en iyi bahis siteleri
DOLAR 19,0348 0.13%
EURO 20,5425 0.84%
ALTIN 1.186,67-1,89
BITCOIN 5376590,80%
Afyonkarahisar

HAFİF YAĞMUR

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

İSLÂM’I VE KUR’AN-I KERİM’İ ANLAMADA HZ. MUHAMMED (S.A.V.)’İN YERİ VE ÖNEMİ

ABONE OL
17 Aralık 2018 13:34
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Muharrem Günay 17 Aralık 2018 Pazartesi 13:34:00
 

Allah’ın gönderdiği din olan İslâm Hz. Âdem ile başlamış, Hz. Muhammed ile kemale ermiştir. Tevhid dininin (İslâm’ın) son halkasını Hz. Muhammed (s.a.v.) teşkil etmektedir. Kelime-i Tevhidin ve Kelime-i şahâdetin ikinci bölümü, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Allah’ın kulu, Resûlü/elçisi olduğuna iman etmektir. Bu inanç, bizi peygamberin örnek ve önderliğinin kabulüne götürür.
Hıristiyanların Hz. İsaya ulûhiyet atfedip, İsa Allah’ın oğludur deyip teslis inancına sahip olmakla hem müşrik hem de kâfir olmalarının yanında gerek yüce kitabımız Kur’an ve gerekse Sevgili Peygambermizin bizzat kendisi tarafından bütün peygamberlerin birer beşer ve Allah’ın kulu olduklarına dikkat çekilmiş ve kelime-i şehadette Peygamberimiz için Allah’ın resûlü olmasının yanında “Muhammeden abdühû ve resûlühû” şeklinde abd (kul) vurgusu yapılmıştır. Peygamber Efendimizde “Ene beşerun (Ben bir beşerim); Kureyşten kuru et yiyen dul bir kadının oğluyum” buyurarak Müslümanların da Hıristiyanların düştükleri hataya düşmemiz konusunda bizi uyarmıştır:
“(Habîbim, yâ Muhammed!) De ki: ‘Ben ancak sizin gibi bir insanım; (şu var ki) bana İlâhınızın ancak tek bir İlâh olduğu vahyediliyor; öyle ise O’na (îman ve itâat etmekte)dosdoğru olun ve O’ndan mağfiret dileyin!’ (O’na) ortak koşanların ise, vay hâline!” (Fussilet:41/6, Bak. Kehf 18/110)
“Ey Peygamber, Rabbinden sana indirileni tebliğ et, eğer bunu yapmazsan, O’nun elçiliğini yerine getirmemiş olursun” (Mâide 6/ 67)
Sevgili Peygamberimiz Allah ile insanlar arasında sadece aracı değildi. Peygamber Efendimiz vahiy yoluyla Allah’tan aldığı Kur’an âyetlerini, görevi gereği, insanlara sadece ulaştırmakla kalmıyor aynı zamanda onları açıklıyor ve anlatıyordu. Tebliğ ettiklerini açıklamak ve anlatmak onun aslî göreviydi. Hemen işâret edelim ki Sevgili Peygamberimizin tebliğ görevi evrensel ve olduğu için, açıklamaları da ona uygun bir çerçeve ve nitelikte gerçekleşiyordu. Yani sünnet, Kur’ân’ın evrensel planda Hz. Peygamber tarafından yorumlanması demektir.
“Bil beyyinâti vez zubur(zuburi), ve enzelnâ ileykez zikre li tubeyyine lin nâsi mâ nuzzile ileyhim ve leallehum yetefekkerûn(yetefekkerûne). (Nahl 16/ 44)
“(O peygamberleri) apaçık deliller ve kitaplarla (göndermiştik). Sana da bu zikri (Kur’an’ı) indirdik ki kendileri için insanlara indirilen şeyi bildirip açıklayasın. Olur ki iyice düşünürler.” (Nahl 16/ 44)
Âyet-i Kerimeden açıkça anlaşılıyor ki Yüce Allah tarafından Peygamber Efendimize kitabını açıklama görev ve yetkisi verilmiştir. Beyân; açmak, açıklamak, bir şeyin üzerindeki kapalılığı ortadan kaldırmak demektir. Demek ki Rabbimizin bu ifadesinden anlıyoruz ki bu kitapta insanların anlayamayacağı, açıklanmaya muhtaç şeyler vardır. Bunların açıklayıcısı da peygamber efendimizdir. Rabbimiz ona böyle bir görev ve yetki vermiştir.
Aynı sûrenin bir başka âyeti de bu konuyu şöyle anlatır:
“(Bu) Kitab’ı sana ancak, hakkında ihtilaf ettikleri şeyi kendilerine açıklaman için, bir de inanan bir kavme doğru yol rehberi ve rahmet olsun diye gönderdik.” (Nahl 16/ 64)
Peygamberimiz: “Bu Allah’ın Kitabı olan Kur’an; İyi ile kötüyü, hak ile batılı ayırt eden bir yol göstericidir. Büyüklük taslayarak onu terk edenin Allah belini kırar. Doğru yolu onun dışında arayan sapıklığa düşer… Bilginler ona doymaz, takvâ sahipleri ondan usanmaz, onun ilmini bilen ileri gider, onunla amel eden sevap kazanır. Onunla hükmeden adaletli davranır, ona sımsıkı sarılan doğru yolu/hidayeti bulur.” buyurmuştur.) (Tirmîzî, “Fedâilu’l-Kur’ân” 14)

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.