Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Murat Arısoy

Sağlıkta döne döne dönüşüm – Kocatepe Gazetesi

Murat Arısoy 26 Ekim 2014 Pazar 03:00:00
  “Parasız” bir düzen kurmak, çok güzel bir hayal. Kredi kartlarının olmadığı, emek sömürüsünün yaşanmadığı, faizin esamisinin okunmadığı, para üzerinden para kazanmanın tarihe karıştığı bir düzen, insanlığın fikri gelişiminin ulaşacağı son noktadır bana göre.
Ancak böyle bir dizgenin oluşması için “son tahlilde” şartların oluştuğunu da zannetmiyorum.
O nedenle, bir taraftan bu hayale ulaşmak için yeni hayaller kurarken, bir taraftan da “sosyal devlet” tanımlamalarıyla avunmaya çalışıyorum.
“Sağlığı parasız yaptık” sloganı da beni bir süre teselli etti.
Ama yanlış giden bir şeyler vardı. Önce özel hastanelerde “ücretsiz” olduğu iddia edilen muayeneden para alındığını gördüm.
Büyük bir meblağ değildi, ama doktordu, laboratuardı, filmdi derken bir özel hastaneye 50-60 lira bırakıyorduk her gidişimizde.
“Tamam” dedim. Özel hastaneler teşvik edilmesine rağmen, ne olduysa rüzgâr tersine dönmüş; paralı tedavi başlamıştı.
Olsun, ne de olsa elimizde kapı gibi devlet hastanelerimiz vardı.
Devlet hastanelerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin kurduğu hükümetlerden önce, cüzi bir miktar ücret ödüyorduk.
Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetleri “Büyük reform yapıyoruz” duyurularıyla sağlıkta vatandaşın cebinden çıkacak paranın önüne geçmişti.
Zaten Adalet ve Kalkınma Partisi’ne en çok oy getiren düzenlemeler de sağlıkla ilgiliydi. Devlet hastaneleri ile Sosyal Sigortalar Kurumu hastanelerinin birleştirilmesi, katılım paylarının alınmaması, eczanelerde vatandaşın ödediği paranın oranının düşmesi, “gerçek bir başarı” gibi sunuldu.
Oysa bugünlerde, yine başa döndük.
Devlet hastanelerinde yine “katılım payı” alınmıyor; ama doktorun yazdığı reçeteyi eczaneye götürdüğünüzde eczane sizden hem ilaç katkı payını, hem de muayene katkı payını alıyor. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin büyük reklamlarla tanıttığı “reformlar”dan önce muayene için 12-13 lira ödüyorsanız, şimdi de muayene başına 6-7 lira, reçete başına 5-6 lira ödüyorsunuz. Aynı tas, aynı hamam.
Tabii şunu da söylemeden geçemeyiz:
Parasız sağlık, parasız eğitim gibi köklü değişiklikler, bir altyapının sağlanmasıyla mümkün olabilir.
Siz, sadece dışarıdan gelen sıcak paraya güvenirseniz, yabancı sermayenin ikircikli yapısına itimat ederseniz, bu konuda Türkiye içinde bir çalışma yürütmezseniz, “parasız sağlık”, “parasız eğitim” sloganlarınız 5-6 yılda çöker.
Vatandaştan para almak zorunda kalırsınız.
Sağlık, az-buz bir bütçeyle üstesinden gelinecek bir sektör değil. Sadece vatandaşın katkı paylarının 20 milyar Türk Lirası’nı bulduğu söyleniyor.
Makineler büyük, ihale yekûnu büyük.
Sağlıkta vatandaşın ödemediği kısım, Sağlık Bakanlığı bütçesinden, dolayısıyla da devlet bütçesinden karşılanıyor.
Devlet hastanelerindeki doktorların gerekli gereksiz yere hastalardan film istemeleri, kan tahlili istemeleri, tomografi istemelerinin karşılığı da hastanelerin istatistiki durumunu etkiliyor.
Ne kadar çok hastaya bakarsanız, ne kadar çok film çektirirseniz, ne kadar çok işlem yaparsanız, ne kadar çok hastayı yatarak tedaviye ikna ederseniz, hastanenize Sağlık Bakanlığı’ndan ayrılacak bütçe ve döner sermayeniz o kadar gelişiyor.
Hasta, tedavi edilecek bir canlı değil; bir istatistikten ibaret hâle geliyor.

GAZZELİLER İÇİN TEŞEKKÜR

Sağlıktaki durumu “genel siyaset” çerçevesinde eleştiriyoruz. Zira yerel yöneticilerin genel siyaseti yönlendirmesinin mümkün olmadığı bir dizge kurulu. Bununla birlikte yerel idarecilerin başarılarını da görmezden gelemeyiz.
Hatırlarsınız, bir süre önce Afyonkarahisar, İsrail’in saldırıları dolayısıyla mağdur olan Gazzelileri sahiplenmişti. Afyonkarahisar Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Ayhan Erenoğlu ile İl Sağlık Müdürü Necip Yemenici’nin girişimleri sonuç vermiş, Gazzeliler, Ankara ve İstanbul’un ardından Afyonkarahisar’da da tedavi edilmeye başlamıştı. Bu tedavi sürecinin iyi yönetilmesi dolayısıyla Afyonkarahisar Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Ayhan Erenoğlu’na teşekkür yazısı gönderildi. Benzer bir yazı, muhtemelen İl Sağlık Müdürü Necip Yemenici’ye de gönderilmi��tir. Teşekkür yazısında Sağlık Bakanlığı Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Doç. Dr. Osman Arıkan Nacar’ın imzası bulunuyor.

“BEN ZATEN VATANDAŞIM”

Nüfus cüzdanlarının değiştirilmesinde bir beis yok. Hatta “çipli” olarak tarif edilen kimliklerin dağıtılacak olması hoşuma da gider. Varsın devlet, o kimlik kartı üzerinden ne yaptığımı takip etsin. Zaten takip etmiyor mu? Hiç değilse resmi takibi bilelim.
Kimliği değiştirmesine değiştirelim de, bu 18 lira nereden çıktı? Neden 18 lira veriyoruz yeni kimlik kartlarını alabilmek için?
Bu durumu benim gibi kafaya takanlar, benden önce davranmışlar. Türlü toplumsal kampanyaların başlatıldığı, kimi kampanyaların başarıyla sonuçlandığı “change.org”ta, “Ben zaten vatandaşım” başlığıyla bir duyuru paylaşıldı. Duyuru altındaki metni, 20 bini aşkın kişi imzaladı. Kampanya metni şöyle:
“Aralık ayından itibaren kullanılmaya başlayacak olan yeni çipli kimliklerin 18 TL olarak belirlenen bedelinin kaldırılarak vatandaşlık hakkım olan kimlik kartının tarafıma ücretsiz verilmesini rica ederim.”
Bu kampanyaya ben de katılıyorum.
Her adımımdan vergi alıyorsunuz zaten, bari kimlik kartımdan almayın.

YERLİ MALI DİYE ALDIM

Gittim, “Paşabahçe” logosunu gördüğüm için bir porselen bardak satın aldım. Şimdilerde o tür bardaklara “kupa” diyorlar. Büyük porselen bardağı eve getirdiğimde, porselenin nerede üretildiğine gayriihtiyari baktım. Bizim Paşabahçemiz, Birleşik Arap Emirlikleri’nde üretiliyormuş meğer. “Yerli” malının da ne kadarı yerli, sorgulamak gerek demek ki.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER