Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ramazan Balkan

BÜYÜK GÜÇLER; YÜKSELİŞ ve DÜŞÜŞ

Ramazan Balkan 26 Aralık 2011 Pazartesi 02:00:00
  16. yüzyılda dünyanın iki büyük süper gücünden birisi doğuda Osmanlı İmparatorluğu diğeri batıda Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu’dur. Osmanlı İmparatorluğu Anadolu dışında; Mısır, Kuzey Afrika, Doğu Akdeniz, Hicaz, Irak, Kafkasya ve Balkanlara hakim olmuş Orta Avrupa sınırlarına dayanmıştı. Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu ise bütün Orta ve Batı Avrupa’ya hakim olmuş, İspanya’yı kendine bağlamış Fransa’yı işgal etmişti.
16. ve 17. yüzyıl bu iki büyük süper gücün üstünlük mücadelesi içinde geçmiştir. Bu mücadele aynı zamanda her iki tarafı da yıpratmış; hem Osmanlı İmparatorluğu hem de Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu’nun çöküş süreci bu savaşlarla başlamıştır. Örneğin Kanuni Sultan Süleyman, I. Viyana Seferi’ne yaklaşık 100 bin civarındaki bir ordu ile katılmıştı. Bu ordu İstanbul’dan Viyana önlerine üç ayda ulaşabilmiştir.
Basit bir hesapla her asker günde bir ekmek yemiş olsa bu ordunun bir günlük ekmek ihtiyacı 100 bin civarındadır. Bunu günümüz hesabıyla rakamlara vurduğumuzda ve üç aylık yolu hem gidiş hem de dönüş olmak üzere 6 ayla çarptığımızda sadece askerin ekmek ihtiyacının parasal değeri korkunç rakamlara ulaşır. Nitekim bu seferde askerin et ihtiyacı için ordunun peşinden 90 bin civarında kasaplık koyun, 30 bin civarında sığır ve yine ordunun taşıma ihtiyacı için 40 bin civarında devenin kullanıldığı kaynaklarda geçer.
Bu derece yüksek masraflar yaptığınız savaşları zafere dönüştürüp harcadığınız parayı finans edebilirseniz sorun yoktur. Ama ya finanse edemez-seniz? İşte o zaman kargaşa başlar. Osmanlı İmparatorluğu’nun başına gelen de budur.
İşte 16. ve 17. yüzyıldaki bu mücadele Osmanlı İmparatorluğu ve Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu’nu çöküşe sürüklerken dünya siyasetinde iki gücün yerini İngiltere ve Fransa almıştır. Birileri düşerken diğerleri yükselmiştir.
Bu yeni iki güçten şanslı olan İngiltere’dir. İngiltere bir ada ülkesi olduğundan yıpratıcı savaşlar yapacağı sınır komşuları yoktur ve doğal olarak denizcilik konusunda önde olacak, geniş sömürgelere sahip olacaktır. Fransa ise kara ülkesidir, güçlenmek için çevresindeki komşularıyla savaşlar yapmış ve dolayısıyla düşmanlar kazanmıştır. Nitekim Alman milliyetçiliği ve Alman birliği Fransız düşmanlığı üzerinde yükselmiştir. Yine kıta Avrupa’sına çıkmak isteyen İngiltere’ye karşı koruma savaşları yapmak zorunda kalmış, Doğu Avrupa’ya hakim olmak için hezimetle sonuçlanan Rusya seferi yapmıştır.
18. yüzyıl Avrupa’da bir yerde İngiliz-Fransız üstünlük mücadelesi ile geçmiştir. Bu işi kökünden çözmek isteyen Fransa Napolyon döneminde Mısır Seferi düzenlenmiştir. Osmanlı Devleti’nin bir vilayeti olan Mısır’ın ele geçirilmesiyle İngiltere’nin Mısır ve doğu ticaret yolları üzerindeki etkisinin ortadan kaldırılması ve Uzakdoğu erişiminin engellenmesi amaçlanıyordu. Ayrıca seferin Fransa’nın Akdeniz ticaretinin İngiltere rekabeti karşısında güvenceye alınmasına da hizmet etmesi amaçlanmıştı. Fransız birlikleri 1 Temmuz 1788 İskenderiye’ye çıkarak Mısır’ı işgal etti. Fakat Fransız donanması Amiral Nelson komutasındaki İngiliz donanması tarafından 1 Ağustos 1798’de Abukir koyunda mağlup edildi, Britanya donanması parlak bir zafer kazandı.
Bu yenilginin acısıyla Fransa bu defa İngiltere’yi kendi adasında vurmak için sefere çıktı. 21 Ekim 1805’de İngiliz donanması ile Fransız donanması arasında ünlü Trafalgar Deniz Muharebesi meydana geldi. Muharebe, İngiliz donanmasının kayıpsız zaferi ile sonuçlanmış, Amiral Nelson, hayatına mal olan bu savaşla İngiltere’ye yeni bir zafer kazandırmıştı. Bu zaferin neticesinde Fransa, Avrupa siyasetinde üstünlük mücadelesini kaybetmiştir. İngiliz tarihinde bu zafer çok önemli olup Londra’nın merkezindeki Trafalgar Meydanı ismini bu zaferden almıştır ve meydanda Amiral Nelson’un devasa bir sütun üzerindeki heykeli bulunmaktadır.
Fransa Avrupa siyasetinde mücadeleyi kaybeder-ken onun yerini Almanya almıştır. Prusya etrafında Alman birliği kurulurken ilginçtir bu birliği en çok destekleyen İngiltere olmuştur. Çünkü Alman birliğinin kurulmasıyla, İngiltere kara Avrupa’sındaki hasmı Fransa’ya karşı denge sağlayacak bir müttefik bulmuştur. Yine ilginçtir, Almanya Osmanlı İmparatorluğu ile yakınlaşma sürecine girdiğinde bunu destekleyen de İngiltere’dir. Çünkü Hasta Adam olarak adlandırılan ve sürekli Rus Çarlığı’na karşı korumak zorunda olduğu bir yükü Almanya’nın sırtına yüklemiştir.
Bu sebeplerle Alman birliği İngiltere’nin önayak olduğu bir tarihsel süreçtir. Nitekim Fransa’nın Avrupa’daki askeri gücünün sarsıldığı 18 Haziran 1815’teki Waterloo Savaşı’nda İngilizlerin müttefiki son anda savaşa yetişen ve savaşı İngiltere lehine çeviren Prusya ordularıdır. Prusyalıların yetişmesi Fransızların yenilgisini bozguna dönüştürmüş ve savaş hemen hemen tüm Fransız ordusunun imhası ya da esaretiyle sonuçlanmıştır.
Alman İmparatorluğu bir süre sonra İngiltere’nin başbelası olmuştur. İngiltere kendi düşmanını kendi eliyle yaratmıştır. Almanya hem askeri güç hem de ekonomik güç olarak İngiltere’nin üstünlüğüne son vermiştir. Örneğin İngiltere’nin imalat sanayiindeki tüm dünyadaki payı 1880’lerde % 22 iken, 1900 başında % 18 ve savaş öncesi 1913’te % 13’e geri-lemiştir. Buna mukabil Almanya; 1880’de % 8 iken, 1900 başında %13 ve savaş öncesi 1914’de % 14’e yükselmiştir. Demir-Çelik, ilaç, kimya, elektronik, otomotiv vb sahalarda Alman sanayisi İngiltere’yi ezip geçmiştir.
Almanya’nın bu önlemez yükselişi iki eski düşman olan İngiltere ve Fransa’yı ittifaka itmiş ve Alman yükselişinden rahatsız olan Rus Çarlığı’nında katılmasıyla dünya iki bloka ayrılmıştır. I. Dünya Savaşı veya I. Paylaşım Savaşı’na girerken vaziyet budur. Alman İmparatorluğu ise bu bloka karşı yine iki eski düşman olan Osmanlı İmparatorluğu ile Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu’nun tarihsel mirasçısı olan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile ittifak yapmıştır. Tarihsel süreçte İngiltere ve Fransa düşerken Almanya yükselmiştir.
I. Dünya Savaşı bu tarihsel sürecin bir neticesidir. Savaşın bitiminde ise Almanya iyice ezilirken İngiliz-Fransız anlaşmazlığı tekrar ortaya çıkmıştır. 18 Ocak 1919’da toplanan Paris Barış Konferansı’nda İngiltere, Alman donanmasını tamamen ortadan kaldırırken kara ordusunun dağıtılmasına karşı çıkmıştır. Çünkü Alman kara ordusunu güvenemediği Fransız müttefikine karşı denge olarak kullanmak istemiştir. Bu ikiyüzlülüğe karşı İngiltere’nin Orta-Doğu’daki politikalarını boşa çıkarmak isteyen Fransa, Türk Kurtuluş Savaşı’nı desteklemiştir. Nitekim 9 Eylül 1922’de Yunan orduları denize döküldüğünde İngiltere’de hükümet değişikliği yaşanmıştır. Şunu unutmamakta fayda var; hem I. Dünya Savaşı ve hem II. Dünya Savaşı’nda Alman ordularının ilk hedefi Fransa olmuştur.
II. Dünya Savaşı da zoraki dost İngiliz-Fransız ittifakına karşı Almanya’nın üstünlük savaşıdır. Fakat bu savaş bittiğinde 1930’larda dünya siyasetinin üç büyük devleti olan İngiltere, Fransa ve Almanya’yı yıpratmıştır. Dünya siyasetinde onların yerini kıta dışında ABD ve doğuda yükselen güç SSCB almıştır. İngiltere, Fransa, Almanya düşerken ABD ve SSCB yükselmiştir.
Her çöküş ve yükseliş aslında tarih bilenler için derslerle doludur. Nitekim ilk dersi Almanya ve Fransa alıp birbiriyle yıpratıcı savaşlar yapmak yeri-ne anlaşmayı seçmişler ve Avrupa Birliği ortaya çıkmıştır. Nitekim Avrupa Birliği konusunda son kararları Nikola Sarkozy ve Angela Merkel vermektedir. Bu ittifaka bozulan İngiltere Avrupa para birimine katılmamıştır.
Neden bu yazıyı hazırladığımıza gelince; Fransa’da alınan son karar hepimiz üzüldük. Bu karar üzerine feveran etmek yerine bugünkü Alman-Fransız ikilisinin hasmı olan; İngiltere, ABD, Rusya ve Çin ile geliştirilecek ilişkiler bu olayın üstesinden gelmemizi sağlayacaktır. En önemlisi de Gazze konusunda attığımız yanlış adımlarla küstürdüğümüz Yahudi lobisini tekrar kazanmamız gerekmektedir. Son olarak büyüklerimize Paul Kennedy’in “Büyük Güçlerin Yükseliş ve Çöküşleri”ni okumalarını tavsiye ederim.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti