Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

SEN TANRI MISIN? – 59-

İKİ “BEN” DE SENDE!
Euzü billahi mineşşeytanirracim, Bismillahi’rRahmani’rRahiym. “İnniveccehtüvechiyelilleziyfatarassemavativel arda haniyfen.” (En’am-79)
İnniveccehtüvechiye: Kesinlikle yüzümü yüzüne çevirdim, “facetoface” yaptım. Bu yüz hem zahiren yüzdür, hem de batını vardır. Lütfen zahiri manadan perdelenmeyin, “bu yüz, o yüz değil!” demeyin. Yüz o yüz ama yalnızca o değil, başka manaları da var. İnsanın yüzü önemli, zahirinden sakın perdelenmeyin. Mesela, yanlışlıkla çocuğunuza vurmak gibi bir yanlış yaparsanız, sakın yüzüne vurmayın. Uyarıyor: Kişinin yüzüne dikkat et! Tanrılık iddiasında birisi de olsa yüzüne dikkat edin, yüzünü kızartmayın. İyi bakarsanız, yani İnsan-30’a göre bakarsanız onda bulunan kim ki? O zaman, onun yüzüne de dikkat edin, yüzünü kızartmayın, yüzüne, onuruna, kişiliğine dikkat edin. Bundan daha önemli bir insan hakkı kuralı olabilir mi? Siz ona eğer Biiznillah dikkat ediyorsanız, o dikkat Hakikat’edir. Evet, ayete devam edelim: İnniveccehtüvechiye (yüzümü yüzüne çevirdim). Şimdi o yüzü tarif ediyor: Lillezi (ki o yüz), fatarassemavativel arda (semavatın ve arzın Fatırı’dır). Yüzümü O’na nasıl çevirdim: Haniyfen ve ma ene minel müşrikin (haniyf olarak, şirkte olmadan). Salâta başlarken Efendimiz (SAV) bunu söylemiş, biz de söylüyoruz, “böyle başladım” diyoruz: O’na yüzümü haniyf olarak dönüp başladım diyerek bir yüz tarif ediyoruz. Peki, yaşarken yüzünüz öyle mi? Yaşarken yüzün öyle olması lazım ki salâtta da o yüzü çevirebilelim. Yaşarken yüzü öyle yapabilmek için bu paylaşımları yapıyoruz. Ayetteki “Veccehtü Vechiye” ifadesi “Zat’ına Zat’ımı” haniyf olarak döndüm demektir. O Zat ki Semavat’ın ve Arz’ın Fatırı! Zat’ın özelliği bu: Semavat’ı ve Arz’ı bir programla ve yararak, patlatarak yaratan. Semavat ve Arz meydana gelmeden önceki o öznuru Falik olarak (Bi Rabbil Felak), Fatır olarak, bir programla patlatarak yaratan Zat’a zatımı döndüm. Neden semavat ve arz tabiri geçiyor? Çünkü bizim yaşadığımız, kıyas yaptığımız, hissettiğimiz alan semavat ve arz! Salâta dururken de Zat’ın yaşadığımız âlemle ilgili özelliğini söyleyerek yüzümüzü dönüyoruz, bu nedenle. Semavat ve arzı Fatır olarak yaratan Zat’a, VAR olan Zat’a Zat’ımı bir sapma olmaksızın haniyf olarak döndüm. Burası da çok önemli; “Zat’ına Zat’ımı döndüm” demiyoruz. “Veccehtüvechiye” derken vechinize, zatınıza muhtariyet verirseniz olmaz! “Haniyf olan Zat’ımı” ifadesi o sapmayı kaldırıyor. Zat semavatın ve arzın Fatır’ı! Ona yüzünü/vechini dönen, “veccehtüvechiye” yapan zatın (yani kulun) vechi/zatı nasıl? O haniyf zat! Demek ki, semavatın ve arzın Fatır’ı olan Zat’a, Haniyf olan zatımızı bir sapma olmaksızın, “Varım ve Muhtarım” iddiasından sıyrılmış olarak, var görünüşümüzü eş ve ortak koşmayan halimizi döndük. Vechimi haniyf olarak döndüm, yani esas zatı, kendi ürettiğim sözde zatlarla örten, yok sayan değilim. Ve ma ene minel müşrikin! Önce “haniyfim” dedik, şimdi de “müşrik değilim!” diyoruz. Zaten haniyf, niye bu vurgu yapılmış? Haniyfin bir özelliği söyleniyor: Müşrik değilim, örten değilim, örtenlerden değilim! Kişi “Veccehtü vechiye” deyip yönelirken, esas zatı var görünüşüyle ürettiğim sözde zatlarla örtmüyorum. Sözde zat nedir? Haniyf sözde zattır. O, Esas Zat’a göre sözde zattır. Onun için diyor ki: “Ben haniyfim, müşriklerden değilim. Ben de varım diyenlerden değilim”. Salâta böyle başlıyoruz. Bu aynı zamanda “saf”ı tariftir. Bütün bu açıklamalar aslında hep Saf’ı tarif ediyor. Niye? Çünkü sahte ilah saf olamaz! Neden sahte ilah? Ayet “ilahınız Vahid’dir, siz gözünüzü, idrakınızı Vahid’e yöneltin” diyorsa, ilahlığını iddia edenler bu durumda ne olur? Sahte ilah! Kalpazan, sahtekâr! Tanrılık iddiasında olanlar sahte ilahtır ve sahte ilahlar çok yüzlüdür, tek yüzlü değildir. Tek yüzlü olmayan saf olamaz! Bunları sakın dışınızda aramayın. Söylediklerimin hepsi bizde, kendimizde, onu kendimizde arayalım. Hem “veccehtüvechiye” yapan saf yüzlü Haniyf “BEN” bizde, hem de çok yüzlü sahte ilah “BEN” bizde. İki “BEN” de sende! Başkasına bakma, kendinde bul onu! Onu önemse, izini sür, bul ve nefesini kes onun.
BUGÜN SİZİ KİM TAKDİR EDİYORSA
O ZOR GÜNDE DE O TAKDİR EDECEK
“Ben müstakilen var ve muhtarım” diyerek Allah’a kendini eş/ortak koşan sahte ilah çok yüzlüdür ve onun yüzlerinin hepsi batıldır, hepsi tanrısaldır; onun Hakk/gerçek yüzü yoktur; yüzsüzdür! Yüzsüz ifadesi tarifini buldu mu? Gerçek yüzü, Hakk yüzü olmayan yüzsüzdür. O çok yüzlü ama yüzsüz, gerçek yüzü yok! Cebi para dolu, ama hiç gerçek para yok! Cebi para dolu ama sahte! Hali yüz dolu, ama sahte! Bu yüzsüzün izini kendinizde sürün, bu iz sürmeleri hep kendinizde yapın. O ne yapar bakın: Sahte ilah, iddiada bulunduğu tanrılığın vasıflarından yararlanarak oluşturduğu kişiliklere göre görünme planları yapar. Bunu kendinizde mutlaka bulun, kafasını ezin! “Ben tanrılık iddiasında bulunmuyorum” dese de inanmayın. Hayır, öyle doğdunuz! Cümledeki “vasıflarından” kelimesine bakalım: Vasıf tamamen Allah’a aittir. Nedir O’nun vasıfları? Ehad’dır, Samed’dir, Vahid’dir! Tanrılık iddia edenin de kendine göre vasfı olmalı, çünkü o da sahte ilah. O da kendine göre bazı vasıflar koyuyor. İddiasında bulunduğu tanrılığın vasıflarından ve o vasıfların ona kazandırdığı yeteneklerden yararlanarak oluşturduğu kişiliklere göre görünme planları yapıyor. Sonuç: Çok yüzlülük! Bu çok yüzlüye çok uç bir örnek vereyim ki anlaşılsın. Ama çok uç bir örnek. Bu çok yüzlü sahte ilah plajda başkadır camide başka. “Şu anda plajdayım” der başkadır, “şu anda camideyim” der başkadır. Giyinişi değişir, tarzı değişir, düşüncesi değişir, cümleleri değişir, bulunduğu yerlere göre farklı kişileri sever. Onu yakalayın, tanrının özelliğini görün. Saf değil! Bu özelliği nedeniyle; farklı mekânlarda, farklı kişilerde, farklı zamanlarda o kişi hakkında farklı tarifler görürsünüz. İş yerine size başka bir adamı tarif ederler, evinde başka bir adamı tarif ederler, memleketinde başka bir adamı tarif ederler, camide başka bir adamı tarif ederler. Neden? Vasfının yeteneklerinden yararlanarak bulunduğu mekâna göre görünüyor; çok yüzlü olmanın gereğini yapıyor! O başka başka tarif edileni bir de methederler. Kim metheder? Dinle diyanetle ilişkisi olmayanlar! Müslüman dediğin böyle olacak, derler. Dinle diyanetle işi yok, ama takdir ediyor, böyle müslümana can kurban diyor. Onu şimdi kim takdir ediyorsa, unutmayın o zor günde de o takdir edecek. Sizi bu dünyada Allah takdir ediyorsa, orada da Allah takdir edecek.
ZAHİRİ ANLAYAN, O ANAHTARLA BÂTINI AÇAR.
ZAHİR GÖRÜNENDİR, ÖNCE GÖRÜNENİN
GEREĞİNİ YAPACAKSINIZ
Müslüman öyle değildir, onu öyle başka başka tarif edemezler! Tek yüzlüyü, şeffafı, haniyfi orada başka burada başka tarif ediliyor görmezsiniz. Haniyfler’e ait çok özel ve önemli bir özelliği de söyleyelim ki menkıbelerde rastladığınızda karıştırılmasın. Çünkü çok önemli bir noktadır: Haniyfin, safın mücevheri örtü altına alması hali bu kapsamda değildir. Gerektiğinde onun o an için mücevheri örtü altına alması bu hallerle karıştırılmamalıdır, bir görevi yüzünden öyledir o!
“Saf” olmayı zahirden bir örnekle de ele alalım, ona bir de zahirden bakalım: Cihatta saf olmak! Cihatta saf, saf dizilenler. Çanakkale zaferi kapsamındaki olaylardan anlatılır. Savaşta saf saf dizilmiş gençler, birkaç metre önlerinde ölenleri görüyorlar. Önlerindeki saf boşalıyor, oraya kendileri geçecek biliyorlar, birkaç dakika sonra öleceklerini biliyorlar. Komutanları Onlar’ı tarif ediyor: Bilenler Kur’an okuyor, bilmeyenler Kelime-i Şehadet getiriyor, ölüme hazırlanıyorlar. Önleri boşalınca tereddütsüz gidiyorlar! Ayette “saf saf olup dizilenler” denilince oradaki mana bunu da içerir, sakın bu manzarayı küçümseme, öteleme. Sen cihat gördün de buradaki gibi hiç dizildin mi? Ne sanıyorsun o hali! Zahirden sakın perdelenmeyin, zahirin açacağı kapılardan perdelenmeyin. Bâtıni mana ancak zahir anlaşıldıktan sonra yakalanır. Zahir bâtının anahtarıdır. Zahiri görmeyen bâtını hayal eder, dedikodu yapar. Zahiri anlayan, o anahtarla bâtını açar. Zahir görünendir, önce görünenin gereğini yapacaksınız. Bâtını göremediğiniz için ona anahtar lazım! Zahirden alacağınız mana bâtının anahtarıdır, bu yüzden zahiri çok önemseyin. “Saf saf dizilenler”i zahiri ve batınıyla biraz anlamaya çalıştık. Ayet onlar için; “O saf saf dizilenlere, saf olma çalışması yapanlara andolsun” diyor.
“BUNLARIN HİÇBİRİ BENDE YOK” DİYORSANIZ,
BİR YANLIŞ VAR DEMEKTİR
Kendimizdeki tanrının izini, tanrılık iddiasında bulunan “BEN” yapının izini sürmeye devam ediyoruz, onu yakalayabilelim, tanıyabilelim diye. Bir de salâtta saf saf dizilenler var! İmam Efendi döner ve “saflara dikkat edin, safları düzeltin” der. Ayette de “saf olup dizilenlere” yemin var. İşte hem o dizilişin ismi saftır hem de kişi saf olmalıdır. Saf olun, yani hem yan yana gelin, hem de saf olun; haniyf olarak “veccehtüvechiye” yapın; saflaşın. Ancak, unutmuyoruz, tanrılığını iddia eden saf olamaz! Bu yüzden, tanrılık iddiasında bulunanın salâtında mirac olmaz. O tanrıyı önemseyin, o sahte ilahı yakalayın, onun sizdeki izlerine önem verin lütfen. Bu paylaştıklarımızı okurken “sanki beni anlatıyor” demelisiniz. “Bunların hiçbiri bende yok” diyorsanız, bir yanlış var demektir. Bunlar hepimizde var olan şeyler! Az veya çok ama var! Örnekler uç gibi de olsa, onun izlerini kendimizde yakalamaya gayret edelim.
Çok yüzlü, çok kişilikli, çok davranışlı olan bu sahte ilah, gerçeği bile bile örter. Ayet “onlar gerçeği örterler” diyor. Tanrıdaki bu izi ayetle göreceğiz. Özellikle bu paylaşımları takip edenler, bunları okuyunca şöyle diyebilirler: “Ben gerçeği örtmüyorum, Allah’a inanıyorum, hem de Billahi manasında inanmaya gayret ediyorum.” Böyle deseniz bile henüz öyle değil! Sizde bir yapı var ki o hala örtücü çalışıyor. Dilinizle öyle deseniz bile o yapı hala var ve çalışıyor! O yapıyı fonksiyonsuz yapmak gerekiyor. Bu örnekleri, hep onun izini yakalayın diye veriyoruz. Bu izleri ayetlerden göreceğiz. Mesela ayetlerde “onlar gerçeği bile bile örterler” denir, hayatta gerçeği bile bile nasıl örtüyoruz, onun izi nedir, örneklerle göreceğiz. Çünkü sahte ilah gerçeği bile bile örter.

 

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti