Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Agah Bıyıkoğlu

SIR EDMUND HILLARY – Kocatepe Gazetesi

Agah Bıyıkoğlu 26 Temmuz 2017 Çarşamba 12:09:47
 

Edmund Hillary 20 Temmuz 1919’da Auckland, Yeni Zelanda’da doğdu. Babası Çanakkale Savaşlarında görev almış bir Anzak’tı.
Macera tutkunu, hayalleri olan bir çocuktu Hillary; 16 yaşında gittiği Ruapehu Dağı gezisi, tırmanışa merak sarmasına yol açtı. Oysaki 1.95 boyunda, ince uzun ve vücut koordinasyonu bozuk bir gençti. 1939 yılında, Yeni Zelanda’da ki Ollivier Dağı‘nın (1933 Mt.) ilk çıkışını yaptı. Yazları arı kovanlarında bekçilik yapıp, kışın tırmanıyordu.
II. Dünya Savaşında Yeni Zelanda Hava Kuvvetleri’ne katılan Hillary, savaş sonrası da tırmanış etkinliklerini sürdürerek arkadaşları ile beraber Yeni Zelanda’nın en yüksek dağı olan (3724 mt.), Aoraki /Cook Dağı‘na ilk çıkışını yaptı; fakat Hillary, Himalaya Dağları’nın ulaşılamaz tepesi Everest’e çıkmayı koymuştu kafasına..
1952’de 8.850 m. yüksekliğinde ve o güne kadar kimsenin tırmanmayı başaramadığı bu tepeyle girdiği mücadeleyi o da kaybetti. Kaybetti ama pes etmedi Hilary… Bir yıl sonra geldiği Everest’in 7.800 metre yüksekliğindeki kampında, kapkaranlık bir gecede zirveye ulaşmak için her şeyi göze almıştı… Bin kaplanın kükremesine benzer bir uğultuyla esen rüzgar, nerdeyse uçuracaktı çadırı… Oksijen tüpüyle nefes alabilen Hilary’i, havası sönmüş yatağının içinde buzlar kesiyordu… Yorgun ve bitkindi ama uyuyamıyordu bir türlü; çünkü buzlarla kaplı yüce bir dağa karşı direnmesi ve dayanma gücü, bedensel sıkıntılarından daha beterdi… Hiç bitmeyecekmiş gibi uzayan ve kapkaranlık bir gecede çok yalnız ve kuşkuluydu… Yaşamının en kötü gecesiydi bu… İçindeki kıpır kıpır “ikinci kez deneme” isteği onu ta Yeni Zelanda’dan tekrar getirmişti buralara ve sadece 850 metre kalmıştı zirveye…
“Deniz ne kadar fırtınalı olursa olsun martı, vazgeçmez denizden” misali dağlara tutkun bir kişiydi Hillary… Uzun süren bir mücadelenin zaferle sonuçlanacağı bir anın hemen öncesi; genellikle çok bazen göz gözü görmeyecek kadar karanlıktır. Daha önce kimsenin yapamadığı bir şeyi, Everest Tepesi’ne tırmanmayı deneyeceği günden önceki gece de kapkaranlıktı Hillary için…
Ertesi sabah erkenden kalkıp baktı etrafa, yanındaki yerli kılavuz Tenzing Norgay’a “Bu kez dönmek yok” diyerek ilerledi. Zirvenin hemen altında bir türlü aşılamayan 12 metrelik kaya duvarını aşarak, sabah 11.40 da zirve yaptılar. (Bu kaya duvarı Hillary Step olarak adlandırılmıştır.) 15 dakika zirvede kalıp, bir rüyayı gerçekleştirmiş oldular.. Bu bir ilkti.. 29 Mayıs 1953…
“Ben aslında dağı değil kendimi fethettim” diye konuştu Edmund Hillary dağdan indikten sonra… Kararlılık, irade gücü, cesaret ve özgüven… Kayaları delmişti damlaların gücü…
Aslında bu görüş, bütün dönüşler için geçerlidir….
Sonrası mı? Aslında daha da ilginç bu işin sonrası… Himalayalar tırmanışları sırasında edindiği dostlarını ve arkadaşlarını unutmadı Hillary; dağların tepelerine yollar, pistler, hastaneler, okullar yapılmasına öncülük etti, eski çağlardan kalan Budist tapınaklarının restorasyonuna katkıda bulundu, içindeki insan sevgisiyle, bu tür işleri adının sonsuza kadar birlikte anılacağı Everest’in fethinden çok  daha fazla uğraşılmaya değer buldu…   

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER