Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

“İLAH”IN ÖFKESİNDEN, ŞEYTANIN İNKARINA

Hep insanın “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiasına dikkat çekiyoruz. Çünkü bu iddia insanın dûniHİ algısından kaynaklanan zann’ıdır. Bu zann’a Kur’an, “insanın HEVA ve HEVESLERİ” olarak da tanım getirmiştir:
“(O) hevasından konuşmaz; O vahyolunan bir vahiyden başka değildir.” (Necm; 3, 4)
Ayetler Kur’ân ve sünnetin dûniHİ algının zann’larıyla karıştırılmaması gerektiğini vurgular ve sonra da bizi uyarır:
“Yoksa dûniHİ (algı sonucu müstakilen var ve muhtar zannederek) ilâhlar mı edindiler? De ki; haydi delillerinizi getirin! İşte benimle beraber olanların kitabı ve benden öncekilerin kitabı! Hayır, onların ekseriyeti Hakk’ı bilmiyor, bu yüzden de yüz çevirirler. Senden önce hiç bir rasûl göndermedik ki, ona; ‘Benden başka ilâh (müstakil ve muhtar varlık) yoktur; o halde bana kulluk edin’ diye vahyetmiş olmayalım.” (Enbiya; 24, 25)
Eğer dûniHİ hâl bir algı, bir zann olmasaydı, yani Allah’ın dışında müstakil ve muhtar varlıklar olsaydı, hatta bunlar da ilâh gücünde olsalardı, durum nasıl olurdu?
“O ikisinde (Arz ve Semavat’ta) Allah’tan başka ilâhlar olsaydı elbette ikisi de fesada uğrardı. Arş’ın Rabbi olan Allah onların vasıflamalarından münezzehtir.” (Enbiya-22)
Bu böyle midir, onu şimdi hayatımızdan öğrenelim.
Ayet diyor ki, eğer müstakil varlıklar olsaydı onlar birbirlerini yok ederlerdi.
Şimdi bu âyetlerden öğrendiğimle söylüyorum ki, bir insan dûniHİ algıyla “Ben VARIM ve Muhtarım” derse ilâhlığını ilan eder. Böyle diyen insanları düşündüğünüzde her yer ilâh dolu olmaz mı? İlâh, ilâh, ilâh… Onların niye kavga ettiklerini şimdi anladınız mı?
Ayet öğretti ki ilâhlar kavga eder!
Bize öfke niye yasaklanmış şimdi anladınız mı? Öfke ilahın olduğu için ilâhlar kavga eder. Çünkü onun mutlaka kendine ait bir menfaati vardır ve mutlaka kendinden yüce de birisi vardır. Ona yaranmak ve diğerini de ezmek ister, mutlaka. Ayet diyor ki, eğer öyle bir varlık ve öyle güçler olsaydı fesada uğrarlardı, kavga ederlerdi. Hâlbuki evrende barış, selâmet var. Böyle olduğunu bize öğreten bir esmâ’ül hüsna var: Selâm ismi!
Evrene iyi bakmak lazım
Ayetlerle kompozisyonumuza devam ediyoruz:
“Allah çocuk edinmemiştir, O’nunla beraber bir ilâh da yoktur. Aksi takdirde her ilâh kendi yarattığını sevk ve idare eder ve mutlaka o ilâhlardan biri diğerine galebe çalardı. Allah onların yakıştırmalarından (yakıştırdıkları şeylerden) münezzehtir.” (Mü’minun-91)
Bir önceki ayettekiyle aynı mânâyı bu ayette bir başka benzetmeyle görüyoruz: “Öyle bir ilâh (birden fazla ilah) olsaydı herkes kendi yarattığını sevk ve idare ederdi.”
Birçoğumuz çalıştığımız yerlerde “Burası benim, o benim yetki alanım, sen karışma” denildiğini duymuşuzdur. İşte o bir ilâhlık özelliğidir, o seslenen insanlardaki ilâhtır. O tavır ve davranışlar, onların ilâh olduklarının kanıtıdır. İlâh oldukları için, yani “Müstakilen VAR ve Muhtar” iddiasıyla yaşadıkları için çevrelerine öyle davranmaktadırlar.
“De ki; eğer onların dediği gibi O’nunla beraber ilâhlar olsaydı, o vakit elbette Arş Sahibi’ne bir yol ararlardı.” (İsra-42)
Birden fazla ilah bulunsaydı mutlaka kavga ve tartışma olurdu.
Ve bunlar esas hükümranlık için Arş’ı ele geçirmeye çalışırlardı. Arş’ı kim istiva etti? Allah! İşte orayı istiva edebilmek için, yani orada hükümran olabilmek için güç savaşı yaparlardı. Veya o ilah, Arş kimin elinde diye bakardı. Eğer Arş’ı elinde tutana gücü yetmiyorsa bu sefer ona teslimiyet için yol ve çare ararlardı. “Böyle şeyler olmadığına göre hâlâ anlamıyor musunuz?” diyor. Ayet bize soruyor: “Öyle bir evreniniz var ki orada böyle şeyler görmüyorsunuz, bir deliliniz de yok. Öyleyken bu iddiaları nereden çıkarıyorsunuz?”
Sebe halkı ve Mekke müşriklerinden örnekler
DûniHİ bir ilâh edinmek, ona dua etmek, ona yönelmek konusunda bize Sebe ülkesinden de bir misal verilmiştir:
“Onu ve kavmini dûnillah (algı sonucu müstakilen var ve muhtar zannederek) güneşe secde ediyorlar buldum. Şeytan onlara yaptıklarını süslü göstermiş de onları doğru yoldan alıkoymuş. Bu sebepten doğru yolu bulamıyorlar.” (Neml-24)
Müslüman Kur’an’ı önemseyip ders yapacağı için, meâllerden kıssanın tamamına lütfen bakın inşaAllah. Şimdi biz anlatılan bu olayı tefekkür edelim:
Hz. Süleyman aleyhisselâm’a Sebe ülkesinde güneşe secde edenler anlatılıyor: “Güneşe secde edenleri gördüm. Onu ve kavmini dûnillah algı sonucu müstakilen var ve muhtar zannettikleri güneşe secde eder buldum. Müstakil bir varlık ve muhtar bir güç zannederek güneşe secde ediyorlar” diyor.
Günümüzde yok mu? Bugün de güneşe secde edenler var. Oysa bize açık bir uyarı var, bir âyet var: “Sakın aya ve güneşe secde etmeyin, Allah’a secde edin” (Fussilet-37)
Bu okuduğumuz ayet secde âyeti olduğundan uygun olduğunuzda tilavet secdesini yapınız lütfen.
Önce okuduğumuz Neml Suresi 24. ayette “onları şöyle buldum” denilen hâl, Sebe kavmi ve melikesinin dûniHİ yaşantı ile idraklarının kaydığı yanlış hâldir:
“Daha önce dûnillah (algı sonucu müstakilen var ve muhtar zannederek) kulluk yaptığı şeyler onu (o kadını bu idraktan) alıkoymuştu. Muhakkak ki o kâfir bir kavimdendi.” (Neml-43)
DûniHİ algının nasıl idrak kaydırdığı bize bu âyetle de gösteriliyor! Dikkat edin, bu yüzden eğer kişi idrakını dûniHİ algıdan kurtaramazsa İslam gerçeğini duyduğunda Billâhi anlamda imanı anlayamaz ve fikirlerinde saçmalar. Buna bir misal olarak Mekke müşrikleri verilmiştir:
“Şirk koşanlar dediler ki; ‘Allah dileseydi biz de babalarımız da dûniHİ (düşünüp de Allah dışında başka) bir şeye kulluk etmezdik ve dûniHİ (düşünüp Allah’tan ayrı) bir şeyi haram yapmazdık.’ Kendilerinden öncekiler de böyle yapmıştı. Rasûller üzerine apaçık tebliğden başka ne düşer?” (Nahl-35)
Benzer âyetleri Fatiha kitapçığında detaylı inceledik, ilgi duyanlarımız bakabilir. (http://www.birdusunyansimasi.com/media/kitap/fatihailefetih.pdf) Burada yalnızca idrak kaydırma konusuna odaklanıyoruz.
“Yok”tan istenen Şeytan’a ulaşır
Sizinle paylaşmaya çalıştığımız bu gerçekleri Efendimiz (SAV) onlara açıkladığında, bir müşrik diyor ki: “Eğer müstakil ve muhtar değilsek niçin Allah bizim muhtarlığımıza izin veriyor? Dileseydi yapmazdık!” Böyle diyerek kendince ortaya bir delil koyuyor, bir de “Müstakilen VAR ve Muhtar” oluşuna ne kadar güçlü inandığını gösteriyor.
O kişi Efendimiz (SAV)’e diyor ki; “Mâdem biz dûniHİ algıdayız ve sen bizim o kapsamdan kurtulmamızı, ‘Âmentü Billâhi’ dememizi istiyorsun, ‘Lâ ilâhe illallah’ ile bizi tevhide çağırdın, eğer iş senin dediğin gibiyse, Allah dileseydi biz müşrik olmazdık. Neden bizim müstakilen var ve muhtar algıyla yaşamamıza izin veriyor? Dileseydi yapmazdık!” Böyle diyerek Efendimiz (SAV)’e karşı fikir üretiyor ve bunu Efendimiz (SAV)’in cümlesiyle yapıyor. Bunu söyleyen kişi dûniHİ algıda olduğu için, âyet ondaki idrak kaymasını da bize gösteriyor:
DûniHİ algıda olduğunuz sürece Rasûlümü de, Billâhi’yi de anlayamaz reddedersiniz.
İdrak kaymalarının çok önemli bir sebebini Kur’ân bize şöyle bildirir: DûniHi algı sonucu “Müstakilen VAR ve Muhtar” zannedilen güçlerden medet ummak doğrudan şeytandan istemektir. Şeytan insanları saptırır. Çünkü bu konuda yemin etmiştir.
Hatırlayalım: DûniHi algıdaki yaşantıda zann’larıyla “Allah’ın dışında müstakil, muhtar güç var” sanıp onlara kulluk yapmak, onlardan medet ummak, onların güçlerinden yararlanmaya çalışmak için çırpınış vardır. Birçok örnek sıralayabiliriz. İşte böyle dûniHİ işler yaptığınızda Kur’ân diyor ki: Ayetlerimi okudun. Gördün ki öyle bir dûniHİ güç yok. Onlar senin koyduğun isimler, onlar senin zannın, onlar vehmin zulmeti, onlar zannın fazlası, onlar bâtıl, onlar YOK. Buna rağmen o YOK’tan istemektesin. Ama bu isteğin boşa gitmez, onlar YOK diye talebin boşa gitmez, talebini şeytana söylemiş olursun ve sana şeytan gelir. Zihninde oluşturduğun bir şeye, yani YOK olan bir şeye söylemekle şeytana söylemiş olursun. Bunu bize ayetle öğretiyor:
“Onlar (müşrikler) dûniHİ (algı sonucu müstakilen var ve muhtar zannettikleri) dişileri (dişi isimli tanrılarını) çağırıyorlar (onlardan istiyorlar). Onlar ancak inatçı şeytandan dilekte bulunuyorlar.” (Nisa-117)
Öğreniyoruz ki dûniHİ algı ve zann’ları YOK diye onlara yönelmeler ve talepler boşa gitmiyor. O talepleri kullanan birisi var: Şeytan! Doğrudan o talebinizi alır, değerlendirir.
Şeytan önce saptırır, sonra terk eder
“(Şeytan:) ‘Onları mutlaka saptıracağım, onları boş kuruntulara boğacağım. Kesinlikle onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar. Şüphesiz onlara emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler’ (dedi). Kim şeytanı dûnillah (algı sonucu müstakilen var ve muhtar zannıyla hareketle) dost edinirse, gerçekte o apaçık bir hüsrana uğramıştır.” (Nisa-119)
İşte Esfele Sâfiliyn yapıdaki kişi şeytanla böyle doğrudan temasta oluyor. Kur’an’ı tefekkür ederek okumadığı, ders etmediği için şeytanı da, dûniHİ algıyı da tanıyamıyor. Kur’ân onu ders edene öğüttür, ona öğretir:
“Çünkü şeytan insana; “inkâr et” der. İnsan inkâr edince de, “Ben senden uzağım, çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım” der.” (Haşr-16)
“Ben senden uzağım, ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım” der ve seni orada bırakır! Dikkat edin, şeytan Allah’tan korkuyor. Bunu Haşr-16 öğretiyor: Şeytan ona, “İnkâr et” dediğinde insan da inkâr ettiğinde “ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım” der ve onu terk eder gider.
Ayetteki “inkâr et!” ifadesini lütfen yanlış anlamayalım. Ayeti okuyunca “Biz Allah’ı inkâr etmiyoruz ki” diyorsunuz. Tamam, ama O’nun dediği gibi yaşamıyorsunuz! Bu da bir inkârdır. İşte şeytan sana da bu inkârı yaptırıyor. Şeytaniyette sürekli bir inkâr var. Şeytanın görevi içerisinde herkese ve her duruma göre değişen bir inkâr vardır. Ancak o inkâr gerçekleştiğinde sana davranışı çok farklı olur: “Senden uzağım! Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım” diyor ve seni o halde bırakıp gidiyor.
İçine düşülen algıya, Aşağıların Aşağısı’na yarın, “Allah’a karşı mütekebbir bakış nedir, mütekebbir olmayan bakış ve yaşantı nedir?” bunun tefekkürü ile devam edeceğiz, inşaAllah.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti