Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Murat Arısoy
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Vekil sayısı 1 olsun – Kocatepe Gazetesi

Murat Arısoy 2 Şubat 2011 Çarşamba 02:00:00
  Nefeslerimizi tuttuk, Şubat sonunu bekliyoruz. Neden mi? Vekil-toto oynamak için. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre Afyonkarahisar’ın nüfusu düştüğü için bazı yaygın gazetelerde haberler çıktı. Haberlere göre Afyonkarahisar’ın milletvekili sayısı 6’dan 5’e düşecekti. Teyit edilmedi bu bilgi ama Yüksek Seçim Kurulu’nun Şubat ayı sonunda illerin vekil sayılarını açıklayacak.
O sebepten vekil sayısı iddialarına girmek için 28 Şubat’ı beklemek gerek. Tarih de pek bir anlamlı: 28 Şubat…
Kimilerimizin tüyleri diken diken bile olmuştur.
28 Şubat’ta Yüksek Seçim Kurulu Afyon’un milletvekili sayısının 5’e düştüğünü açıklasa şöyle bir başlık kullanabiliriz:
“Afyon’a 28 Şubat darbesi”
Esasında durum vahim. Yani 7 milletvekili ile çıkılan yolda sayının 6’ya düşmesi gözümüzün önünde gerçekleşti. Kimse olayın “6’nı üstünü” karıştırmadı.
Şimdi 5 rakamı telaffuz ediliyor.
İyi ki TÜİK, her ay adrese dayalı nüfus sayımı yapmıyor. Allah muhafaza eylesin, seçimin yapılacağı 12 Haziran’a kadar tek milletvekiline razı hale bile gelebilirdik yoksa.
Bu, belki de iyi olurdu. Seçimlerden sonraki ilk milli bayram olan 30 Ağustos’ta verilecek müjde için uzun bir basın toplantısı düzenlenmezdi mesela.
Tek vekil, tek müjde… Hesap açık ve net. Milletvekiller arasında “söz düellosu” da yaşanmazdı, zira tek vekilin söz düellosuna girebilmesi için şizofren olması lazım.
Şakası bir yana, nüfusun azalmasının, vekil sayısının düşme ihtimalinin gündeme gelmesinin veya en “yaşanabilir kentler” sıralamasında 81 il arasında 81 rakamına yakın iller arasında bulunmamızın ciddi anlamda sorgulanması gerekiyor.
Yetkililer, bir derginin “En yaşanabilir kentler” sıralamasının yanlış olduğunu, bunu da rakamlarla ispatlayacaklarını söylüyorlardı. Ancak bugüne kadar ne böyle bir basın toplantısı gerçekleşti, ne de derginin iddiasını çürütecek somut rakamlar ortaya kondu.
Bu şehirde yaşayan kimse, şehrini kötülemek için hareket etmez. Lakin bir saptama varsa onu da tartışır. Dergi üzerinden yapılan tartışma da bir saptamanın üzerine beyin fırtınasıydı. Yararlı oldu mu olmadı mı bakacağız ve göreceğiz.
Anlaşılıyor ki sadece bir derginin saptaması değil “yaşanamaz kent” olunması. Nüfusun azalması da bu düşüncenin bir tezahürü olsa gerek.
Öte yandan şehrin “yaşanabilir” olması yönünde adımlar atılmıyor değil. Bu konuda geç kalınması tek bir kesimin kabahati değil. Hatta şimdiki tablonun, yılların birikimi olduğunu görmek de adil olur. Ama yaşanabilirlik, sadece somut verilerle ya da yeni binalarla kısıtlı olarak da algılanmamalı.
Örneğin bir esnafın dükkanına Allah’ın selamı ile girdiğinizde selamınız alınmıyorsa, o kentte yaşamak için tahammül etmeniz zorlaşır. Selamı almayan esnafın, müşterilere nasıl davranacağını öğrenmesi gerekir.
4 şeritli yol konumundaki bir caddede sağdan soldan yolun ortası sayılabilecek yerlere park edi-yorsa araç sürücüleri, 4 şeritlik caddede tek aracın geçeceği yer kalıyorsa, araç sürücülerinin ve kent yöneticilerinin şehir trafiği konusunda bir kez daha düşünmesi gerekiyor.
“Şehir batıya doğru gelişir” klişesini ezberleyip şehri Özdilek kavşağında sıkıştırmamak, aksine Uydukent ve Fatih taraflarındaki arazilerden geniş mahalleler inşa etmek gerekiyor.
Artık ilçelerde bile “trafiğe kapalı” alanların olduğunu hatırlayıp belli başlı mekanların bulunduğu bölgeleri en azından belli saatlerde trafiğe kapatıp yürüyüş ve eğlence alanları haline getirmek gerekiyor.
Yapılması gerekenler çok, büyüklerimiz daha iyi bilir.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER