Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

SADR MAHALLESİ, ŞEYTANLIK TARLASI, NEFRET VE KIYAS AĞACI

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 7 Temmuz 2017 Cuma 12:41:42
 

-5-
Dikkat ederseniz göreceksiniz ki birbiriyle karşılaşan insanların ilk sözleri bile Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiası’nı okşayan veya bu iddiayı hırçınlaştıran cümlelerdir ve bu cümlelerin arkasında birikmiş bir nefret kökenli kıyas vardır.
Bir gruba veya bir kişiye kendinizle ilgili bir konuyu aktarıyorsunuz diye düşünelim; ya cesaretle açık açık kendinizi öven cümleler kuruyorsunuz veya övündüğünüzü cümlelerinize öyle bir gizli boya yaptınız ki buram buram kokuyor. Övündüğünüzü karşınızdakilerin anladığını ve tasdik ettiklerini hissettiniz, işte o zaman sadrınızdaki nefret kökenli kıyasın şeytanlık alanı nasıl rahatlar, sanki nane şekeri yemiş gibi bulantıları geçer.
Ey, şeytanın Avukatı! Halinden, akıbetinden haberin var mı?
Ancak kendinizi çaresiz ve mağdur bulduğunuz bazı olayları birisine anlatırken de kendinize dikkat ediniz lütfen! Çaresizliğinizi veya mağduriyetinizi karşınızdakinin anlayışıyla paralel olarak abartırsınız, bazı olmayan eklemeler de yaparsınız, belki ağlarsınız. Karşınızdaki size “vah, vah!” dedi ve rahatladınız. Allah’tan ve duadan nasıl perdeli olduğunuzu görünüz lütfen. “Bunları yapıyorum tamam, ama dua da ediyorum” derseniz, bilesiniz ki, siz kendinizi Allah ile kandırıyorsunuz. Hem şeytanın avukatı hem de Allah’a dua nasıl yan yana gelebilir? Tabi, sen yaptın oldu! Öyle mi? Hayır, sandığın gibi değil!
Şeytanın avukatı cübbesini giydi
Birisi için hayr cümleleri kurarken beyninizin ve dilinizin zorlandığını, düzgün cümleler kuramadığınızı, akıcı konuşamadığınızı, oysa o kişiyi karalayan cümleler kuracaksanız adeta beyninizin rahatladığını, cümlelerin sular seller gibi birbirini takip ettiğini, ne kadar da akıcı konuştuğunuzu fark ettiniz mi? Eşiniz ve çocuğunuz bile olsa genellikle bu böyledir. Seviyormuş, haydi canım, sevsinler seni! Bu düpedüz nefret ve kıyasla gelen tatminsizliklerden ibarettir. “Oh, be! Dilim şişmişti, rahatladım!” hissiniz ise sadrınızdaki şeytanlık alanının görevini yapmışlık hissidir.
Müstakilen Var ve Muhtar İddiası’nın sadrda açtığı nefret kökenli kıyas şeytanlık zann alanı peşi kesilmeyen zann’ları üreterek o kişiyi sürekli gergin yapar.
Bizim buradaki “sürekli gergin” tabirimizi talib ancak Amentü Billahi sadrına sahip olunca anlar ve der ki: “Kendimi çok dingin sandığım anlarda bile çok gerginmişim meğer.”
Farkında bile olmadığı bu gerginlik kişiyi sürekli öfkeli, patlamaya hazır bir bomba, çatacak yer arayan bir insan yapar. Şimdi o Şeytanın Avukatı cübbesini sadrına giydi demektir. Bu hal şeytanın avukatının yüz hatlarına, el hareketlerine, gözlerinin bakışına, sesinin tonuna, cümle kurma tarzlarına, zann üretme merakına tesir eder ve bu hal eğer o kişide günlük alışkanlık haline gelmişse, onun görünen hareketleri normalde böyle olur, yani şeytanın avukatlık cübbesi otururken, ayakta iken ve yan yatarken hep üzerindedir.
Şeytanın avukatlığı tarzları farklıdır
