Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

KUR’AN-I KERİMİN BİR BÖLÜMÜNE İNANIP BİR BÖLÜMÜNE İNANMAMAK

Muharrem Günay 30 Kasım 2018 Cuma 13:56:05
 

Yüce Allah dinlerini parça parça eden Kitap Ehli hakkında şöyle buyurmaktadır: “Yoksa sizler Kitabın bir bölümüne iman ediyor bir bölümünü inkâr mı ediyorsunuz?” (Bakara 2/ 85)
Peygamber (s.a.v.) de Müslümanları tefrikaya düşmekten sakındırmıştır. Ebu Davud, Muaviye b. Ebi Süfyân (r.a.)’dan şöyle dediğini nakleder: Resulullah (s.a.v.) aramızda kalkıp şöyle bir konuşma yaptı:
 “Şunu bilin ki sizden önceki Kitap Ehli olan kimseler yetmiş iki fırkaya ayrıldılar. Şüphesiz bu ümmet de yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Bunun yetmiş ikisi cehennemde birisi ise cennette olacaktır; bu ise cemaatin tuttuğu yoldur.” (İbnül-Esîr, Câmiu’l-Usûl, X/407)  Yine Ebu Davud ve-lafız kendisinin olmak üzere- Tirmizî, Ebu Hureyre (r.a.)’den Rasulullah (s.a.v.)’ın şöyle buyurduğunu rivayet etmektedirler: “Yahudiler yetmiş bir veya yetmiş iki fırkaya ayrıldı. Hıristiyanlar da o şekilde bölündü; benim ümmetim ise yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır.”(İbnül-Esîr, Câmiu’l-Usûl, X/408.)
Buna göre Yüce Allah’ın, “Dinlerini parça parça edip” buyruğundan kasıt, Yahudi ve Hıristiyanların ihtilâfa düştükleri gibi dinleri hakkında anlaşmazlığa düşenlerdir. Dinlerini parça parça ayırmalarının, bir bölümüne iman edip bir bölümünü inkâr demek olduğu da söylenmiştir.
Ayrılığa düşmenin sebepleri pek çoktur. Hükmedip saltanat kurma (iktidar) sevgisi, kavmine, ırkına taassup (ırkçılık, bölücülük yapması) göstermesi, görüş ve hevasına şiddetli bir şekilde bağlı kalması, din düşmanlarının hile, desise ve tuzaklarına kulak verilmesi, bilgisizlik, geri kalmışlık, gelenek ve göreneklerde başkalarına tabi olmak, bazı devletlerin veya çoğunluğunun düşünce ve inanışta, siyaset ve yönetimde, düzen ve yasalarda dinden ayrılmaları, dini büsbütün terk etmeleri bunların en önemlileri arasında sayılabilir. (Vehbe Zuhayli, Enam 159.ayetin tefsiri; et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 4/413-415.)
Şüphe yok ki Allah’ın şeriatı birdir ve parçalanmayı kabul etmeyen bir bü-tündür. Onun bir bölümünü almak, bir bölümünü terk etmek, herhangi bir hükmü işlemez hale getirmek yahut da çağa uygun olmadığı iddiasında bulunmak doğru değildir. Her kim bunlardan herhangi birisine inanacak olursa kâfir olur.
Dinde ayrılığa düşmek, bidatler ortaya koymak, şüphelere, arzu ve heveslere tabi olmak büyük bir tehlike, büyük bir günah, apaçık bir sapıklıktır. Ümmete düşen söz birliği etmek, görüş birliğine varmak, Allah’ın ve Resulünün ibadet ve yasalarda izin vermediği bidat ve yeni çığırların uçurumlarına yuvarlanıp düşmekten sakınmaktır.
Allah’ın yasalarından uzaklaşmak, tedricî olarak bazı hükümlerden uzaklaşmakla başladı; nihayet Allah’ın şeriatı bütünüyle hayatın dışında bırakılmış oldu.
Hatta maalesef parçalanma ve donuklaştırma Kur’an-ı Kerim’in bir takım naslarına kadar uzayıp gitti. Onun bir kısım buyrukları özellikle radyolarda (ve televizyonlarda) okunmaz oldu.
Ayet-i kerime dinden ayrılan ve ona muhalif olan her kimse hakkında umumidir. Bu ister Kitap Ehli’nden (Yahudi ve Hıristiyanlardan) olsun, ister Müslümanlardan (bidat ve şüphe ehli) olsun fark etmez. Bakiyye b. el-Velid senedini kaydederek Ömer b. el-Hattâb’dan Resulullah (s.a.v.)’ın Hz. Aişe’ye şöyle dediğini nakletmektedir: “Muhakkak dinlerini parça parça edip kendileri bölük bölük olanlar, işte onlar bu ümmet arasından bidat sahibi, çeşitli heva ve heves sahipleri ile sapık olan kimselerdir. Ey Aişe! Bid’at ve heva sahipleri dışında her bir günahkârın bir tevbesi vardır. Bunların ise tevbesi yoktur, ben onlardan uzağım, onlarda benden uzaktırlar.” (Vehbe Zuhayli, Enam/159; et-Tefsirü’l-Münir, Risale: 4/415.)

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER