Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

“FATİHA İLE FETİH” YAZILARI – 128

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 17 Kasım 2018 Cumartesi 11:57:54
 

İKRAM EDİLEN NİMETLERE SIKI SIKI YAPIŞIP, ŞÜKREDEN KULLARDAN OLMALIYIZ
Allah’ın kendilerine nimet verdiği kulların kimler olduğu hep tartışılmıştır. Bu tereddüt içeren bir tartışma olmayıp seçkin kişileri örnek alabilmek içindir. Bir de, sapanları fark etmek, hallerinden ibret alıp korunabilmek içindir. Bu tartışmalar sırasında şu nokta dikkatimizden kaçmamalıdır.
En’am 16: “O gün kimden o (azap) çevrilip savılırsa, hakikaten ona (Allah) rahmet etmiştir. İşte apaçık kurtuluş budur.” Hesap Günü için Kur’an azim ve dehşetli bir gün diyor, o gün için uyarıyor. Öyle bir günde azaptan kurtulan olmak bizim gibi sıradan insanlar için büyük bir nimet değil midir?  
Nisa 69, 70 “Kim Allah’a ve Rasûlüne itaat ederse, onlar, Allah’ın kendilerine inamda bulunduğu nebiler, sıddıklar; şehitler ve salihler ile beraberdir. Ne güzel arkadaştır onlar. Bu fazl Allah’tandır. Aliym olarak Allah Kâfi’dir.”  
Bize dünyada hayrlı bir nimet lütfedilmişse ona çok büyük bir özen ve çok dikkat göstermemiz gerekiyor. Çünkü: Bir kavim kendi nefislerinde olanı değiştirmedikçe, Allah onlara in’am ettiği nimeti değiştirmez. Ayet böyle diyor. Öyleyse, ikram edilen nimetlere sıkı sıkı yapışıp, şükreden kullardan olmak için gayret etmeliyiz. Lüb Sahipleri’nin şu yakarışını hatırlayın:  “Rabbenâ ve âtinâ mâ veadtenâ alâ rusulike ve lâ tuhzinâ yevmel kıyâmeti, inneke lâ tuhliful miyâd: Rabbimiz Rasûllerine va’dettiğini bize de ver ve bizi kıyamet gününde rezil etme. Muhakkak ki; Sen, va’dinden caymazsın.” (Al-u İmran 194)
BİZİM İÇİN HEDEF, NEBİLER,
 SIDDIKLAR, ŞEHİTLER VE SALİHLER İLE
 BİRLİKTE OLABİLMEKTİR
Kıyamet Günü rezil olmayan kişi kendisine nimet verilen kişidir. O gün rezil olmayanlardan olmak, kula in’am edilmiş bir nimetir. Bizim; “sırâtalleziyne en’amte aleyhim…” derkenki talebimiz demek ki bu: Allahım, Ey Mâliki YevmidDiyn! Hesap Günü azabından kurtulmuş olan kullarının yolunu bizlere lütfet. Hesap gününün dehşetinden korunabilmemiz ve azabından kurtulabilmemiz için bu dünya hayatında nasıl yaşamamız gerekiyorsa, bu hayat tarzını bize lutfediver. (ÂMİN)
Nimet verilenleri ve önemini anladığımıza göre nimet neye diyoruz? “Nimet verilenler” derken zihnimiz ne tür bir nimetle meşgul? Kurtuluş için gereken alt sınırı garantilediğimizi sanıp nimet olarak çok ileri halleri düşünmek doğru olmaz, en azından başlangıçta doğru olmaz. Nimet tanımı, kabulü ve düşüncesine en alt sınırdan başlamalıyız ki yanılmayalım. Allah’ın in’amda bulunduklarını gördük: Nebiler, Sıddıklar, Şehitler ve Salihler. Tefsirciler bunlara İslam yaşantısı örneğindeki Devr-i Saadet ehli olan Efendimiz (SAV)’in ashabını da ekliyorlar. Elbette! Ancak bu ayeti okuyunca biz kendimiz için ne düşünmeliyiz? Bizim için hedef, Nebiler, Sıddıklar, Şehitler ve Salihler ile birlikte olabilmektir. Bizim hedefimiz onlarla birlikte olabilmek olmalıdır. Bu hedef için ise, kurtuluşun alt sınırı olan “Allah’a ve Rasûlüne İtaat” nimetine ulaşabilmiş olmalıyız. Çünkü ancak o zaman sayılan bu gruplarla birlikte olabiliriz. Zaten Nisa 69; “siz Allah’a ve Rasûlüne itaat ederseniz, nebi, sıddık, şehit, salih olursunuz” demiyor, “onlarla birlikte olursunuz” diyor. Sonuç ya onlarla veya gazaba uğramış ve sapmışlarla olmak olunca sığınıyoruz:
Gazaba uğramışların ve sapanların yoluna değil Allahım, kıyamet günü bizi rezil edecek, azaba sokacak bir hayatı değil, azabını hak etmişlerin yolunu değil Allahım (Amin).
SAKINACAĞIMIZ BİR KONUDA YAPACAĞIMIZ TANIM KUR’AN’A UYGUN OLMALIDIR, YANİ MUHAMMEDÎ ÖZELLİK TAŞIMALIDIR
Allah’ın razı olduğu bir hayat için kula düşen görevin içinde Allah’tan sakınmak, O’na sığınmak da vardır. Sakınmak, Allah’ın razı olmadığı şeylerden sakınmaktır, sakınmanın fiili uygulanışı budur ve çok değerlidir. Öyleyse, sakınacağımız şeyi iyi tanımlamak ve tanımak önemlidir. Böyle olunca, şu kural önemle karşımıza gelir: Sakınacağımız bir konuda yapacağımız tanım Kur’an’a uygun olmalıdır, yani Muhammedî özellik taşımalıdır. Bunun için şöyle bir yol izleyebiliriz: Yapılacak bir tanımın veya amelin yani fikrin veya fiilin Sözde Tanrılık İddiası ile ilişkisi kurulmalıdır. Yapacağımız tanım ve amel “Amenü Billâhi ve Amilus Salihati”nin neresindedir, bu belirlenmelidir.
Fatiha Sûresi’ndeki gazaba uğrayanlar ve sapmış olanlar ortak bir noktada buluşmuşlardır; Hakk Yol’dan ayrılmışlardır, halleri bâtıldır. Bu şu demektir: Her iki grup da Sözde Tanrılık İddiası içerisindedir, her iki grup da Allah’a ve yaratılanlara karşı mütekebbir fiillerde bulunuyordur. “Mağdubi aleyhim” hali, gazaba uğramışlık hali vehmin zulmeti ile hem dem olmaktır, dûniHi zahiri zanlardan sıyrılamamaktır. Onlar bu halleriyle dünya ve ahirette Allah’tan uzakta kalırlar, bu hal onları nankörlükte çok ileri götürür, Allah’ın emirlerinde haddi aşarlar. Dalalette olanlar, sapmış olanlar ise daha hümanist fikirlere sahiptirler ve kendilerince zahirin arkasını görmeye çalışırlar, batın mânâları önemserler. Ancak bir Hakk yöntem öğrenmedikleri için uydururlar, uydurduklarına inanır ve uydurdukları batınî fikirlerle Allah’a yönelir, böylece saparak Allah’a iftira ederler. Bu iki grubu daha da somutlaştıralım. Rasûlullah (SAV) buyurdular ki: “(Fatiha’daki) el-mağdûbi aleyhim (Allah’ın gazabına uğrayanlar) yahudilerdir; ed-dâlliyn (sapanlar) da hristiyanlardır.” O gruplardan olmamak, o hallerin her türlüsünden korunmuş olmak temennisi ile Fatiha’ya sarılıp “amin” diyoruz.
ÂMÎN, EMİNİM DEMEKTİR, ÂMÎN DEMEKLE
 EMİNİM DİYORUZ. İSTEDİĞİM YERDEN EMİNİM
Fatiha Sûresi tamamlanınca “âmîn” deriz. Bu deyişimiz çok ileri bir korku ve çok ileri bir umudu yansıtmalıdır. Öyle bir korku ve umudun en belirgin şekilde dile gelişi “âmîn” derken olmalıdır. Her âmîn deyiş korku ve umudun birlikte oluşturduğu duyguyu içermeli, her âmîn korku ve umut halimizi yansıtan çok özel bir duyguya bürünmelidir. “Âmîn” ne demektir, bilmeliyiz. Âmîn, eminim demektir, âmîn demekle eminim diyoruz. Bu emin oluş şudur: Allah’dan istedim, dilerse verecektir eminim. İstediğim yerden eminim. Eminim, Allah beni korktuğumdan korur. Eminim Allah bana umduğumu verir. Böyle yönelen, böyle yaşayan, yaşamaya çalışan kulları Rabbi şöyle müjdeliyor:
“Siz, insanlar için çıkarılmış en hayrlı bir ümmetsiniz.” (Al-u İmran; 110)
“Gevşemeyin, mahzun olmayın; eğer mü’min iseniz, siz en üstünlersiniz.” (Al-u İmran; 139)
“De ki: Ey kendi nefsleri aleyhine israf eden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Muhakkak ki Allah bütün günahları mağfiret eder. Muhakkak ki O Ğafurur Rahıym’dir.” (Zümer-53)
“Kim mağfiret eder günahları; Ancak Allah…” (Al-u İmran;135)
“Haber ver kullarıma ki; Ben gerçekten Ğafurun Rahıym’im.” (Hicr-49)
“Allah’tan mağfiret dile. Muhakkak ki Allah, Ğafurur Rahıym’dir.” (Nisa-106)
FATİHA İLE FETİH YOLCULUĞUMUZU
TAMAMLADIK. İNŞAALLAH YENİ
BİR KONU İLE DEVAM EDECEĞİZ
FATİHA ile fetih yolculuğumuz böylece tamamlamış oluyor. İnşaAllah yeni bir konu ile devam edeceğiz. Ancak yeni ve hayrlı başlangıçlar için tefekkürümüzü bir dua ile tamamlayalım. Âmin:
Allâhümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala ali seyyidina Muhammed. Cezallahu anna seyyidena Muhammeden ma huve ehluh.
Allâhümme ente rabbiy, lâ ilahe illa ente halakteniy ve ene abdüke ve ene ala ahdike ve va’dike mesteta’tü euzü bike min şerri ma sana’tü. Ebuü leke bi ni’metike aleyye ve ebuü bi zenbiy, fağfirliy zünubiy, fe innehu la yağfiruz zunube illa ente. Birahmetike ya erhamer rahımiyn.
Rabbena zalemna enfüsena ve in lemtağfir lena ve terhamna le nekünenne minel hasiriyn. Lâ ilahe illa ente sübhaneke inniy küntü minez zalimiyn. Rabbiy, rabbi inniy zalemtü nefsiy zulmen kebiyran ve la yağfiruz zunübe illa ente. Fağfirliy. Birahmetike ya erhamer rahımiyn.
Sübhanallahi ve bi hamdihi adede halkıhi, rıdae nefsihi, zinete arşihi ve midade kelimatihi. Sübhanallahi ve bi hamdihi sübhanallahil azıym. Estağfirullah el azıym, el keriym, er rahıym elleziy lâ ilahe illa huvel hayyul kayyum ve etûbü ileyh adede halkıke, rıda nefsike, zinete arşike ve midade kelimatike. Sübhanallahi ve Bi hamdihi sübhanallahil azıym, estağfirullah ve etûbü ileyh…
Allahım inanan din kardeşlerimizin hastalarına acil şifa, dertlerine acil deva, borçlarına acil eda, yolcularına acil selametlik, işsizlerine acil iş, gelirsizlerine acil gelir, çaresizlerine acil çare ya rabbi. Çarelerin sahibi, merhamet sahibi olan Allahım, çaresiz din kardeşlerimize acil çare, ya zel celali vel ikram, ya vehhab, ya latif Allahım, onlara çok kolay, çok güzel, çok çabuk olacak şekilde lutfediver, lutfunla ihsan ediver, nasib ediver, merhamet ediver Allahım. Bizleri lütfen bağışlayıver Allahım, lutfen ya rabbi, lutfen merhamet ediver.
Allahım, Rasûlullah, Nebîullah, Habibullah Efendimiz Muhammed Mustafa (SAV) Efendimizin güzel, latif, temiz ruhu şerifleri için; muhterem anneciği ve babacığının ruhları için, muhterem eşleri ve yavrularının ruhları için, ehli beytinin ruhları için, sevdiklerinin ruhları için… Allahım, gelmiş olan Nebî ve Rasûl efendilerimizin ki hepsine salâtu selam eyleyiver. Allahım onların ruhları için… Allahım büyük halife efendilerimiz, Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin efendilerimiz ki hepsinden razı oluver Allahım, onların ruhları için… Allahım, ashabı kiram sahabe efendilerimiz ki, hepsinden razı oluver Allahım, onların ruhları için… Allahım, onları görmüş din kardeşlerimiz ki hepsinden razı oluver Allahım, onların ruhları için… Onları da görmüş olan din kardeşlerimiz ki hepsinden razı oluver Allahım, onların ruhları için… Allahım, şehid olmuş tüm din kardeşlerimizin ruhları için… Allahım, rahmetine kavuşmuş din kardeşlerimizin ruhları için, Allahım, indinde makbul kullarının ruhları için… Allahım, yalnızca seni, yolunu ve rızanı arzu eden mü’min kardeşlerimizin rahmetine kavuşmuş anne-babacıklarının, ne tür yakınları var ise hepsinin ruhları için… Allahım, dualarımızı, ibadetlerimizi, tövbelerimizi kabul edivermen, bizleri bağışlayıvermen, affedivermen, günah belgelerimizi silivermen, bizleri cehennem ateşinden koruyup, cennetinle mükafatlandırman için, Allahım, senden razı olmuş, senin de razı oluverdiğin, huzuruna kalbi selim ile gelmiş kullarından kılıvermen için, Rasûlullah, Nebîullah, Habibullah Efendimiz Muhammed Mustafa (SAV)’e dünya ve ahirette bizleri dost ve komşu eyleyivermen için, Allahım yine dünya ve ahirette olmak üzere, Cemalullah’la bizleri şereflendirivermen için… Yalnızca rızan için El-Fatiha.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti