Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

KALPLERİN MUTMAİN OLMASI VE BAŞARIYA GİDEN YOL

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 29 Temmuz 2017 Cumartesi 12:41:39
 

-2-
Yeni paylaşımlarımızda ele aldığımız önemli konu olan insandaki “Fıtrat Manaları” ve “format manaları” çok dikkat etmemiz ve birisinden kurtulup diğerini açığa çıkarmamız gereken bir haldir. Bunun bir süreci ve işleyişi vardır. Bugün, bu işleyişte beynin yeri nerededir ve rolü nedir, onu ele alarak başlıyoruz.
• Beyin, insandaki manalara göre tertip alır.
• Beyin önce insandaki esfele safiliyn manalarla karşılaştığı için esfele safiliyn’e göre tertip almıştır.
• Beynin manalara göre tertip alması, o manalara göre kendisinde fonksiyon alanları açmasıyla olur.
Beyin kendisi o manayla ilgili bir alan açar, bir fonksiyon alanı açar, bazı hücreleri o manayla ilgili görevlendirir.
• Beyin açtığı bu alan aracılığıyla da ilgili mana ile irtibattadır.
• Ayrıca manaya uygun fiilleri de bu alanlarla vücuda yönlendirir.
• İnsan beyninin manalarla olan ilişkilerine ise Kalb sistemindeki Fuad yön verir.
Fuad Hakk ve Batıl ayırmaksızın hâkim mana yönünde analiz-sentez yapar, sonucu günlük aklın tasdikine sunar, bu hükmü de beyne iletir.
• İnsanda dȗniHİ algı bulunduğu sürece örtücü zann’lar da oluşacak ve Sadr bu zann’ları asıl manalar kılığında beyne iletecek, sonuçta esfele safiliyn kılığında fiiller kişiden çıkacaktır. Bunu Hakk bilgi engelleyemez, engellenebilmesi için Hakk mana gerekir.
• Bu hal insanda aynen böyle kalıp da bu duruma salât ve oruç eklemekle kişi örtücü olmaktan kurtulamaz.
• Mesele her şeyiyle bir hayat tarzıdır. Esfele Safiliyn hayat tarzına tanımlanmış ibadetleri eklemek esfele safiliyn’e hizmet eder.
Kalplerin mutmain olması
İş hayat tarzı olduğu için, işi kökünden çözmenin sloganı bu noktada şu olmalıdır: Senin hayat tarzın sana, benim hayat tarzım bana!
Bu sebeplerden, Talib’in amacı Allah Fıtratı üzere olan manaları açmak olmalıdır.
“Allah Fıtratı üzere manaları açmak”tan maksat yeni bir mana oluşturmak değildir. Fıtrat manaları Ahseni Takviym özellikli insan kalıbında mevcuttur.
Bu manaların hâkimiyetinin sağlanmasına “manalar açıldı” denir.
En temel mesele;
• Beyinde açılan mana alanlarının “Müstakilen Var ve Muhtar olan ancak Allah’tır” gerçeğinin hâkimiyetinde çalışmasını sağlamak ve;
• Daha önce beyinde yer kapmış olan Esfele Safiliyn mana alanlarını “Başka Müstakilen Var ve Muhtar Yoktur” gerçeğiyle fonksiyonsuzlaştırmaktır.
• İşte bu durumda, ancak bu durumda Kalbler gerçekten mutmain olur.
Çünkü; Kayıtlı Kendini Hissetme Duygusu’nun Kalb Elbisesi esfele safiliyn manalarla kirlenmiş, tozlanmış, örtülmüştür.
Talib uyanır, hamle yapar, bir gayretle elbisesini temizler. Ya Allah, Bismillah…
Evet, bir gayretle elbisesini temizler!!!
Talib’in bu gayreti içerisinde ana basamaklarıyla şunlar vardır:
• Sadr örtücü manalardan temizlenmiştir.
• Kalb manaları fonksiyon kazanmıştır.
• “Hakk” hâkimiyet “Lüb”e kadar ulaşmış ve artık “Lüb Nuru” tesiri Kalb’ı kaplamıştır.
• Bu durumda, Sadr’a da Kalb manaları Lüb Nuru güvencesiyle hâkim oldu demektir.
• Fuad Lüb Nuru cazibesine girmiş ve analiz sentez görevini Kalb manalarına göre, yani “Müstakilen Var ve Muhtar olan ancak Allah’tır” Kelime-i Tevhid manası hâkimiyetinde yapar.
• Fuad yönlendirmesi ile “Hakk” sonuçlar günlük aklın hükümleri olarak beyindeki Kalb mana alanlarıyla irtibata geçer ve fiillere dönüşür.
• Fuad’ın analiz-sentez görevi sonuçları beyin aracılığıyla dille ifadeye çevrildiğinde, artık bu bir BİLGİ’dir ve bu bilgiler Allah Fıtratı’na uygundur.
Dolayısıyla; Veli’nin bilgileri, yani dille ifade ettikleri Allah Fıtratı manaları üzeredir.
Ârif ve Âlim arasında ne fark var?
“Bilgi” kavramı içerisine, söz konusu veli olunca, neler girer bir bilsen…
Ya Allah, Bismillah…
“Dille ifade” kavramı içerisine, söz konusu veli olunca, neler girer bir bilsen…
Ya Allah, Bismillah…

Arif ve Alim tabirlerini çok duymuşsunuzdur. Onların net tariflerini şimdi okuyunca çok memnun olacağınız düşünüyorum.
Veli zat yaşadığı manaları veya açılmış manaları dille ifade ederken yeterince tanımlayamaz. Daima manalar tanımlanmış bilgiden daha fazladır, yüksekte kalır. Bu sebepten veli zat bu arif haliyle, sözle ifade ettiklerinin üzerinde bir hal içerisindedir. Dünya hayatında sözle ifadeyi ya “Kesret Dili”yle veya “Tevhid Dili”yle yapar; kendisindeki manaları da çakıştırarak “Ya HÛ” der, manaları ayrıştırarak “Ya Hakk” der.
Bir bilgiyi aktaran kişi konuyu duymal yakin veya ilmel yakin olarak biliyorsa, bu bilgi manaya dönüşmemişse, bu bilgiyi sunan kişi Âlim haliyle sunduğu bilgiden aşağı bir hal içerisindedir.
İşte, mana bakımından Ârif ve Âlim arasında böyle bir fark vardır.
Günümüzde, dünya hayatının ulaştığı teknolojik çizgide makineler bir âlim gibi hatta bir seferde binlerce âlim gibi davranabilmektedir. Oysa hiçbir teknoloji ile ve hiçbir makine ile “Ârif” hal ortaya konulamaz.
“Ârif” hal ancak Halifetullah yetki verilmiş insanın yaşayabileceği bir gerçektir.
Bu noktada, talip olana “doğru mana için doğru yöntem nedir?”i açmaya çalışacağız.
• Sadr’ın sakladığı örtücü manaların silinmesi,
• Kalb manalarının Sadr’a da hâkim olması,
• Kalb manalarının beyinde fonksiyon alanları açması,
• Lübb Nuru’nun dünya hayatı ve ahiret hayatına ışık tutması.
Bütün bunlar için Talib’e pek çok yöntem önerilmektedir. Ancak, bu yöntemlerin birçoğunun anlaşılabilmesi, uygulanabilmesi ve onlarla sonuç alınabilmesi hiç önerildiği gibi gerçekleşmez. Talip de çabalar durur…
Talibi başarıya götürecek bir tek usül
Çok önemli olduğundan, bir hususu başka bir deyişle tekrar hatırlatalım:
•    Aslında “Müstakilen Varım ve Muhtarım” iddiası kazandırılmış ve “mana vasıfları”na sahip gerçek bir “mana” yoktur. Mana gibi oluşan olgu, yalnızca bir zann’dır; sakınılması gereken zann’lardan üretilmiş olan zann’lardır ve bu da dȗniHİ algı sebebiyle olur.
• DȗniHİ algı ve zann’larının Kalb’te yeri olmaz, onlar Sadr’da; yani, uydurulmuş zann’lar havuzunda yer alırlar.
• Fuad bu uydurulmuş zann’lara gerçek mana muamelesi yapar; günlük akıl ve beyin de bu aldatmacaya kanar.
• Talib ile ilgili olumsuz kısım buradadır; eğitimi gereği talip de bu zann’lara gerçek mana muamelesi yapar. Taliple ilgili olumsuz kısım bu yüzden bu noktadadır.
Eğitimi içerisinde, eğitimi gereği bu zannlara o da “gerçek bir manaymış gibi” muamele yapar ve tek tek acısını çekmek gerektiğine inanır.
Ne mana biter, ne de acı biter… Çünkü “Müstakilen Varım ve Muhtarım” iddiası devam eder.
Bütün bu sebeplerden dolayı, talibi başarıya götürecek bir tek usül vardır, bir tek usül!
• “Müstakilen Varım ve Muhtarım” iddiasına ve bu iddiaya uygun hayat tarzına sırtını dönerek “Haniyf” olmak; “Müstakilen Var ve Muhtar olan ancak Allah’tır” hayat tarzı içerisinde imanını Rükȗ ve Secde ile ifade etmek gerek.
• Bu hal ise; dȗniHİ algıyı tam tanıyıp sakınmak, Billahi anlamda imanı tam tanıyıp sarılmak ile başlar.
• Talibin eğitimi bu temel gerçek üzerine bina edilmelidir. Fıtrat Manalarının açılması hedeflenmelidir.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER