Yaklaşık on beş gün önce Afyonkarahisar İl Hakem Kurulu başkanı Sayın Süleyman Güneş, beni hakemlerin periyodik toplantılarından birinde konuşma yapmak üzere davet etti. Memnuniyetimi belirterek “Davete icabet sünnettir” dedim ve geçen Cuma günü, yağmurlu bir akşamın hüznüne ve sıkışık trafik sıkıntılarına aldırmadan Kocatepe Spor Kompleksi’ndeki toplantı salonuna gittim… İl Hakem Kurulu Başkanı Sayın Süleyman Güneş,TFFHGD Afyonkarahisar Şube Başkanı Sayın Mehmet Aydın ve öteki görevliler daha önceden gelerek salondaki düzeni sağlamışlardı. Elliden fazla hakem vardı salonda. Selamlaşma, hal hatır faslından sonra programın başlama saatini beklemeye başladık. Yeni gelenlerle salon doldu… Yaklaşık on beş yıldan beri tanırım Sayın Güneş’i. Maçlardan sonra arayarak özellikle hakem konusunda yoklar beni… Sayın Aydın faal futbol hakemliğini sürdüren deneyimli bir hakem.. Yıllardan beri düdük çalan, şimdi gözlemcilik yapan tanıdığım simalarla göz göze geliyoruz… Kimileriyle de tartışmıştım zaman zaman. Çok genç hakemler var, üniversite öğrencisi, öğretmen, memur doktor ve serbest çalışanlar… Ortalamanın üzerinde bir eğitim düzeyine sahip, donanımlı bir dinleyici kitlesi.. Yaşam çok ilginç bir süreç…
Sayın Güneş açış konuşması yapıyor kısaca ve beni de tanıtıyor övgü sözleriyle. Sayın Aydın da özgeçmişimi okuyor ve sıcak ve güler yüzlü karşılanmanın verdiği rehavet ve güvenle başlıyorum sözlerime.. Ne söyleyeceğim? Futbol elbette.. Hakemlik, antrenörlük… Bunlar arasındaki ilişkiler, benzerlikler farklar ve anılar, gözlem ve yaşantılar…
Ayrıntılı bir plan içinde cereyan etmiyor konuşmam.. “Laf lafı açıyor” derler ya.. o cinsten bir sohbet havası var salonda… Konuşmanın monoton olmaması için interaktif bir yöntem izleyemeye çalışıyorum. Kısa sorular cevaplar. Konuyu dağıtmadan sürüyor konuşmam…
Neler anlattım burada? Hakemlere hakemlik dersi verme ukalalığından özenle kaçındığımı belirteyim burada… Hakem sözcüğünün Arapça “hükm etmek, egemen olmak” anlamlarından yola çıkarak “Hakem deyince akla adalet-tarafsızlık- örnek kişilik ve saygınlık” kavramları geldiğini aktarıyorum salona… Bu arada futbol tarihine de bir gönderme yaparak 10. Yüzyılda Orta Asya bozkırlarında yaşayan Oğuz boyları arasında “Tepük oyunu” adıyla futbola benzer bir oyunun oynandığını Türk kültürünün ölümsüz eseri Divanü Lügat’it Türk‘te yer aldığını vurguluyorum… Son yüzyılda baş döndürücü bir hızla ortaya çıkan bilimsel ve teknolojik gelişmelerin ve değişmelerin dünyamızı inanılmaz bir hızla değiştirdiğini, ekonomik, siyasal, toplumsal, askeri, eğitim ve kültür alanlardaki değişmelerin sporu. Özellikle futbolu, futbol antrenörlüğünü ve de futbol hakemliğini (her ne kadar statik kurallara bağlı olsa da) etkilediğini anlatırken bir yandan da süzüyorum salonu… Hakemliğin çok zor bir iş olduğunu herkesi memnunun etmenin imkansız olduğunu, büyülü bir oyun olan futbolun; futbolcuyu, hakemi, antrenörü, taraftarı, basını, siyasetçiyi buluşturan; zaman zaman da karşı karşıya getirdiğini de belirterek hakemin bu oyundaki rolünün akışını ADALETin belirlediğini söylüyorum; “adalaet ve cesaret bir hakemi yıldızlaştırır” diyorum…
Bu tip bir ortamda ve atmosferde ilimiz hakemliğinin unutulmaz simalarından ve hepsi de rahmetli olan İhsan Tungut İbrahim Demirdelen ve Şerefattin Ağabey (Öztaylan) ile ilgili anılar elbette dile gelir…Onlardan söz etmemek olmaz..
Soru cevap faslından sonra bakıyorum saate yaklaşık doksan dakika olmuş. Bir maç süresi kadar..
Sözlerimi, Orhan Gencebay’ın “Hatasız kul olmaz, hatamla sev beni” şarkısından mülhem olarak, “Hatasız hakem olmaz, hatalarınızla seviyoruz sizi” diyerek bitiriyorum…
ASAYİŞ
29 Mart 2023GÜNDEM
29 Mart 2023GÜNDEM
29 Mart 2023ASAYİŞ
29 Mart 2023ASAYİŞ
29 Mart 2023UNCATEGORİZED
29 Mart 2023UNCATEGORİZED
29 Mart 2023Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.