Patlamayı belki MOBESE çözer – Kocatepe Gazetesi

17 Nisan 2014 Perşembe 03:00:00
  5 Eylül 2012’de, akşam vakti evlerimize giren rüzgârın, perdelerin yanı sıra binaları da oynatması; tahrip gücü yüksek bir patlamayla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyordu. Herkes, hemen telefonlara sarıldı. Zannedildi ki Kurtuluş Caddesi’nde bir tüp ya da LPG’li araç patlamıştı. Fakat içimizdeki ses “Bu başka bir şey” diyordu. Neticede çeşitli haberleşme yöntemlerini kullanarak patlamanın Şehit Uzman Çavuş Mete Saraç Kışlası’nda olduğunu öğrendik.
Sonrası malum koşuşturma… Binbir türlü tevatür… Doğrulanamayan ama yalanlanamayan da bilgiler…
İlk telaşı atlattıktan sonra güvenlik görüntüleri aranmaya başladı. Kışla içinde kamera var mı, yok mu bilemedik. Gerçi sonradan ortaya çıktı ki kışla içindeki kameralar “göstermelik”miş. Çevredeki güvenlik kameralarının görüntüleri incelendiğinde nasıl bir patlama yaşandığını da bir kez daha görmüş olduk. Hatta bu süreçte Özel Halk Otobüsleri’nin kameralarına da patlama anı yansımış, otobüsün içinden ses duyulmuş, parlaklık görünmüştü.
Şimdi, 5 Eylül 2012 patlaması, yeniden hatırlandı. Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcılığı, patlamanın sabotaj olup olmadığını araştırıyor. Savcılık O günlerde bulamadığımız, ama bugün bulunması gereken bir görüntü var ki; o da Kanlıca Mahallesi’nde, Gün Sazak Bulvarı’nın başlangıcındaki MOBESE’ler. Güvenlik gerekçesiyle elde edemediğimiz görüntülerin mutlaka incelenmesi lazım. Çünkü MOBESE kameraları, doğrudan kışlayı görüyor.
Yine Hıdırlık’taki işletmelerin kameraları, Gün Sazak Bulvarı’ndaki minibüs durağının kameraları da hiç değilse, kışlaya dışarıdan bir müdahalenin olup olmadığını ortaya koyacaktır.
Kışlaya dışarıdan müdahale olup olmaması neden önemli? O günlerde ve sonrasında Şehit Uzman Çavuş Mete Saraç Kışlası’nın çevresindeki köy ve mahallelere gittiğinizde akla hayale gelmeyecek iddiaları duyuyordunuz. Kimisi, “Kışlanın önünde kırmızı ve mavi iki TIR bekliyordu. Patlama günü de TIR’ları gördük” diyordu; kimisi “Kışlaya doğru ışıklı bir hareket görmüşler” deyip muhabirleri yönlendirmeye çalışıyordu.
Şu ana kadar bu iki rivayete ilişkin, bırakın kanıtı-görüntüyü, elle tutulur bir bulgu dahi elde edilmiş değil. Fakat hiç değilse sözlü araştırma yapılmalı.
5 Eylül 2012, Afyonkarahisar ve Türkiye için çok üzücü bir gündü. 25 askerimizin şehit olduğu, patlamada ihmal, sabotaj, saldırı gibi bir durum varsa, mutlaka tespit edilmeli. Patlamanın, hem şehit ailelerinde, hem de şehir sakinlerinin ruhunda derin bir iz bıraktığı unutulmamalı.