SÖYLÜYOR, UYARIYORUM

Koltuklar, makam ve mevkiler de insanlar gibi fanidir.
İnsanlar küçük hırslara göre değil, büyük ideallere göre bir hizmet şuuru taşırlarsa şeref kazanırlar.”
| Seyyid Ahmet Arvasi
Yine bir haftayı ve hatta bir ayı daha geride bıraktık. Öyle bir ay öyle bir hafta geçti ki sormayın. Sunni gündemler, karalamalar, yalanlar, trajikomik durumlar ve dahi iftiralar… Aklımız erdiğince gönlümüz yettiğince buradan bir kaç kelam ederek sizler ile istişare edip yazmaya gayret ediyorum. İtimat edip mail adresimize yazan yanımıza gelip gönül kapıları açan tüm hemşehrilerime selam olsun. Şehrimizle alakalı yerel gündemimiz birikti. Öneri, talep ve beklentilerinizin her birini kayıt ettim. Dilim döndüğünce gücüm yettiğince her platformda gereğini yapmaya gayret edeceğim lakin başta ülkemiz olmak üzere şehrimizde iç dış etkenlerle her geçen gün mücadelesi artarak devam ediyor. Amaçlanan tabloya ulaşmak için elinden geleni ardına koymuyorlar. Açıkçası biz de susup kabuğumuza çekilip oturtamıyoruz
Bazıları var ki;
Kavgada yoklar…
Mücadelede yoklar…
Paylaşımda yoklar…
Çilede yoklar…
Sıkıntıda yoklar…
Dertte yoklar..
Ama bir sıfat taşımak oldu mu hep varlar…
Kutsanmış adamlar adeta..
Kimseyle kötü değiller, o yüzden düşmanları da yok… MaşaAllah herkesle can ciğer kuzu sarma ne dava savunur ne dili ne gönlü konuşur! Lakin Biz bildiğimiz yolda emrolunduğumuz gibi dostsoğru gideceğiz. Sözse söyleyeceğiz hakikatse anacağız!
Ülke gündemi oldukça meşgul eden bir konu
• Togg’un fabrikası yok.
• Togg’u üretemiyoruz.
Değerli Dostlar, şu nefret iklimini yok edelim artık. Orada çalışan yüzlerce kişi, bu vatanın evlatları. Bu markanın başarılı olması, ülkemizin faydasına. Bölünmeyelim, destekleyelim lütfen Allah bu memlekete Şakir Zümre, Nuri Killigil, Vecihi Hürkuş, Nuri Demirağ gibi nice vatanseverlerin acı dolu hikayelerini bir daha yazdırmasın..
Ulusal gündemi ana başlık şeklinde kısa tutacağım. Bu hafta şahsım olarak uzun zamandır dile getirdiğim ve sonuca ulaştıramadığım şehrimizle alakalı bir kaç söz edeceğim müsaadenizle…
BİR BAŞKADIR BENİM ŞEHRİM
Anadolu insanının kadim ruhunu taşıyan Şehri Karahisar. Bir şehir düşünün; aman bana bulaşmasın da kim ne yaparsa yapsın denilen, çalışanın sevilmediğini itibar görmediği neme lazımın kol gezdiği…
Başı sonu kime, neye varır bilmiyorum ve çok da hatır gönül sayacak gibi de düşünmüyorum.
Kaderine dahi terk edilmemiş bir şehir Afyonkarahisar’ım….
Şehrimizin kaybettiklerini yazmaya kalksam ne bilgim, ne köşem, ne de sayfalarımız yetmez sanırım. Bu konuda dönem dönem Sn. Sezer KÜÇÜKKURT Abim köşesinden değiniyor. Tabi kulağı olan işitiyor ama onlar da sessiz kalınca geçiyor, unutuluyor sanıyor.
Nereden başlasak, Nereden tutsak bilemiyoruz.
*Şehrim-Hemşehrim / Ülkem ve Milletim***
Genel itibariyle Köşemizde yer alan yazıların merkezi bu doktrin üzerine yer almaktadır. Bu eksende yer alan yazılarımızda şehrimiz adına istek, şikayet ve ortak kaygı düşünceleri aktarma gayretindeyiz.
Şehrimizde esnaflık yapan işletmelerin büyük bir çoğunluğu genel itibariyle Dededen Toruna – Babadan oğula geçen işletmelerdir. Uzunçarşı, Bedesten ve Belediye Şehir Çarşısı bu işin merkezidir. Ayrıca şehrimize gelen turist ve ziyaretçilerin mutlak ziyaret ettiği bölgedir. Tabi bir diğer hususta şehrin finans merkezidir. Uzunçarşı lokum, sucuk, kuyumcu ve döviz bürolarının merkezi şehrin kuşaktan kuşağa geçen marka firmalarının bulunduğu yerdir. Bu anlamda Uzunçarşı düzenleme ve restorasyon çalışmalarını yerinde ve önemli buluyoruz. Şahsım olarak sadece küçük bir şerh koymak istiyorum. Bina cephe düzenlemesi için yapılan işçilik çok güzel ve yıllar geçip eskidikçe daha da güzelleşecek değer kazanacak bir çalışma. Fakat pencere üzerlerine yerleştirilen bordo tenteler de bir o kadar yıllar geçtikçe, güneş gördükçe çirkinleşecek, rengi solup toz tutacak bir husus. Sadece bu küçük ayrıntıyı dile getirerek yapılan bu çalışmalara desteklerimizi ve genel olarak beğenimizi sunuyoruz.
Fakat….
İyiyi, doğruyu söylediğimiz gibi yakışmayanları da mertçe ifade edeceğiz…
Bakınız Türkiye’de başka nerede rastlanır böylesi bir durum. Çift sıra park bile alışmışken böyle bir yuvarlağın içine park pek alışılmış bir durum olmasa gerek …..
Bu konuyu daha öncede dile getirmiş buraya gereken önem ve müdahalenin yapılmasını rica etmiştik. Peki sonuç ne oldu biliyor musunuz?
Şehrimize adını veren Kale’den, eski yerleşim yerlerine, konaklara, Taşhan’a, Tarihi Bedesten’e çarşı merkezi kavramının tam karşılığı olan bu göbeğin tam ortasına bir de bu çöp bidonu eklendi… Şehrimize gelen turist ve misafirler burada Tarihi Bedesten’i, Şehre ismini veren kalemizi ve Afyon mermerini değil artık bu çöp bidonunu da arkasına alarak fotoğraf çekiniyor… Nereden bakarsak bakalım harika bir vizyon değil mi?
Bunu gerekli yerlere ilettik, sonuç aynı şekilde ortada kaldı. Bu bölge esnafına hakaret gibidir… Daha önce meclis kararıyla parkın yasaklanıp dubalarla önü açılmaya çalışılan Tarihi Bedesten şimdi tam karşısında bu geri dönüşüm kutusu konuldu. Bir yanda şehrin lezzetleri kaymak pazarı, katmer ve Ağzıaçık bükme, diğer yanda etrafı araçlarla çevrili başı boş sokak köpeklerinin mesken edindiği çöp bidonlu ya da geri dönüşüm kutulu göbek, artık ne koyarsanız.
Tüm şehrimiz esnafı gibi Bedesten ve Uzunçarşı’da daha fazlasını hakketmektedir. Şehrimiz gastronomi ile lezzetleri anılırken maalesef trafik karmaşası ve bu başıboşlukla “Aman aman merkeze hiç bulaşma yol üstünden al geç” diyerek kulaktan kulağa da reklam edilmektedir. Buradan tekrar soruyorum bu hak mıdır? Afyonkarahisar’a, esnafa yakışan bu mudur? Amirinden memuruna işçisinden esnafına yetki ve etki sahiplerinin lütfedermiş gibi değil de boynumuzun borcuymuşçasına gayret etmeliyiz.
Çarşı esnafıyla alışveriş sadece mal alıp para vermek değildir. Hatırdır, gönüldür, hatıradır, hafızadır, sosyal münasebettir. AVM’de ise sadece al-öde-git bir daha görmesen de olur… Yıllar geçse de dönüp görmek istediğimiz çarşılar ve hayatta olduğunu görünce mutlu olduğun esnaftır.
Bekleyip göreceğiz, sözümüzü kulağına muhatap edip şehrimiz adına kimler gerekeni yapacak ya da mermer göbeğin yanına atık yağ kutusu mu ilave edilecek?