Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Sezer Küçükkurt
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

ONLARA DA ALIŞTIK – Kocatepe Gazetesi

Sezer Küçükkurt 28 Haziran 2016 Salı 13:04:24
 

Ramazan-ı Şerif’in son günlerine doğru yaklaşıyoruz. “Bu yıl Ramazan’dan aklınızda ne kaldı” diye sorulsa, Afyonkarahisarlı vatandaşların vereceği cevap “Suriyeli dilenciler” olacaktır.
Suriyeli, Iraklı, İranlı mültecileri ilimizde ağırlamaya zor olsa da alıştık. Önceleri sokaklarda, caddelerde fütursuzca dolaşan mültecileri yadırgasak da… Şehrin en güzide parklarında kimseyi takmadan yayılmalarına içerlesek de… Bazen edepsiz hareketlerde bulunup çevreyi rahatsız etmelerini kabullenemesek de… Yıllarca “Çimlere basmayın” tabelaları ile, zabıta ile bizden ve bizim çocuklarımızdan korunan çimenlere ölçüsüzce yayılsalar da… Kendi aralarındaki kavgaları ve gürültüleri ile rahatsızlık yaratsalar da… “Din kardeşi “ bilmemize rağmen, camimize, orucumuza, namazımıza saygı göstermeseler de… Çevreyi kirletseler de… Yardım olarak kendilerine verilenleri beğenmeseler de… Onlara alıştık artık.
Alışılmadık bir durum vardı ki, o da yabancı dilencilerimizin olmasıydı. Her türlü yardımın yapılmasına, devletin yanı sıra yardım kuruluşlarının da bu insanların ihtiyacını gidermek için seferber olmasına rağmen, Birleşmiş Milletler Fonu’ndan, Devlet’ten maaş bile aldıkları halk arasında bilinmesine rağmen, hemen her cadde başında Suriyeli, Iraklı, İranlı küçük çocukların mendil satmasına, insanların dilenmelerine alışamamıştık.
Şükür ki (!) bu Ramazan’da buna da alıştık.
Şimdi hangi caddenin başına giderseniz, hangi caminin çıkışına bakarsanız orada bir dilenci görmek mümkün. Suriyeli ya da değil fark etmez. Artık kendi Romanlarımız da ellerine “Suriyeliyim, yardım edin” yazan kağıtlar alarak dilenmeye başlamışlar. Bu insanların şehir merkezine yakın noktada araçlardan birlikte inip, sonra dilenmek üzere dağıldıklarını anlatan hemşehrimiz çok.
Geçen gün İmaret Camii’nin avlusunda, camiden dağılan cemaate “alacaklı” gibi saldırarak yardım isteyen bir mültecinin, bu ısrarlı tavırları karşısında safta bulunanlar o kadar rahatsız oldular ki, sonunda müdahale etmeye mecbur kaldılar. Aynı cemaatle safta bulunan Belediye Başkanı Çoban da etrafında zabıta ya da görevli aradıysa da kimseyi göremeyince iş vatandaşa düştü.
İnsanımız “Ben isteyene vermekle yükümlüyüm. Ben vereyim de haksız yere istiyorsa vebali onun olsun” diyerek el açana, kapısına gelene bir şeyler veriyor. Buna çare bulmak mümkün değil. Afyonkarahisar halkı da, Türk Milleti de isteyene verir.
Ama sokakların, caddelerin bu kadar başıboş olmasının çaresi bulunabilir. Sadece Ramazan’da değil, yılın her günüde Afyonkarahisar sokaklarında dilenciye rastlamak mümkündür. Allah düşürmesin, herkes yokluğa, yoksulluğa duçar olabilir. Ama devlet de, millet de yoksulun yanındadır. Bugün Valilik, Belediye, SYDV, yardım kuruluşları kimseye al açtırmayacak pozisyondalar. Hak edene de, etmeyene de yardım yağdırılıyor. Hal böyle iken şehrin sokaklarını dilencilerle dolu olmasının iki açıklaması olabilir; ya yardım dağıtım sistemlerimiz doğru işlemiyor, ya da denetim-kontrol eksik.
Dilencilerle, istismarcılarla mücadele etmenin yolu caddelere, sokaklara “Dilencilere para vermeyin” manasındaki afişlerle donatmak değildir. Bu acizliğin ifadesi, komik bir durumdur.
Personel eksikse tamamlanmalı, araç eksikse alınmalıdır. Yok eğer yardım dağıtımında bir yanlışlık varsa düzeltilmelidir. Devletin imkanları da, insanların hayırları da yardım kuruluşlarına “işe yarasın”, “hayır olsun” diye aktarılmaktadır.
Eğer eksik bir şey yoksa iyi çalışılmalıdır. Gerisi laf-ı güzaftır.
Çalışma dediysek, her görülenin karga-tulumba, azarlaya, paylaya götürülmesine de gönül razı olmaz. Bu işte de vebal vardır. İhtiyaç sahibine yardım ulaştırılmalı, şehir dilencilere bırakılmamalıdır.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER