Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Sezer Küçükkurt

Deprem gerçeği “Unutmayın beni!” diyor

 

 

Dün Şehrimizin hemen 6-7 kilometre yakınındaki Ataköy merkezli bir deprem yaşandı. Şehir merkezinde de etkili bir şekilde hissedilen deprem nedeniyle Allah’tan bir kayıp ya da hasar yaşanmadı.

Bu vesile ile deprem gerçeği biz Afyonkarahisarlılar’a bir kez daha kendisini hissettirdi. 1997’de Dinar depremi ile batı yakası, 2003 yılında Sultandağı depremi ile doğu yakası yıkılan Afyonkarahisar’da depreme dayanıksız olduğu bilinen binlerce bina öylece bekliyor.

Aşağıda okuyacağınız satırları, 11 ilimizi vuran yüzyılın en büyük felaketi Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra yazmıştık. 50 bini aşkın canımızı kaybettiğimiz, devletimizin ve milletimizin büyük bir yara aldığı büyük afetin ardından Afyonkarahisar’ın depreme karşı “hazırlıksızlığı”nı dile getirmeye çalışmıştık.

Buyurun; 20 Şubat 2023 tarihini taşıyan Afyonkarahisar ve deprem gerçeği ile ilgili satırlarımızı bir kez daha hatırlayalım:

***

Afyonkarahisar özelinde bakıldığında şu şehrin sorunlarına kafa yoran, memleketin geçmişini bilip, geleceğine dair fikir yürüten herkes biliyor ki; Afyonkarahisar’ın şehirleşme adına yöneldiği güzergahlar sıkıntılı güzergahlardır.

ÇAPAK ÇAYIRI VE EKŞİ KIRI SAĞLAM MI?

Eskinin “Çapak Çayırı” diye adlandırılan bölgelerinde Karşıyaka, Organize Sanayi Bölgesi ve çevresindeki yapılaşmalar yer almaktadır. Yine eskinin “Ekşi Kırı” olarak adlandırılan bölgesinde ise “Uydu Kent” bölgesi yükselmektedir. Afyonkarahisar’ın büyüme ve gelişme adına gözde tüm muhitleri, eskinin Çapak Çayırı ile Ekşi Kırı düzleminde ilerlemektedir. Lakin her iki bölgenin zemin açısından sıkıntılı olduğu da herkes tarafından kabul edilmektedir.

Uydukent’in zamanında bir göl olduğunu… 1980’lere kadar bugünkü Maliye Sarayı ve Kocatepe Mezarlığı karşısından başlayıp, Otogar mevkiine kadar uzanan alanların büyük bir bölümünün sulak/batak araziler olduğunu… Çapak Çayırı olarak bilinen bölgelerde yine 1990’lara kadar 8-10 metre derinlikten su çıktığını… Bu bölgelerin tarım ve hayvancılığa uygun ama yapılaşmaya uygun olmadığını… Ve bunun gibi bilgileri Afyon’un yerlisi olup da bilmeyen var mıdır?

Buna rağmen Afyonkarahisar’ın geleceğe yönelik planları bu güzergahlara göre ayarlanmış, şehrin en lüks binaları bu bölgelerde yapılmakta, kamu kurumlarının binaları bu bölgelerde yükselmekte, kısacası şehrin ana damarları bu noktalardan geçmektedir.

Konunun uzmanlarına da kulak verseniz, sokaktaki Mehmet Ağa ile de konuşsanız, bu bölgelerin zemin yapısıyla ilgili olarak size özetle “Oralar gevşek” cevabını vereceklerdir.

ŞEHRİN GELİŞİM YÖNÜ KUZEY VE BATI MI OLMALI? YOKSA GÜNEY VE DOĞU MU?

Peki ne yapmalıyız?

İşte bu sorunun cevabını bugünlerde enine-boyuna düşünmeli, tartışmalı, gerekirse kavgalar etmeli ve şehrin geleceğini buna göre yönlendirmeliyiz.

“Oralara yapılan binalar son teknolojiye göre inşa ediliyor, korkmayın, bir şey olmaz” savunmalarının geçersizliğini son depremde çok pahalı bir bedelle öğrenmiş olmalıyız.

Bundan sonrası için yapılması gereken “sağlam zemin üzerinde yatay mimari” ile büyüyüp-gelişme olmalıdır.

Bunun için gereken tüm planlamalar yapılmalı, gerekiyorsa şehrin gelişim yönü yeniden belirlenmelidir. Bundan kastımız, Afyonkarahisar şehir merkezinin güney yönünde bulunan kayalık zeminlerinde imar çalışmaları ve ardından yapılaşmanın başlatılmasıdır. Yani şehir İzmir-Eskişehir yönüne doğru değil, Şuhut-Konya yönüne doğru büyümelidir. Afyonkarahisar’ın sırtını dayadığı Hıdırlık tepesinden sonra Kanlıca bölgesi, Şuhut istikametindeki tepecikler yeni yapılaşma alanları olarak belirlenebilir. Elbette bu konularda son sözü uzmanlar ve bilim söylemelidir.

BİZ DÜZ ARAZİDE YAPILAŞMAYA ALIŞIK OLSAK DA DİĞER ŞEHİRLERDE BÖYLE DEĞİL

Biz Afyonkarahisarlılar olarak her ne kadar dümdüz arazilerde yapılaşmaya alışık olsak da Türkiye’nin pek çok şehrinde mahallelerin tepeler ve yokuşlardan oluştuğunu görmekteyiz. Biz işin kolayına kaçarken ülkemizin kuzeyine doğru gittikçe şehirlerdeki tüm yapıların tepelere dizildiği görülmektedir. Büyükşehirlerdeki yapılaşma bizdeki gibi dümdüz arazi eksikliğinden olsa gerek tepelere doğru yönelmekte, şehirlerin her yanında tepe yamaçları yapılaşma için uygun görülmektedir. Yani tepelerde yapılaşma zor ve imkansız değildir. Bilakis örnekleri çok fazladır.

Son depremde de gözlendiği üzere tepelerdeki yapılaşmada binalar sarsıntılardan daha az etkilenmekte, bizde olduğu gibi dümdüz tarım arazilerinde yapılan binalar çok daha dayanıksız olmaktadır.

Bu konu uzmanların incelemeleri, hazırlanacak raporlar ile çok daha detaylı ele anılabilir. Biz cahil aklımızla, şehrimizin geleceğini düşünerek kabaca fikir yürütmekteyiz. Ama görünen köy kılavuz istemez. Bilimsel gerçeklikleri Afyonkarahisar’ın coğrafyası ile birleştirdiğimizde önümüze çıkan tablo bu şekildedir.

***

Hatır-gönül-rant-oy kıskaçlarından kurtulup Afyonkarahisar’ın ve çocuklarımızın geleceği adına keskin kararlar almalıyız.

 

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti