Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ramazan Balkan

İSMET PAŞA’NIN YIKTIRDIĞI CAMİLER. – Kocatepe Gazetesi

Ramazan Balkan 28 Şubat 2011 Pazartesi 02:00:00
  Hürriyet Gazetesi’nde Tufan Türenç’in “Yalan, İftira ve Gerçek” başlığını taşıyan bir yazısı çıktı. Bu yazı üzerine mesai arkadaşlarımın çeşitli sorularına muhatap oldum. En çok merak edilen konu; İsmet Paşa camileri yıktırmış veya ahıra çevirmiş miydi? Halk arasında bu konuda yayılan dedikodular nereden çıkmıştı? Bu dedikoduların aslı ne idi?
Bu sorulara cevap vermeden önce bir durum tespiti yapmakta fayda vardır. Türkiye’de ilk çok partili seçim 21 Temmuz 1946’da yapıldı ve CHP kazandı. Ardından 14 Mayıs 1950 seçimlerini ise DP kazandı. Türkiye’de ilk defa seçim yoluyla iktidar değişimi yaşandı.
Seçimin akabinde DP ve CHP arasındaki iktidar-muhalefet ilişkisi medeni bir seviyede başladı. Ancak zaman ilerledikçe iktidar-muhalefet ilişkisi pis bir siyasete dönüştü. Taraflar politik söylemlerini birbirlerini bel atından vurma haline dönüştürdüler. Bu süreçte kullanılan argümanlar ise savaş yıllarına ait olaylardan seçildi. Hemen belirtelim ki; ilk bel altından vurma CHP’den geldi, ardından bu DP’de bu yola girdi ve ilginç olanı bu konuda DP daha etkin oldu.
CHP’liler; DP Genel Başkanı Adnan Menderes’i halkın gözünden düşürmek için O’nun Milli Mücadeleye katılmadığı dedikodularını yaydılar. Ardından DP’lilerde İsmet Paşa’nın; sonradan Milli Mücadeleye katıldığı, İnönü savaşlarında korkudan bir kümese saklandığı, Lozan’da memleketi sattığı dedikodularını çıkardılar. Ancak bunlardan en etki-lisi İsmet Paşa’nın; camileri kapattığı, binlerce camiyi yıktırdığı veya ahır haline getirdiği oldu. Bu söylem halkı o kadar çok derinden etkiledi ki, İnönü; dinsiz, Allah lafzını ağzına almayan tabiri caizse şeytan-ı lain bir kişilik olarak algılandı. Her iki tarafın karşılıklı olarak yaydığı bu dedikodular hakkında Ş. Süreyya Aydemir’in; Menderes’in Dramı ve İkinci Adam eserinde anlatımlar bulunmaktadır.
Bu izahlardan sonra İsmet Paşa’nın tek parti döneminde; camileri ka-pattığı, binlerce camiyi yıktırdığı veya ahır haline getirdiği dedikodusuna gelebiliriz. Bu dedikodunun aslı nedir? Sorusuna cevap vermeden önce yine bir durum tespiti yapmakta fayda vardır.
Bizde camilerin amacı dışında kullanılmasına ilk defa 1877/78 Osmanlı-Rus Harbi (93 Savaşı) sırasında başlandı. Bu savaşta Rumeli’den İstanbul’a büyük bir muhacir akını olmuştur. Rus ordusu ile Bulgar çetelerinin önünden kaçan yüzbinlerce muhacir kış mevsiminde İstanbul’a yığılınca bunların barındırılması için İstanbul’daki büyük camiler ibadete kapatılmıştır. Ayasofya, Sultan Ahmet, Süleymaniye, Beyazıt gibi camiler muhacirlerin barınmasına ayrılmış, bu camiler ve müştemilatı muhacirlerin barınması için kullanılmıştır. Rubert Furneaux’un; Tuna Nehri Akmam Diyor, Charles Ryan’ın; Plevne’de Bir Avustralyalı, Mehmet Arif Bey’in; Başımıza Gelenler, Turhan Şahin’in; Öncesi ve Sonrasıyla 93 Harbi eserlerinde muhacirlerin uğradığı zulümlerle ilgili yürek burkan satırlar ve onların İstanbul’da barındırılmasıyla ilgili çalışmalar anlatılır.
Böyle bir durum Balkan Savaşlarında da yaşanmış İstanbul’a sığınan binlerce muhacir yine cami-lerde barındırılmıştır. Balkan savaşlarını La Matin Gazetesi muhabiri olarak izlemek amacıyla İstanbul’a gelen Stephane Lauzanne; Hastanın Başucunda Kırk Gün (Balkan Acıları), yine savaş muhabiri olan Georges Remond; Mağluplarla Beraber ve William M. Pickthall; Harpte Türklerle Beraber adlı kitaplarında muhacirlerin camilerde barındırılmasıyla ilgili gözlemlerini aktarmışlardır.
İsmet Paşa’nın; camileri kapattığı, binlerce camiyi yıktırdığı veya ahır haline getirdiği dedikoduları da Kurtuluş Savaşı ve tek parti yıllarındaki uygulamaların hatırasıdır. Kurtuluş Savaşı’nda Batı Cephesi komutanı olan İsmet Paşa, Büyük Taarruz’dan önce I. ve II. Ordu ile bunlara bağlı karargâhların barınması için Akşehir ve Konya çevresindeki camiler, hanlar ve kervansarayları kullanmıştır. Bilhassa kışın bölgede askeri birliklerin barınması için büyük kışlalar ve misafirhaneler olmadığından bu yola başvurulmuştur. Aynı uygulama II. Dünya Savaşı yıllarında da yapılmıştır. Bu yöntem sonraki yıllarda İsmet Paşa’nın camileri kapat-tığı ve ahıra çevirdiği şeklinde halka yansıtılmıştır.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında da şehirlerin imarı sırasında; park, bahçe, yol ve anıt inşası sırasında bilinçsizce tarihi eserlerin ve bu arada camilerin yıkılması fiili işlenmiştir. Genelde tapulu mallara ve arsalara dokunmak sorun yarattığından sahipsiz kalmış tarihi eserler, binalar ve camileri yıkmak en kolay yol olmuştur. Bu Afyon’dan örnek olarak bugünkü Utku Anıtı yapılırken oradaki At Pazarı Camisi’nin yıkılmasını verebiliriz. Yine bugün resimlerde kalan eski hükümet konağı da buna örnektir.
Bu binaları yıkın diye İsmet Paşa emir vermemiş, tamim göndermemiş, bu konuda devlet eliyle alınmış bir karar yoktur. O günkü yerel idarecilerin tasarrufları sonucu bu uygulamalar yapılmıştır. Bu uygulamaların günahı da İsmet Paşa’ya kalmıştır. İşin içine bir de pis siyaset girince İsmet Paşa binlerce camiyi yıktırdı olmuştur.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti