Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ramazan Balkan

TÜRK TEHCİRİ-IV – Kocatepe Gazetesi

Ramazan Balkan 16 Şubat 2012 Perşembe 02:00:00
  TÜRK TEHCİRİ-IV
Balkanlardan Muhaceretin Başlaması
Osmanlı Devleti’nin Rumeli’de Viyana kapılarına kadar büyümesinden sonra yapılan 1683 II. Viyana kuşatmasının başarısızlığa uğraması aynı zamanda bir döneminde sonu olmuştur. Osmanlı Devleti’nin 1699 Karlofça Antlaşması’yla ilerlemesinin durdurulup, geri çekilme sürecinin başlamasıyla göç meselesi de buna bağlı olarak ortaya çıkmıştır. Karlofça Anlaşması Avrupa’da Türklüğün tasfiyesinin ilk merhalesidir.
1683 II. Viyana kuşatmasının sonrasında 1683/1699 yılları arasındaki Osmanlı-Avusturya savaşları esnasında ilk defa serhat boylarındaki Müslümanlar geri çekilmeye başlamıştır. Bu dönemde 60.000 nüfusu ile Edirne’den sonra Balkanlardaki Müslümanların ikinci büyük şehri olan Üsküp ilk saldırıya uğrayan şehir oldu. Avusturyalı General Piccolomini 1689’da Üsküp şehrini yakmasıyla şehrin nüfusunun büyük kısmı muhacir konumuna düştü. İstanbul’a ulaşabilen bir kısım muhacirler şehirde Üsküp mahallesini bile kurdular. Avusturya’ya karşı yapılan başarısız savaşların ardından kaybedilen toprakların Türk ve Müslüman halkı ilk defa iç kesimlere göçmek zorunda kalmışlardır.
Orhan Bey zamanında Çimpe Kalesinin alınmasıyla başlayan Rumeli’deki ilerlemede II. Viyana yenilgisi dönüm noktası oldu. 1683 II. Viyana yenilgisinden 1699 Karlofça Antlaşmasına kadar geçen sürede 16 yıl devam Osmanlı-Avusturya savaşları ile ilk defa sınır boylarındaki Müslüman halk muhacir durumuna düştü. Artık köylerini, kasabalarını terk edip güvenli bölgelere ya da Anadolu’ya geçmeye çalışan “Muhacirler” dediğimiz topluluk ortaya çıkmıştı. Dolayısıyla Osmanlı Devleti’nin yenilgileri ve geri çekilmesiyle “Muhacirlik” ve “Muhaceret” sorunu da başlamıştır. Bu sorun Türklerin 1683 II. Viyana yenilgisi ile başlayıp 1921 Sakarya Meydan Muharebesi’ne kadar devam eden 238 yıllık gerileme sürecinin neticesidir.
Bu geri çekilme ve muhaceret dediğimiz olgu sadece Balkanlarda meydana gelmemiştir. 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan sonra Kırım’ın kaybedilmesiyle bu defa Karadeniz’in kuzeyindeki Türk topluluklarının Anadolu’ya doğru göçü başlamıştır. 14. yüzyıldan itibaren sağlamca İslam dinine girmiş, 15. yüzyılda Osmanlı himayesine dahil olmuş, Moskova ve Polonya’yı birkaç defa titretmiş olan güçlü Kırım Türk Tatar Devleti’nin Ruslarca işgali 18. yüzyılda tamamlandı. 1736’da General Münich’in 1737 ve 1738’de General Lassy’in orduları tarafından yakılan Kırım yarımadasının tamamen işgali ise 1771’de Prens Dolgouriki tarafından gerçekleştirildi. 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması, Kırım yarımadasını Osmanlı yönetiminden çıkarıyor ve Kırım Hanlığı’nı sözde bağımsız hale getiriyordu .
1782’de Kırım Hanlığı’nda Rus yanlısı Şahin Giray ile Türk yanlısı düşmanları arasındaki iç karışıklıktan faydalanan Rus birlikleri Kırım yarımadasına tekrar girdiler; Kırım Türk Tatar Hanlığı kesinlikle Rus hakimiyetine düştü. Ruslar 9 Nisan 1783’de Çariçe Katerina imzası ile bir deklarosyan yayınlayarak Kırım Hanlığı’nın Rus Çarlığına bağlandığını ilan ettiler. Tatarlar için tek kurtuluş yolu kalmıştı: Türkiye’ye kaçmak. 1783 ile 1893 arasında geçen yüz yıl içinde Kırım Tatarları birbiri arkasından kabaran bitmez, tükenmez göç dalgaları ile Anadolu’ya aktılar. Bu yolculuk dağlarda, kırlarda, ovalarda açlık ve hastalıktan ölen yüzbinlerce Kırımlının acıklı hikayesi oldu.
Hemen hemen aynı yıllarda bu defa Kafkasya’da Şeyh Şamil’de Ruslara karşı mücadeleyi kaybeder. Ruslar, Kafkaslara doğru yürüyüşü çok engelle karşılaşmıştı. İlk Rus birlikleri Kafkas Dağları’nın önüne 18. yüzyılda ulaştı. Kuban ve Terek eteklerindeki verimli topraklar Ruslar tarafından pek çabucak işgal edildi. Yerli Müslüman Edigeler, Kabardlar, Çeçenler, İnguşlar, Dağıstanlılar yerlerinden ayrılarak yüksek bölgelere çekildiler. Ruslar Kafkas Dağlarına ulaşmak için Karadeniz ile Hazar Denizi arasına kaleler zinciri kurdular. Ardından Kafkaslara doğru ilerleyen Ruslarla Kafkaslardaki Türk ve Müslüman halklar arasında amansız bir savaş başladı. 1784’de İmam Mansur’la başlattığı mücadele 1856’ya kadar kadar yüz yıl sürmüş ve İmam Şamil ile son bulmuştu.
Kafkaslılar Ruslara karşı daima zafer kazanı-yorlardı ama savaş teknolojisi bakımından Ruslardan geri olduklarından, din birliği dışında siyasi olarak organize olamadıklarından 1859’da silahlarını teslim ettiler. Kafkaslılar 1887’de son defa ayaklanıp başarısız olunca uzun ve acıklı bir göç seli halinmde Anadolu’ya doğru aktılar. Kafkas bölgesindeki Türk ve Müslüman toplulukların Anadolu’ya doğru göç etmesi de Balkanlardaki Türkler veya Kırım Tatarları ya da Nogaylar kadar acıklı bir süreç içinde oldu. Kafkaslardan 1828/29 ve 1860/64 tarihlerinde de iki ayrı göç olmuş ve bu göçlerle Kafkaslardan iki milyon kadar nüfus Anadolu’ya geçmiştir.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti