Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Murat Arısoy
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

HASTANE BAHÇESİ – Kocatepe Gazetesi

Murat Arısoy 13 Temmuz 2017 Perşembe 12:58:54
 

Hiç tanımadığınız birisinin derdine ortak olup da ahbap haline geldiğiniz yerdir hastane bahçeleri. Günün her saati ılık bulduğunuz çay, yaz günü dolapta soğuma fırsatı bulamadan satın alınan su, bahçenin amiri edasıyla gezinen bel boyu köpekler, bir de nasıl olmuşsa kesilmemiş ağaçlar eşlik eder sohbetinize.
Nereli olduğunuzla başlayan sohbet, geçirilen hastalığın tüm ayrıntılarının öğrenilmesine kadar ilerler. Bazen hemşehri çıkılır, bazen meslektaş. Bunların dışında sohbeti yapan tarafların aklındaki ortak payda, bir yakınlarının ya da kendilerinin hasta olma durumudur. Böylesi sohbetlerin en tatlı yanı ise, görevli doktor, hemşire ve hasta bakıcıları çekiştirmektir kuşkusuz. Zira tedavi olan ya biz, ya da canımızdır. Dolayısıyla en iyi hizmeti almak, bizim için önceliklidir. Oysa hiçbir hastanın, hasta yakınının bir doktora, bir hemşireye ‘Bugün telaşlı görünüyorsun, üzgün bir halin var. Anlat bana, ne oldu’ dediğini duymazsınız. Görevini önemsemesini ve elinden gelenin en iyisini yapmasını beklediğiniz kişinin de nihayetinde insan olduğu unutuluverir. Fakat doktor veya hemşireyi çekiştirmenin en önemli işlevi, hastanın ya da hasta yakınının ‘Bundan sonra ne olacak’ endişesinden uzaklaşmasıdır.
Evet, mekan hastanedir, ama tedavinin evrelerini konuşmak kimi zaman moral vermeyebilir. Hastane gerçekliğinden kopmayarak mekandan ruhen uzaklaşmanın yolu, doktorun tavrını, hemşirenin el yatkınlığını eleştirmektir.
Hastane sohbetleri, önünde sonunda duaya, şükre, tevekküle dayanır. Gündelik hayatta unutulmaya olmasa bile geçiştirilmeye yüz tutan her manevi zenginlik, hastane bahçesinde yeniden keşfedilir. Çünkü bilinir ki ‘Ol’ emriyle oluverir her şey. Umutsuz denilen vakalar iyileşir; umut vadeden vakalarda olumsuzluk görülür. Her şerdeki hayır, hatırlanır bol bol. Bir anlamda manevi bir kaçışın mola yeridir hastane bahçeleri.
Karşınızda koca bir bina, ardınızda bir ay önce aldığınız otomobil. Cebinizde uzaya bile bağlanan akıllı bir cihaz.
Sevdikleriniz? Sevdikleriniz, o koca binada ve görüş-ziyaret saatleri dışında sesini bile duyamadığınız bir ortamda. Kanuni Sultan Süleyman’ın ‘Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi’ dizesi dökülür ağzınızdan. Her şeyin başı sağlık…
Hastane bahçesi, sevinç ve hüznün birlikte yaşandığı ve temaşa edildiği bir mekan. Ölüm haberiyle yakılan ağıtlar ile başarılı ameliyatın ardından dökülen mutluluk gözyaşının kardeşliği yaşanır hastane bahçelerinde. Bu arada, bir taraftan ‘hastahane’ kelimesiyle tarif edilen nezaketin nasıl ‘hastane’ zevksizliğine dönüştüğünü sorarsınız kendinize.
Bir taraftan da kantin işletmecisinin günlük cirosunu ve toplam kârını düşünürken bulursunuz kendinizi. 30 kuruşluk ürünü 1 liraya satan işletmeci, günlük 20 bin liralık ciro yapıyordur; aylık 600 bin lira cironun en az 100 bin lirası kârdır size göre. Hastane otoparkı da Kooperatif’in olduğuna göre, meblağ hayli büyük. Şu hayatta hastane kantini mi işletseydik acaba?
Hastane bahçesinde, hastalık dışında her şey kolaydır. Bir hastalık zordur.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER