Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Murat Arısoy

Ağaç için duyarlılık gerek – Kocatepe Gazetesi

Murat Arısoy 2 Ekim 2014 Perşembe 03:00:00
  2013’e gidelim şimdi. Mayıs sonu, Haziran başı… Taksim’de ben diyeyim alışveriş merkezi, siz deyin Tophane Kışlası yapımı için yapılan çalışmalarda, ağaçlar sökülüyor, kırılıyordu. Gezi Parkı’ndaki ağaçların korunması için kepçelerin, iş makinelerinin önüne atlayanları da gördük, sessiz bir şekilde “Ağaçlar kesilmesin” diyenleri de.
Gezi Olayları, ülke gündeminden 2-3 ay boyunca düşmedi. Hâlâ “Gezi” denilince tüyleri diken diken olanlar da var; gözleri dolanlar da; “dış mihrakların etkisi” olduğuna inananlar da…
Ağaçların yok edilmesini protesto bahanesiyle, sağa sola zarar verenleri tasvip etmek mümkün değil elbette. Ancak “ağaçlar kesilmesin” mesajının da yerine ulaştığını o günlerde söylemek mümkündü.
Ülke genelinde bir anda “yeşil” duyarlılık had safhaya çıktı.
Hatta 30 Mart yerel seçimlerinde Adalet ve Kalkınma Partili belediye başkan adayları, “ağaç, yeşillik, park” vaatleriyle, diğer partilerin adaylarından bir adım öne çıktı.
Şimdi gelelim, 2014’te Afyonkarahisar’a.
Yerel seçimler bitmiş, Cumhurbaşkanlığı bitmiş.
Yeni eski tas eski hamam.
Önce bir pastanenin Uzun Çarşı girişindeki ağacı kesmesi gündeme geldi. Çeşitli kişiler, çeşitli kişileri, çeşitli şekillerle “uyardı”. Ardından olayın “yeşili koruma sevdası”ndan ziyade “pastane sahibinden para koparma” hâline dönüştüğü ortaya çıktı.
Ardından, Afyonkarahisar’da kurulan bir kolejin “yeşil alanı” işgal edip etmediği tartışıldı. Durum nedir bilmiyorum.
Şu günlerde ise, “yeşil” ile ilgili başka bir şikâyet var. Altyapı çalışmalarında görmeye alışık olduğumuz savruk düzen, “yürüyüş” yoluna su borusu döşemesi çalışmasında devam ediyor. Turgut Özal Bulvarı’nın yanındaki, mezarlığın karşısındaki yürüyüş yolunda, öyle bir çizgi çekilmiş ki, ağaçlar zarar görmüş. Bir ağaç, bu savruk düzenden nasibini almış. Önce yıkılmış, sonra sökülmüş.
Emek emek büyütülen ağaçların, 20 yılda gölge veren yeşilliklerin, dikkatsizlik nedeniyle zarar görmesini içime sindiremiyorum.
Ağaç konusunda herkesi duyarlılığa davet etmek, vatandaşlık borcumuz.

YEŞİL PARK İÇİN İMZA KAMPANYASI

Afyonkarahisarlıların ağaç duyarlılığı, Gezi Olayları’ndan eskiye dayanıyor. 1990’ların ikinci yarısında yaşanan bir durumu aktarayım:
Birileri kendi aralarında konuştukları meseleleri, açık açık tartışmaya başlar. Derler ki, “Yeşil Camii, bayram namazlarında, cenaze namazlarında yetmiyor. Camii’nin arkasındaki parkı Camii sınırlarına katalım. Böylelikle sıkışıklık olmasın.”
İyi de ağaçlar ne olacak?
“Sınırları genişletelim” fikrinin yayılması üzerine başta Hacı nineler, hacı teyzeler olmak üzere itiraz yükselir:
“Ağaçlara yazık değil mi?”
Bu sefer Yeşil Camii konusunda iki kutup oluşur: Birincisi, “Yeşil Camii genişlesin” diyenler, ikincisi “Genişleyecekse yoldan pay alsın, ağaçlara yazık” diyenler.
İkinci kutup, imza toplar, dönemin yetkililerine iletir.
“Ağaçlar kesilmesin” diyenlerin ekserisi de namazında, niyazında kişilerdir.
Neticede Yeşil Camii, Yeşilyol sınırlarına kadar genişletilmez ve ağaçlar korunur.

KOMÜNİST PARTİ’YE KATILMAYANA HAK YOK

Şu sıralar, Doğan Kitap’tan çıkan, Hulûsi Turgut’un yazdığı “Sabri Ülker’in Hayat Hikâyesi: Akşama Babacığım Unutma Ülker Getir” kitabını okuyorum. Aslında şöyle düzelteyim:
Evde, Sabri Ülker’in Hayat Hikâyesi’ni; minibüste-halk otobüsünde ise Enver Aysever’in yine Doğan Kitap’tan çıkan “Bu Roman O Kız Okusun Diye Yazıldı” romanını okuyorum.
Ama konumuz bu değil.
Konumuz, Sabri Ülker’in ailesinin neler çektikleri…
Rusya’nın başındaki Sovyet-Sosyalist yönetimin anlayışının aktarıldığı sayfa, ibret verici.
O sayfada şu ifadeler kullanılıyor:
“Makam ve mevki sahibi eğitimli ve deneyimli kişiler, bir anda işten çıkarılır, onların yerine Komünist Parti’ye mensup deneyimsiz kişiler getirilirmiş. Komünist Parti’ye katılanlar, hak ve hukuk sahibi olurmuş.”

FONDA ABDULLAH GÜL

“Fotoğraf”a dair bir “iş kazası” denilebilecek görüntü de Afyonkarahisar Valiliği internet sitesinde yer alıyor. Vali Hakan Yusuf Güner’in Yaşlılar Haftası kutlaması dolayısıyla kullanılan fotoğrafta, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı dönemindeki gülümsemesi görünüyor. Birçok belediyede de aynı görüntüye şahit olmak mümkün.

AGAH KAFKAS VE AFYON

Sağlık Bakan Yardımcısı Agah Kafkas, görevden alınmış. Nedenini bilmiyorum, ama Agah Kafkas denilince, aklıma 7 Haziran 2012’de Afyonkarahisar Devlet Hastanesi’nde söyledikleri geldi. Kafkas’ın ziyaretinden birkaç gün önce Afyonkarahisar Gelişim Platformu Derneği’nin “Markalaşma” panelinde, Afyonkarahisar Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Mühsürler, “İlin marka olması için isminin de kısa olması gerekir. Afyonkarahisar ismi çok uzun, ilin ismi Afyon olsun” demişti. Agah Kafkas’ın ziyaretinde de bu soruldu. Kafkas’ın soruya yanıtı, “manidar”dı:
“Afyonkarahisar derken sanki yabancı bir şehir telaffuz ediyormuşum gibi geliyor. Biz çocukluğumuzdan beri Afyon’a alışmışız. Afyonkarahisar deyince biraz yabancı geliyor. Marka yaratmaya çalışan bir kentin, kendisine bir haksızlıktır isminin bu kadar uzun olması. O dönem bu yasanın nasıl çıktığını bilen ve o dönemin siyasi nezaket ortamında o yasaya da oy vermiş birisi olarak, niye oy verdiğimizi anlamamış birisi olarak bunu temenni ederim ki Afyonlular bunu bir kez daha değerlendirsin.”

DAVUTOĞLU’NUN FOTOĞRAFI NEDEN YOK?

Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı oldu. “Çankaya’ya çıkamaz” eleştirilerine hak verircesine de Çankaya Köşkü’nü kullanmayacağını belirtti. Erdoğan Cumhurbaşkanı oldu olmasına ama Adalet ve Kalkınma Partisi’nin İl Başkanlığı’ndaki fotoğrafı kaldırılmadı. Mühim olan Başbakanlık ise, Adalet ve Kalkınma Partisi İl Başkanlığı’nda Ahmet Davutoğlu’nun fotoğrafının bulunması daha uygun olmaz mı?

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER