Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

PEYGAMBERİMİZİN ÖRNEK AHLAKI – SÜNNETİ TERKEDENLERİN DURUMU

Muharrem Günay 25 Şubat 2011 Cuma 02:00:00
  Peygamberin sünnetini terk ederek, başka yollara sapanların âhiretteki durumları Kur’an’da şöyle anlatılır: “O gün o (her inkârcı) zalim, ellerini ısırıp: “Keşke ben, peygamberle beraber kurtuluş yolunu tutsaydım” diyecek. (bak. 33/Ahzab/66-67) Yazıklar olsun bana! Keşke falanı dost edinmeseydim; Andolsun ki, bana o, (Kur’an) gelmişken, beni zikir-den (Allah’ı anmaktan ve Kur’an’dan) o saptırdı. Zaten şeytan, (darlıkta) insanı yalnız ve yardımcısız bırakandır.” (25/Furkan 26-29) “O gün, onların yüzleri ateşte evrilip çevrilirken; “Ah! Keşke biz, Allah’a itaat etseydik, Peygamber’e de itaat etseydik” diyecekler. Ve diyecekler ki: “Ey Rabbimiz! Doğrusu biz, efendilerimize ve büyüklerimize (onların isteklerine, hevalarına ve çağırdıklarına) uyduk, (onlar) da bizi (hak) yoldan saptırdı.” (33/Ahzab/66-67) (karş. 2/Bakara/165-167)
“İnsanlardan bazıları Allah’tan başkasını Allah’a denk tanrılar edinir de onları Allah’ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah’a olan sevgileri ise (onlarınkinden) çok daha fazladır. Keşke zalimler azabı gördükleri zaman (anlayacakları gibi) bütün kuvvetin Allah’a ait olduğunu ve Allah’ın azabının çok şiddetli olduğunu önceden anlayabilselerdi. İşte o zaman (görecekler ki) kendilerine uyulup arkalarından gidilenler, uyanlardan hızla uzaklaşırlar ve (o anda her iki taraf da) azabı görmüş, nihayet aralarındaki bağlar kopup parçalanmıştır. (Kötülere) uyanlar söyle derler: Ah, keşke bir daha dünyaya geri gitmemiz mümkün olsaydı da, simdi onların bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsaydık! Böylece Allah onlara, islerini, pişmanlık ve üzüntü kaynağı olarak gösterir ve onlar artık ateşten çıkamazlar. (2/Bakara/ 165–167) ( Bk. 7A’raf/36-39; 16/Nahl/27; 28/Kasas/62-66; 33/Ahzab/66-68; 34/Sebe/22; 37/Saffat/22-35; 38/Sâd/55-61)
Ebu Râfî (r.a) ‘den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: “Benim emrettiğim veya nehyettiğim bir konu kendisine iletildiğinde sakın sizden birinizi, koltuğuna yaslanmış olarak, “biz onu bunu bilmeyiz. Allah’ın kitabında ne görürsek ona uyarız, o kadar” derken bulmayayım.” (Ebu Davud, Sünnet 5; Tirmizi, İlim 10; İbn Mace, Mukaddime 2 (Tirmizi “bu hadis hasen bir hadistir” demektedir.)
Bu hadis sevgili Peygamberimizin mucizelerinden birisidir. Sevgili Peygamberimiz günümüzde Hıristiyanlar ve Yahudilerin organize ettiği Sünnet düşmanlığını ve ona alet olan sözüm ona Müslümanları görmüş ve bu konuda bizleri uyarmıştır.
Ashaptan Hazreti Enes:
“ On yıl Resulullahın hizmetinde bulundum, bana bir defa bile „ öf“ dediğini duymadım, demiştir.“
Yine Hz. Enes’in rivayetine göre; Ashaptan birisi gelerek:
“ Ey Allah’ın Resûlü! Allah katında en faziletli mümin kimdir? Diye soruyor. Kâinatın efendisi Sevgili Peygamberimiz : “Ahlakı en güzel olandır.“ Buyuruyor.
Zaten din ahlak demektir. Bütün dinlerin hedefi ahlakı güzelleştirmektir. Esasen dinlerin gönderiliş amacı da ahlakı güzelleştirmektir. Bütün ibadetlerin hedefinde de güzel ahlak vardır. Namaz insanı kötülüklerden alıkoymak için emredilmiştir ve bunun için kılınır. Oruç tutmanın hedefinde de sabır ve irade eğitimi vardır. Zekat cimriliğin cömertliğe dönüşmesini sağlar. Hac sabır ve birlik duygusunu geliştirir. Dinin özü güzel ahlaktır. Bu konuda insanlığa tek ve en güzel örnek Kur’an-ın ifadesine göre de Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammeddir.
Allah’ın Resûlü (s.a.v.) insanların en halîmi, en şecii, en adili, en affedicisi idi. Mübarek eli, cariyesi olmayan veya nikahında bulunmayan veya mahremi olmayan herhangi bir kadının eline hiç değmemiştir. ( Müslim, Buhari, Tirmizi ) Resûlullah insanların en cömertiydi. ( Tebarani ) O’nun yanında hiç bir dinar ve dirhem akşamlamazdı. ( Ebu Davud ) Eğer O’nun elinde fazla bir mal olsa ve verecek bir kimseyi bulamasa ve gece de gelirse, onu muhtaç olan kimseye vermedikçe evine gelmezdi. ( Müslim, Buhari )
Cenâb-ı Hakk’ın vermiş olduğu nimetlerden ancak bir senelik nafakasını alırdı. Onu da elindeki malın en kolayı olan hurma ve arpadan alırdı. Diğerlerini Allah yolunda harcardı. Kendisinden herhangi bir şey isüenildiği zaman muhakkak verirdi. (Teyalisi, Dâremi ) Sonra senelik nafakasına döner, fakirleri nefsine tercih ederdi. Hattâ eline yeni bir şey geçmezse senesi dolmazdan evvel yeniden nafakaya muhtaç olurdu.(Tirmizi, Nesai,İbni Mace ) Ayakkabılarını pençeletirdi. Elbisesini yamalardı. Aile fertlerinin ihtiyaçlarını karşılamak için hizmet yapardı. ( Ahmed ) Onlarla beraber yemeklik et doğrardı. Hayaca insanların en ilerisi idi. Mübarek gözünü hiç kimsenin yüzünde durdurmazdı.(Şeyheyn ) Gerek hür, gerekse kölelerin dâvetine icabet ederdi. ( Tirmizi, İbni Mace, Hakim ) Bir yudum süt veya bir tavşanın budu olsa dahi hediyeyi kabul eder ve karşılık verirdi. ( Buhari ) Hediyeyi yer fakat sadaka yemezdi.( Müslim,Buhari ) Bir cariyenin veya fakir bir kimsenin davetine icabet etmekten geri kalmazdı. ( NESAİ, Hakim )

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti