Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

ŞEYTANIN KANIMIZA GİRMESİ VE ŞEYTANIN OĞULLARI

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 25 Temmuz 2017 Salı 13:08:51
 

-20-
Dün okuduğumuz hadis metninin tefekkürü ile başlıyoruz. Hatırlamak isteyen okurlarımız lütfen dünkü yazımıza bakabilirler.
Hadiste şeytanın konuyu anlatım tarzı size masal veya hikaye anlatımı gibi gelebilir; oysa, kompleks bir mekanizmayı tarihin her dönemindeki kültürün anlayabileceği ve bir ders çıkaracağı basitlikte hikaye edebilmek bir anlatım ustalığıdır.
Hadisin bu kısmında Şeytanlık Patronaj Sisteminin tesir yöntemlerinden bazıları sunulmuştur. Bu yöntemlerin hepsi aynı zamanda, verilen vesveselerle insan hangi konuda tuzağa düşmüşse, o konu doğrultusunda konuşmaları gerçekleştirerek şeytana avukatlık yaptıran yollardır. Şeytanın avukatının cümlelerine bakarak o anda hangi yöntemin yürürlükte olduğu anlaşılabilir. Kişi bu yaptığı avukatlığı fark eder ve bu avukatın dilini susturursa Şeytanlık Patronaj Sistemini can evinden vurur ve nefesini keser.
Ne anlatılıyor?
Cinn taifesinden olan şeytanın bevletmesinin insanın bevli ile hiç ilgisi yoktur, çünkü onların ne görünüm yapıları ne de beslenme biçimleri insanlarınki gibidir, bevlleri de insan gibi olmaz.
Bevletmek vücudun özelliğine göre bir atık çıkarmaktır ki, bu anlatımda o, uykuda olana derin uyku, uyuşukluk, rahatlık hissi, zamanı fark edememek tesiri yapacak ve kulak yolu-östaki borusu ve beyin sistemiyle çalışacak bir dumanımsı hava olabilir. Elbette bu görev salat ikamesiyle meşgul olanlar içindir, hayatında salat ikamesi olmayana bu tesir ne gerekir!
ATEME, yatsıyı bekleyenler demektir;
MUTEKAZİ, borcu olan kişinin sıkıştırılması, zorlanması demektir;
KUHAYL, cazibesiyle bakışları kendine çekip esastan uzaklaştırmak demektir.
Dolayısıyla bu isimler Şeytanlık Patronaj Sisteminin tesir tarzlarına da konuları sebebiyle etiket olmuştur. Bu tesirlerle ilgili olarak görevli cinn şeytanlar veya insan şeytanlar vardır.
Bir yerde sabit duran veya bir yerde oturan bir insan yerini değiştirince vücut ısısı vasıtasıyla orada bir ışınsal görüntü bırakır. Bu görüntü bir süre orada kalır ve çıplak gözle görülemez ama termal kameralarla veya ilgili tekniklerle görüntülenebilir. Hatta bu görüntüler adli tıp yöntemleri içerisinde kullanılmaktadır.
İnsanın arkasında bıraktığı bu görüntünün daha neler içerdiği de önemlidir. O insanın nar ve nur vasfına göre bir özellik de orada kalır; nar demek küfür, nur demek iman olduğuna göre bu görüntü küfür veya iman tesiri de bırakır demektir. Ayrıca cinsiyetlerle ilgili tesirler de bırakır, dişi veya erkek vasıflarıyla.
Bir insanın oturduğu yerden kalktığında bıraktığı bu görüntü silinmeden aceleyle oraya birisi oturursa bu görüntünün içine girer ve görüntünün özelliklerine göre tesirlere maruz kalır.
Hadiste geçen konuya dönecek olursak; bir kadının kalktığı yere şeytan oturur demek, o kadının görüntüsü kaybolmadan, yani vücudunun ısısı oradan kaybolmadan aceleyle birisi, özellikle bir erkek oraya oturursa görüntünün tesirleri sebebiyle kişi, farkına bile varmadığı heva heves içerisine girer, yani oradan vesvese alır. Küfre yönelik vesvese şeytan demek olduğundan işte o görüntüde şeytan var demektir.
“Her kadının kucağında bir şeytan oturması” da böyledir. Bir erkek bir kadının kucağına göz diker, heva ve heveslere girerse işte oradan vesvese alıyor demektir. Şeytan yalnız o kadının kucağında değil, ilgilenen erkeğin de gözünde var demektir. Bu tuzağa kadın da düşüp havada uçuşan heva ve heveslere katkı sağlamak için kendini göstermekten hoşlanırsa, işte o da bu vesvese yumağından tesir aldı demek olur. Bazı kadınlar bu katkıdan haz da alırlar.
Şeytana ayetlerle cevap
Hadis anlatımına dönelim:
Şeytan devam ediyor:
“Bir kimseyi dalalete sürüklemek için elimde bir imkan yoktur. Ben ancak vesvese veririm ve küfrü ona güzel gösteririm, o kadar.
Eğer dalalete sürüklemek elimde olsaydı, yeryüzünde “La ilahe illallah, Muhammeden Rasulullah” diyen herkesi dalalete düşürürdüm. Nasıl ki senin elinde de hidayet nev’inden birşey yoktur. Sen ancak Allah’ın Rasulü’sün ve tebliğe memursun. Şayet hidayet elinde olsaydı, yeryüzünde tek kâfir bırakmazdın.
Sen Allah’ın hakkı üzerine bir hüccetsin… Ben de, kendisi için ezelde şekavet yazılan kimselere bir sebebim.
Said olan, ta ana karnında iken SAİD’dir. Şaki olan da yine ana karnında iken ŞAKİ’dir. Saadet ehli kılan Allah, Şekavet ehli kılan da Allah’tır.
Bunun üzerine Rasulullah (SAV) Efendimiz şu üç ayet-i kerimeyi okudu:
“Onlar ihtilafa düşmeye devam edecekler.” (Hud-118)
“Ancak Rabbinin merhamet ettikleri müstesnadır…” (Hud-119)
“Allah’ın emri behemehal yerini bulan bir kaderdir.” (Ahzab-38)
Daha sonra Rasulullah (SAV) Efendimiz, iblise şöyle buyurdu:
“Ya Ebâ Mürre! Acaba senin bir tövbe etmen ve Allah’a dönmen mümkün değil mi? Cennete girmene kefil olurum, söz veririm.”
Bunun üzerine iblis şöyle söyledi:
“Ya Rasulullah! İş verilen hükme göre oluştu. Kanunu yazan kalem de kurudu. Kıyamete kadar olacak işler olacaktır.
Seni Rasul ve Nebilerin efendisi kılan, cennet ehlinin hatibi eyleyen ve seni halkı içinden seçen ve halkı arasında bir gözde yapan, beni de şakilerin efendisi kılan ve cehennem ehlinin hatibi eyleyen Allah, bütün noksan sıfatlardan münezzehtir.
İşte, bu söylediklerim sana son sözümdür. Ve bütün söylediklerimi de doğru söyledim.”
Böylece hadis anlatımını tamamladık, ancak bu son kısmı da ders yapalım:
Hadis paylaşımının özeti
Bu bölümden anlıyoruz ki, şeytan konunun anlaşılması için anlatımını “ilişkiler ve yöneliş” kısımlarına ayırmıştır.
Bu kısma kadar olan bölümde çok kompleks olan Şeytanlık Patronaj Sistemi’ni ve bu sistemin tesir mekanizmasını tarih içerisinde her kültür akışının anlayacağı bir anlatım ustalığıyla ve halkın yaşantısı diliyle, yani kesret diliyle hikaye etmiştir. Bu ilişkiler bölümünde konuları insanın Muhtariyeti Tercih Gücü yetkisini kullanma tercihi üzerine bina etmiştir.
İnsanın dünya ve ahiret hayatı için vazgeçilmez önemde olan Muhtariyeti Tercih Gücü yetkisi hakkında talib için gerekli bilgileri edinebilmek üzere, “Aşağıların Aşağısı” kitapçığının 2. bölümünün ve “Talibin Başlangıç Çizgisi” kitapçığının 16, 20 ve 21. bölümlerinin okunmasını öneririz.
Ancak işte bu anlatım tarzı ile bile insanın Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiası’na kapılmaması için bu son bölümde şeytan, konuyu yöneliş anlayışı ile Allah’ın hükmüne bağlamış, anlatılanları duniHİ algıdan uzak tutmuştur; hadisteki anlatımın tamamının Allah’ın kaderi içerisinde kalmasına özen göstermiştir.
Ayrıca, konu içerisinde Kaderiye Fırkasının küfür tarafında olduğunu belirterek Sözde İlahlık İddiası ile Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiası’nın Amentü Billahi gerçeğiyle aynı yerde olmayacağını vurgulamıştır.
Şeytan bu özeni neden göstermiştir? Yarın bu noktadan devam edelim inşaAllah.

 

ŞEYTANIN AVUKATI -20-

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti