Nöbetçi Eczaneler
24 Temmuz 2014 Perşembe 03:00:00 Gazeteci soru sorar.
Gazeteci eleştirir.
Gazeteci toplumu aydınlatır.
Gazetecinin mesaisi yoktur.
Gazeteci haktan yanadır.
Gazeteci halktan yanadır.
Gazetecinin siyasi görüşü olmaz.
Gazeteci zorluklarla mücadele eder.
Gazetecilik fedakârlık demektir.
Gazeteci duygusal davranamaz.
Gazeteci, gündemdeki her olayı bilir…
***
Yahu amma da büyük bir adammış şu gazeteci…
Bu kadar tabu arasında boğulurken, kendi mesleğini de icra edebilmek, büyük maharet.
Bütün gazetecileri kutlamak gerek…
***
Oysa bu kadar “çerçeve” çizmek akıl kârı değil.
Gazetecilik bir “heves” ve “zevk” işidir.
Yaptığınız haberler okunuyorsa, okunmakla kalmayıp sorunu çözüyorsa en büyük mutluluk budur.
Yazdıklarınızdan dolayı birisi gelip de “Allah razı olsun. Sıkıntılarımızı dile getirdin” diyorsa, o gece rahat uyayacaksınız demektir.
O hazzı bir kere yaşayan, artık müptela olur.
Evet evet, bir tür bağımlılık hâlidir gazetecilik.
Bu bağımlılık, heves ve zevk çerçevesinde, ilkeler aşağı-yukarı belirir zaten.
Gerisi boş laf…
***
İşin ilginci, gazeteci fotoğraf çekerken ya da haber yazarken; mutlaka “Çekmeyin”, “Yazmayın”, “Siz kimsiniz ki” gibi ukalalıklara maruz kalır. Ukalalık yapan, mutlaka kendi görevinde bir eksiklik fark etmiştir, bu eksikliğin ortaya çıkma ihtimali dolayısıyla rahatsızlık duyar.
Buna rağmen, gazeteci “Yazma” demekle yolundan dönmez.
***
Elbette gazeteci, bir derviş, bir alim değil.
Mutlaka eksikleri, kusurları var.
Bununla birlikte, toplumda bir tedirginlik unsuru hâline gelmiş gazeteci.
“Gazeteci var, aman konuşmayalım” veya “Gazeteciye güven olmaz, yazar” gibi cümleleri hep duyarız.
Burada da iki çeşit gazetecinin bulunduğunu vurgulamak lazım: Güvenilir gazeteciler, güvenilmez gazeteciler…
Basit bir kural: “Benim ismimle yazma” veya “Şimdilik bu bilgi sende kalsın” denilen bir konu, “kayıtdışı” kuralına riayet edilmeden “rivayet” ediliyorsa, o gazeteci ile ilişkilerinizi gözden geçirin.
Kayıtdışı kuralına uyuluyorsa, o gazeteci sizi ele vermez; korkmayın.
***
Tabii “güvenilirlik” meselesi bununla sınırlı değil.
Şantaj, montaj, fatura kesme, racon kesme, hayali şirketler kurma gibi alışkanlıkları olan ve “gazeteci” sıfatını kullanmayı pek seven kişiler itibar gördükçe, biz daha çoooook tartışırız “gazeteciliği”…
Kabahat itibar görende mi, itibar gösterende mi?
***
Neyse…
24 Temmuz Basın Bayramımız kutlu olsun…