İşte Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiası’nın öfke platformu oluştu artık. Bu insan artık normal sayılan konuşmalarını bile bir tartışma, bir kavga tarzında yapar ve daima bir hamle yapan cümleler kurar. Kurduğu cümleler ya açıktan ya da gizli olarak hep bir suçlama içerir. Bu suçlamalı içerik şeytanlık için çok önemlidir, çünkü bu suçlamayı hisseden karşıdaki kişi de şeytanın avukatı olsun istenir. Anlatmaya çalıştığımız bu tarz o kişiyi belli seviyeden daima zalim yapar. Bu kişi “seviyor” zannettiklerine nefretini bu zalimliğiyle hep hissettirir.
Öfke, tartışma, kavga ve hamle yapan cümleler mutlaka yüksek ses ve bağırmak ile birlikte olmaz. Kişilerin tarzlarına göre şeytana avukatlık tarzları da değişiklik gösterir. Bazı kişiler sakin ses tarzı ile daha başarılı öfke sergileyebilir ve kavga yapabilir. Kişilerdeki bu avukatlık tarzını, o kişilerin öfkelenirken aldıkları haz ve ulaştıkları rahatlık halleri belirler, yani şeytanın avukatları bu görevlerinden haz alırken yüceldiklerini hissederler.
Öfke maddeleriniz Müstakilen Varım ve Muhtarım İddianız’dan kaynaklanır
Bazı insanlar sadrlarında birikmiş nefreti faaliyete geçirmek, böylece sadrlarını rahatlatmak için kendilerince zararsız bir yöntem izlerler; siyaset, futbol ve magazin konularında ortaya bağırır, çağırırlar, küfrederler veya övgüler dizerler; kendi kendilerine öfke, tartışma ve kavga görevlerini bir şeytanın avukatı olarak yerine getirirler.
Nefret kökenli kıyas şeytanlık zann alanı, avukatı zann’larının esiri yapar; zann’larıyla ilgili plan, proje ve stratejileri avukatın beyninin içinde bir türlü susmaz, onun sadrını daraltır. Bu sebeplerden onun öfke, tartışma, kavga ve hamleleri büyük çoğunlukla zann’larının sonuçlarıdır. Zann’larıyla ilgili hamlelerinden sonra sadrı ferahlar, dengeye gelir. Bu sebepten ürettiği zann’ları, işin gerçeğinden daha önemlidir; zann’larında yanıldığını görürse üzülür, zann’larını savunduğu yüksek enerjiyle gerçekleri savunmaz, aynı heyecanı bile duymaz. Çünkü gerçekler geneldir ve herkese aittir, oysa onun zann’ları ona aittir. İşte bu zannlar onun hevalarıdır.
“Ben nelere öfkelenirim?” diye kendinize çok dürüst davranarak bir liste yapabilirseniz; göreceksiniz ki, bütün maddeler öncelikle sizin Müstakilen Varım ve Muhtarım İddianız’dan kaynaklanmaktadır. Daha ileri analiz yapabilirseniz Nefret Kökenli Kıyas Şeytanlık Zann Alanı’na da ulaşırsınız.
Kızgınlık kapsamına giren iki ana grup davranış vardır ve birisi Rahmani özellikte iken, diğeri şeytani zann alanı ürünüdür. Rahmani olan kesinlikle Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiası içermez ve Amentü Billahi kapsamında iken, şeytani olan tamamen Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiası’nın bir sonucudur ve küfür kapsamındadır.
Ancak talib Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiası geri dönüşsüz temizleninceye kadar bazı öfkelerine “bu Rahmaniydi” dememelidir; çünkü Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiası geri dönüşsüz temizlenmeden Rahmani kızmanın nasıl olduğunu kişinin kavrayabilmesi mümkün değildir. En iyisi, talib “Rahmani kızma”yı hiç işine karıştırmadan önce kendisindeki zulmani öfkenin kökünü kazımakla meşgul olmalıdır.
Bu öfkeli davranışlar sadr mahallesinin şeytanlık zann tarlasında nefret ile sulanmış kıyas ağacının meyvelerinden birisidir. Ve öyledir ki, öfkeli davranış meyvesinin kokusu ve tesiri bütün mahalleyi kaplar ve etkisi altına alır…

ŞEYTANIN AVUKATI – 5-

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER