yer için binlerce aday adayı var. Aday adayları elenecek ve kısa süre içinde adaylarla baş başa kalacağız.
Böylesi ortamlarda, seçim öncelerinde hep “ehliyet ve liyakat” kavramları gündeme gelir. Konuşulur, konuşulur ama sonuç pek değişmez. Ahbap-çavuş ilişkileri öne çıkar, ehliyetmiş, liyakatmiş, tüm bunlar  arka planda kalır ve seçimlere öyle gidilir.
Bir şehre yönetici, bir topluma temsilci seçilirken neden tecrübeye, bilgiye önem verilmez anlamak zor doğrusu. Belediyecilik, yöneticilik, muhtarlık bu kadar önemsiz meseleler midir?
Son aylarda sosyal medya aleminde en çok paylaşılan haberlerden birisini önerdi bir dostumuz. Tam da bu anlattığımız konu ile bağlantılı. Buyurun, beraber okuyalım:
İki psikiyatri uzmanı, 10 yıl kadar önce bir teori ortaya atmış şöyle ki; “Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır.”
Ve bunun üzerine bir araştırma başlatıldı. Fizyolojik ve zihinsel alanda yapılan çeşitli uygulamaların sonucunda şu bulgulara ulaşıldı:
• Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.
• Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedir.
• Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler.
• Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar.
Cornell Üniversitesi’ndeki öğrenciler arasında bir test yapıldı ve klasik “Nasıl geçti?” sorusuna öğrencilerden yanıtlar istendi…
Soruların yüzde 10’una bile yanıt veremeyenlerin “kendilerine güvenleri” müthişti. Onların “testin yüzde 60’ına doğru yanıt verdiklerini” düşündükleri; hatta “iyi günlerinde olmaları halinde yüzde 70 başarıya bile ulaşabileceklerine inandıkları” ortaya çıktı.
Soruların yüzde 90’ından fazlasını doğru yanıtlayanlar ise “en alçakgönüllü” deneklerdi; soruların yüzde 70′ ine doğru yanıt verdiklerini düşünüyorlardı.
Tüm bu sonuçlar bir araya getirildi ve Dunning-Kruger Sendromu’nun metni yazıldı:
“İşinde çok iyi olduğuna” yürekten inanan ‘yetersiz’ kişi, kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve aslında yapamayacağı işlere talip olmaktan hiçbir rahatsızlık duymaz! Aksine her şeyin hakkı olduğunu düşünür!
Ancak bu ‘cahillik ve haddini bilmeme’ karışımı mesleki açıdan müthiş bir itici güç oluşturur.
‘Eksiler’ kariyer açısından ‘artıya’ dönüşür.
Sonuçta, ‘kifayetsiz muhterisler’ her zaman ve her yerde daha hızlı yükselirler…
Bu arada, gerçekten bilgili ve yetenekli insanlar çalışma hayatında ‘fazla alçakgönüllü’ davranarak öne çıkmaz, yüksek görevlere kendiliklerinden talip olmaz, kıymetlerinin bilinmesini beklerler… Tabii beklerken kırılır, kendilerini daha da geriye çekerler… Muhtemelen üstleri tarafından da ‘ihtiras eksikliği’ ile suçlanırlar…”
N’olur fazla mütevazi olmayın!…
“Siz de çevrenize şöyle bir bakın” diyeceğim ama eminim bu satırları okurken bile aklınızdan bir dolu yüz, bir dolu isim geçti… Yazımızı Bertrand Russel’in bir sözüyle bitirelim:
“Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır.”

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti