Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Murat Arısoy
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

1 Haziran: Artıları, eksileri – Kocatepe Gazetesi

Murat Arısoy 3 Haziran 2013 Pazartesi 03:00:00
  Afyonkarahisar’da 2 günde neredeyse 4 bin kişi sokağa döküldü. Sebep, İstanbul’daki Gezi Parkı’nda sökülen ya da kesilecek olan ağaçlara sahip çıkanlara destek vermekti. Taksim’deki ağaçlar sökülürken “Başka yerlere yeni ağaçlar dikeriz” demeci, ağaç dikilmesi planlanan “yeni” yerlerin açıklanması durumunda ete-kemiğe bürünecekti, ancak bu söylem havada kaldı.
“Ağaçları koruma” ilkesiyle yola çıkan eylemcilere sert müdahaleler gelince, gösterilerin seyri değişti. Afyonkarahisar’da da yapılan “destek” eylemleri, aslında Adalet ve Kalkınma Partisi’nin uygulamalarından rahatsız olanların duruma itiraz etmesiydi.
Çok sayıdaki vatandaşın, 31 Mayıs ve 1 Haziran’da Anıtpark’ta ve şehrin caddelerinde, saatlerce slogan atması, pek alışık olunan bir hâl değildi.
Yine şehitleri anma törenleri ve terörü protesto eylemleri dışında farklı siyasi grupların bir araya gelip yan yana yürümeleri de Afyonkarahisar için yeni yeni oluşan bir görüntüydü. Akil İnsanlar’ın Korel Otel’deki toplantısını protesto eden CHP, MHP, Saadet Partisi ve TGB kitlesinin ayrı ayrı slogan atması, “Kendi içlerinde bile birleşememişler” yorumuna neden olurken, Anıtpark’taki eylemciler de zaman zaman bu tabloyu çizdi.
Afyonkarahisar’daki eylemciler arasında CHP’liler, TGB’liler, Ülkü Ocakları’na sempati duyanlar, yumruk işareti yapanlar, bozkurt işareti yapanlar bulunuyordu. Ancak siyasi çekişmelerden bıkan, iktidarın bu kadar “mutlak” buyuruculuğuna karşı çıkan, hatta belki Adalet ve Kalkınma Partisi’ne oy veren önemli bir kitle de Anıtpark’ta “nöbet” tuttu.
Anıtpark’ta Afyonkarahisar, çoluk-çocuk, genç-yaşlı, kadın-erkek birlikte yaşabildiklerini, hareket edebildiklerini gösterdi.
Polis, genel olarak soğukkanlı davransa da gece yürüyüşündeki müdahalesi, “Bu kadar sertliğe ne gerek var” sorusunu gündeme getirdi. Gençlerin, Yeşilyol ile Ambaryolu’nun birleştiği noktada nasıl yerlerde sürüklendiğini, nasıl darp edildiğini videolardan gördük. Bu konu, ciddi anlamda ele alınmalı ve gözden geçirilmeli. Ayrıca gözaltı işlemini gerektirecek bir “çığrından çıkış”ın da olmadığının altını çizmek isterim.
31 Mayıs ve 1 Haziran’da, Türkiye ve Afyonkarahisar’daki eylemlerin en büyük eksikliği ise “Hedef”ti. Evet, “Hükümet istifa” sloganları atıldı ama, öyle bir varsayımdan sonra yerine gelecek parti ya da siyasi program konusunda “asgari müşterekler” oluşturulmamıştı. Siyasetin, “birisi gitsin, istifa etsin” diyerek yapılamayacağını, son 20 yıldır görmüyor muyuz? Turgut Özal varken işçiler yürümemiş miydi? Süleyman Demirel, Tansu Çiller, Mesut Yılmaz, Necmettin Erbakan sürekli “istifa” çağrılarıyla karşılaşmadı mı? Sonuçta, ya istifa etmediler, ya da istifa etmek zorunda kalsalar bile onların yerine konulabilecek bir siyasi program gelmedi. Hükümeti devredenler ile devralanların iktisada, dış siyasete, iç siyasete bakışları arasında “çizgi” kadar fark vardı; hepsi bu.
Siyasi programı olmayan her türlü eylem, “Akşam yürüyüşü” vasfından çıkamıyor. Anıtpark’taki toplulukları “Biz getirdik” demek, süreci algılayamamak olacaktır. Anıtpark’taki kalabalığı genel kurullarda faaliyet raporlarına girecek 2-3 paragraf olarak görmek de doğru değil. Ancak şunu belirtmek gerekir ki Anıtpark’ta hâkim olan duygu, “örgütsüzlük”tü. Toplumu bir iktidar programı çerçevesinde birleştirecek, büyük bir siyasi kurumun eksikliği hissedildi.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER