Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mehmet Şenkaya
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

HAYAT NE BİR BAYRAM, NE BİR YAS GÜNÜDÜR

Mehmet Şenkaya 7 Haziran 2013 Cuma 03:00:00
  Hayat; iş günüdür. İnsan dünyaya ağlayarak gelir, inleyerek gider. Gülerek çalışmalıdır.
Cumartesi gecesi uyku tutmadı; “biraz hava alırım değişiklik olur.” ayağıyla balkona çıktım.
Otururken bir anda klakson sesleri duydum. Kapının önünden birbirini takip eden arabalar “Konvoyu” geçti. Düğün salonundan gelen ekip, olduğunu tahmin ettim. Bulunduğum yerden görebildiğim: Taksilerin fazla uzaklaşmadan aynı mahallede bir apartman kapısı önünde park etmesiydi. Baktım, arabalardan inen kalabalık “Müzik Sesi” eşliğinde havaya girdi. Düğüncü, hevesini alamamış olmalı ki; gecenin bu geç saatinde ıslıklarlarının da yardımıyla oynamaya başladı. Caddeyi trafiğe kapattı.
Bu gürültü arasında yolun açılmasını isteyen araba sahiplerinin haklı olan sabırsızlıklarını belirten “Korna Sesleri” de kulakları tırmalıyordu. Çevreyi düşünen yok. Sanki: Haksız olan biz mahalle sakinleriydik. Anlaşılan o ki; Yol kapanmaz. Allah’tan anlayış gösterildi. Tartışma kısa sürdü. Yolu tıkanan araçlar geçmeye başladı. İki tarafın uzlaşısıyla, bir sıkıntı çıkmadan problem çözüldü.
Gideceği mekâna o yoldan başka ulaşım imkânı olmayan kişi ne yapsın. O saatte bir işçinin vardiyalı işten çıktığını düşünün, ertesi gün gene işbaşı yapacağı için evinde dinlenecek. Ya da çalıştığı işyerine yetişecek. Yahut acil hastası var ona yardımda bulunacak, yaşlı, çocuk, iş adamı, öğrenci uyuyacak. Namaza kalkacak, sınava girecek, işinin başında olacak. Bu saatten sonra senin yakışık almayan gürültünü çekmek zorunda mı? Teknolojinin sesi yükselten hoparlörü ile insanlara zorla müzik dinletme. Gecenin köründe; atılan çığlıkla, tencere, kapağı birbirine vurularak “Dilenme adeti” Hem ayıp hem günah.
Hiç unutmam Edirne’de “Türk Dili ve Edebiyatı – Türkçe Öğretmenleri Seminerine katıldım. Hafta içi etkinliklerle dolu, hafta sonları da belirli yerlere geziler düzenleniyordu. Gündemde “Çanakkale Şehitleri” mekânının ziyareti vardı. Beklenen gün geldiğinde; Anadolu’nun muhtelif illerinden gelen meslektaşlarla bir otobüsü doldurarak bu geziyi gerçekleştirdik.
Düğün yapan bir köyden geçiyorduk. Davullu zurnalı oyun ekibi yolumuzu kesti. Acele işimiz yok. Biz zaten gezi yapıyorduk. Molaya da ihtiyacımız vardı. Herkeste stres atma fırsatı doğdu. Güzel bir atasözümüz: “Düğün elinen, harman yelinen” der. Bunun gereğini yerine getirdik. Hepimiz de otobüsü boşalttık. Alkış tuttuk. Birlikte omuz omuza halay çektik içimizde çok güzel oyun bilen cevherlerin olduğunu burada öğrendik. Kurtlar döküldü. Neşelerine ortak olmamız. Onları onurlandırdı. Bizleri ağırlamak istediler ama, gideceğimiz yer günübirlik gezi olduğu için; “yolcu yolunda gerek” dedik. Mutlu bir şekilde yolumuza devam ettik. Gün içinde menzilimize ulaştık. Bu gezimiz hepimizde unutulmaz bir hatıra bıraktı. “Ölü evine varınca ağla, düğün evine varınca oyna” Ama zamanlamaya dikkat gerek.
Geçtiğimiz günlerde Dünürümüz ve iyi bir aile dostumuz; Emekli Baş komiser İbrahim Okumuş’u, memleketi Bilecik’te toprağa verdik. Elden ne gelir. Çocukluğumuzdan beri tanıdığımız Afyonumuzun medarı iftiharı İş Adamları Çetin Pancar ve Yılmaz Oruç ağabeyleri de kaybettik. Duamız: Allah mekânlarını cennet etsin, taksiratlarını affetsin. Ailelerine sabır versin. Dünya fani, ölüm ani.
İşte! Dinimizin kutsal saydığı: Recep, Şaban, Ramazan mağfiret ayları. İşlediğimiz günahlardan vakit kaybetmeden tövbe etme fırsatı. Bu dünyada hepimiz geçiciyiz. Ölüm kaçınılmaz bir gerçek. Genç ihtiyar tanımıyor. Vakti geliyor, içimizden biri gidiyor. Önemli olan iyi bir iz bırakmak. Tesellimiz bu… Cumanız mübarek olsun. Allah sağlıklı, hayırlı ömür versin.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER