AÇILIMIN AÇILIMI NE?

Vatandaşın çok ilgilendiğini sanmasam da idarecilerimiz sayesinde Türkiye epeyce bir zamandır açılımı konuşuyor. Obamanın Türkiye’ye gelişi ile beliriveren ve Cumhurbaşkanımızın “güzel şeyler olacak.” sözü ile başladığından bu yana ülkemizi hızlı bir şekilde kargaşaya götüren ucube açılımın ne olduğunu iyi bilen kaç kişi var Allah aşkına? Yani sormak gerekmez mi, açılımı ortaya atanların bile ne olacağını tam bilmedikleri, sadece” demokrasi gelecek diye” açıklayabildikleri açılımı açabildiğimizde ülkemiz ne kazanacak? Ki zaten ülkemizde öyle bir demokrasi var ki, Diyarbakır belediye başkanı gibilerine hiçbir şey yapılamazken, şehit veren ve vergi verenler öz yurdunda garip kalabiliyorlar. Daha nasıl demokrasi olsun?
Peki, bu sonu nereye varacağı belli olmayan ve talimatla uygulanmaya çalışılan çözümsüzlüğün neresindeyiz?
Her gün yeni birkaç şehit haberi ile başlıyoruz güne…
Her gün açılımın yeni bir perdesiyle başlıyoruz güne…
Her gün kutuplaşmanın koşar adım sesleriyle başlıyoruz güne…
Ve her gün teröre ve bölücülere lanet okuyarak başlıyoruz güne.
Türkiye Cumhuriyeti hiçbir dönemde kendi insanlarını bu şekilde farklılaştırmamıştı.
Açılımların peşinden koşturmamıştı.
“Analar ağlamasın”diye çıkılan yolda, tayini çıkıp iki gün sonra yeni görev yerinde hizmet yapacak subayın annesini anneden saymamış demek ki!
Yıllardır, adına aydın denen garip tipler, bölücü hainlerle ilgili bir sürü ipe sapa gelmez şeyler yazdılar ve bizlerde okuduk. Onlar dışarıdan tomarla paraları aldılar ve yazdılar. Yazdıkça daha çok cepleri doldu. Onlar yazdıkça milleti daha da uyuşturdular.
İşin aslını anlamak için sosyal veya siyaset bilimci olmaya gerek yok. Türk’ün de Kür dün’de sadece bin sekizyüzlü yılların sonunu bilmesi yeterli. Osmanlı devletinin yıkılması için Müslümanları birbirine düşüren, Arap dünyasına Osmanlıya hainlik yaptıran zihniyet yine işbaşında. Bu defa da bin yıldır beraber yaşamış, aynı tarihin paydaşlarını birbirine düşman etmek üzere kurdular oyunlarını.
Bu toplum hiçbir zaman ırkından dolayı kimseleri yargılamadı. Öyle olsaydı, güzel ülkemizin dört bir yanından Cumhurbaşkanları, başbakanlar ve bakanlar çıkmazdı. İslamiyet’te ırkçılığın yeri yoktur. Ama işine gelmediğinde karşısındakini ırkçılıkla suçlayanlar, ülkeyi 36 etnik kökene bölmekle ırkçılığın danış kasını yapmış olmuyorlar mı?
Peki, niye o zaman açılım inadı, devamında şehitler ve kargaşa?
Değerli okuyucum, Çözüm açılım değildir. Bölünmeyi hızlandırmaktan başka da işe yaramaz. Çözüm gençlerin kandırılıp dağa çıkmalarını engelleyecek eğitimdir. Bu ise, çok uzağa gitmeden Osmanlı’nın yıkılışındaki gerçekleri görmekten geçer. Filistin, Gazze diye bas bas bağırıyoruz. Acaba kaçımız biliyoruz 2.Abdülhamit Han’ın oralarda İsrail’e toprak vermemek için çabasını? Bunun karşılığında 1.Dünya savaşında Osmanlıya yapılan ihanetleri. O gün Osmanlıya ihanet ettiren zihniyet, bu gün Filistinlinin başındaki beladır.
Düşünmek gerekmez mi; bu gün kurdun Kürt devletini, ya yarın!