Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Murat Arısoy

Paşa’ya bir hasret mektubu – Kocatepe Gazetesi

Murat Arısoy 10 Kasım 2014 Pazartesi 02:00:00
  Paşam;
Zannetmeyin ki sizi sadece 10 Kasım’da anıyoruz. Ne zaman milli bir sanayi hamlesi girişiminde bulunulsa, ne zaman Ortadoğu ve Balkanlar karışsa, senin görüşlerinden faydalanıyoruz.
Evet, Türkiye şimdilerde “yerli otomobil” hayali kuruyor. Oysa sizin başlattığınız sanayi savaşımında biz uçak üretiyorduk öyle değil mi? Kendi kendimize yetebiliyorduk, 10 yıllık bir geri çekilişin, kanlı ve zorlu mücadelelerin ardından Türk’ün neleri yapabileceğini gösteriyorduk.
“Türk” dedim de aklıma geldi. Şimdilerde “Türk” demek, “Türk’ün de hakkı var” demek, neredeyse utanılacak ve cezalandırılacak bir hâle geldi. “Bir Türk, dünyaya bedeldir”, “Türk, övün, çalış, güven”, “Türk demek Türkçe demektir; ne mutlu Türk’üm diyene” ifadeleri, adeta yabancı bir metinde duran sözler topluluğu…
Paşam;
Hani “Yurtta sulh, cihanda sulh” diye bir yaklaşımınız vardı. Biz onu “Komşularla sıfır sorun” hâline getirdik. Siz, Ortadoğu ve Balkan ülkeleriyle barış ve kardeşlik anlaşmaları imzalamıştınız; biz komşularımız arasında yalnız kaldık.
Pakistan’da bir söz varmış; duymuşsunuzdur: “İslâm’ın altıncı şartı Atatürk Türkiyesi’ni sevmektir.” Günümüzde ise ne İslâm coğrafyasında, ne Balkanlar’da esamimiz okunuyor. Biz, 60 yıldır Avrupa Birliği kapısındayız. Görseniz, “Çocuk, ne işimiz var” derdiniz.
Oysa, Birleşmiş Milletler’in 1930’lardaki teşkilatı, size teklif etmişti üyeliği…
Aradan çok zaman geçti ne yazık ki.
Paşam;
Bilir misiniz, size “diktatör” diyenler de oldu. Ama bu “diktatörlük” kelimesini kullananlar, Şevket Süreyya Aydemir’in size hayranlık besleyerek yazdığı “Tek Adam”lıktan bahsetmiyorlar. Sizin, ülkede bir baskı rejimini tesis ettiğinizi öne sürüyorlar. İki kez çok partili sisteme geçmek istediğinizi görmezden gelmek, daha fazla oy getiriyor zira.
Ama şu kadarını söyleyeyim: Yabancı bir yazarın sizi neredeyse kötüleyerek kaleme aldığı “Bozkurt” isimli eseri okutup “Adamcağız yaptığımız sefahati eksik yazmış; bu eksiklerini ben ikmal edeyim de kitaba müsaade edilsin ve memlekette okutulsun” diyebilen bir liderdiniz.
Günümüzde ise kitapların daha yayımlanmadan toplatıldığını gördük.
Paşam;
Sizi sevmeyenler kadar, sizi sevme maskesi takanlar da ilkelerinize zarar verdi. Sizin adınıza saklanarak toplumun kılcal damarlarına, sinir noktalarına nüfuz etmeye çalışanlar, posterinizi açarak ‘Ordu Göreve’ pankartı taşıyanlar; adınızla Türk Milleti arasında uçurum açılmasına neden oldu. Oysa askerlik ile siyasetin ayrılmasını önce siz istemiştiniz.
Bir şey daha hatırlatayım: Gömlek değiştirmeden önce “Saygı duruşunda put gibi durmanın ne kadar anlamsız olduğunu” dile getiren, bunun propagandasını yapan nice liderler, gömlek değiştirdikten sonra sizin kabrinizi ziyaret eder oldular. Her ziyarette de saygı duruşunda bulundular, Özel Şeref Defteri’ne ise şahsınızdan “Aziz” kelimesi ile sıfat tanımlaması kullanarak bahsettiler.
Ne güzel.
Paşam;
Size, İstiklal Harbimiz’in çetin kahramanlıklarının diyarından, sizin de pek sevdiğiniz Afyonkarahisar’dan yazıyorum. Umutla umutsuzluk arasında gidip geliyoruz. Size karşı gelen 7 düvel, şimdi de Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak için can atıyorlar. Bununla birlikte, muhafazakârından sosyalistine geniş bir yelpaze, sizi yeniden keşfediyor.
Paşam;
Bağımsızlık sizin karakterinizdi. Aslında sadece sizin değil, kendisini Türk hissedenlerin ortak hissidir bağımsızlık.
Ağlamak, yakınmak Türk’ün töresi değildir.
Mücadele etmek, sebat etmek, sefere çıkmak ve zafere ulaşmaktır temel hasletimiz.
Bir taraftan ruhunuza Fatiha okurken, bir taraftan söz veriyoruz:
Türkiye, tam bağımsız olacak!

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER