Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Kemal DEMİRKIRKAN
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

GİZLİ TANIK UYGULAMASI SORGULANMALI

Amerikalı Papaz Brunson davası üzerindeki tartışmalar hala devam ediyor. Kamuoyunu meşgul eden, Türkiye ile ABD’nin arasını açan Rahip Bronson davasının son gününde “gizli tanıkların” daha önce ciddi suçlamalar yönelttikleri sanık hakkındaki iddialarından bir anda vazgeçtikleri ve Brunson’un salıverilmesini sağladıklarını gördük. Davada sürecin başından, en sonuna kadar yapılan bütün suçlamaların kaynağı kod adları, ‘Dua’, ‘Kılıç’, ‘Göktaşı’, ‘Kama’, ‘Ateş’, ‘Serhat’ olan bu gizli tanıkların ifadeleriydi. Gizli tanıklar verdikleri ifadeleriyle Brunson’a 30 yıla kadar hapis istenmesine, ifadelerini değiştirdiklerinde serbest kalmasına neden oldular.
“Gizli Tanık” garabetiyle tanışmamız çok da eski değil. Son yıllarda ülkemizin gündemindeki bütün önemli davalarda gizli tanıkların belirleyici olduğunu görüyoruz. Ergenekon’dan, KCK davalarına, son dönemde de FETÖ dosyalarına kadar gizli tanıklar önemli bir yer aldı. Birçok davada savunma hakkının gizli tanıklar eliyle yok edildiğine tanık olduk.
Gizli tanık uygulaması 2008 yılında Tanık Koruma Kanunu’na yapılan eklemelerle ile yürürlüğe girdi. Yani FETÖ’nün Türk yargısını ele geçirdiği ve yargısız infazların başladığı dönemde hükümet tarafından yürürlüğe sokuldu. Uygulama tanık olarak açık bir ifade veren kişinin hayati tehlike içine girmesi durumunda “gizli tanık” olabileceği gerekçesiyle yapıldı. Ancak çıkartılan bu yasa ile karşımıza çıkan gizli tanıklar hep skandallarla anıldı. Sanki, hep birileri tarafından mahkumiyetine karar verilen şahışların suçlanması görevini yaptılar. Yani mahkemede birisi sizin aleyhinize tanıklık yapıyor, (bu size düşman birisi de olabilir) istediğini söylüyor ancak siz ve avukatınız nereden geldiği belli olmayan bu iddialara karşı kendinizi savunamıyorsunuz durumu.
Ergenekon Davasında 60 gizli tanık karşımıza çıktı. “Deniz” kod adını kullanan PKK’nın iki numaralı adamı Şemdin Sakık, Genelkurmay başkanını terörist olarak damgaladı. Komik değil mi? Sonradan Danıştay saldırısının azmettiricisi ve Cumhuriyet gazetesine bomba atılması olaylarının faili Osman Yıldırım olduğu ortaya çıkan “Gizli Tanık 9”, Ergenekon davasında sanıklar aleyhinde verdiği ifadelerle paşaların hapis yatmasını sağladı. Ardından 39 yıl hapse mahkum olduğu duruşma öncesinde yurtdışına çıkmak isterken Edirne ‘de yakalandı.
Erzincan Savcısı İlhan Cihaner’in Ergenekon’cu olarak tutuklanmasını sağlayan ise, hakkında “rüşvet” “kaçak kazı”, “köylülerden rüşvet istemek” gibi bir dizi atılı suçlama bulunan Bayram Bozkurt’du. Bozkurt gizli tanık “Efe” kod adıyla aralarında askerlerin de bulunduğu bir çok kişi hakkında mantık sınırlarını zorlayan ifadeler verdi. Hatta Ergenekon’un kendisini öldürmek için arabasına “kene” koyduğunu dahi iddia etti! Hakkında “FETÖ üyeliği” ve “yalancı tanıklık”tan dava açıldıktan sonra bu sefer de FETÖ aleyhine tanıklık yapmaya başladı. İşine ne gelirse o tarafa dönen bir tanık! Ancak gizli tanık. Herkesi suçluyor, ancak kimse O’nu bilmiyor.
Başka kanıt aranmaksızın bir çok kişinin mahkûm edildimesine neden olan “Gizli tanık” uygulamasının kendisi suç üretmeye başladı. Suçla mücadele enstrümanı olmaktan çıkıp, bir suç kaynağına dönüşen “Gizli tanık” uygulaması bir an önce kaldırılmalıdır. Yoksa haksız yere çok canlar yanmaya devam edecek. Adalet yerine bulmayacak.
***
Brunson Davası sonrası dikatimizi çeken bir başka ayrıntı ise ABD Başkanı Trump’ın Oval Ofiste Brunson’ kabulünde söylediği “Kesinlikle fidye ödemeyeceğimizi söyledik.” cümlesiydi. Beyaz saraydaki konuşmalara baktığınız zaman sanki otokratik bir ülkeden kaçırılmış bir rehineye uygulanan muameleden bahsediliyor. Trump Türkiye’ye fidye ödemediklerini ifade ediyor. Kim rehine? Kim fidye istedi? Anlamakta güçlük çektik. “Türkiye”, “rehine” ve “fidye” kelimelerinin aynı cümle içerisinde kullanılması ile düşürüldüğümüz durum hepimizi üzdü. Yakında neyin pazarlığının yapıldığını, neyin verildiğini öğreniriz.
Son Söz; “Bir duruşmada tek tarafı dinleyerek verilen karar doğru olsa bile, hiçbir zaman adil olamaz.” Seneca

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER