Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

TEFEKKÜRÜMÜZÜN SONU VE DUAMIZ – Kocatepe Gazetesi

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 9 Haziran 2017 Cuma 12:32:53
 

-122-
Allah’ın razı olduğu bir hayat için kula düşen görevin içinde Allah’tan sakınmak, O’na sığınmak da vardır. Sakınmak, Allah’ın razı olmadığı şeylerden sakınmaktır. Allah’dan sakınmanın fiili uygulanışı budur ve çok değerlidir. Öyleyse, sakınacağımız şeyi iyi tanımlamak ve tanımak önemlidir. Böyle olunca, şu kural önemle karşımıza gelir: Sakınacağımız konuda yapacağımız tanım Kur’an’a uygun olmalı yani Muhammedî özellik taşımalıdır. Bunun için şöyle bir yol izleyebiliriz: Yapılacak tanımın veya amelin yani fikrin veya fiilin Sözde Tanrılık İddiası ile ilişkisi kurulmalıdır. Yani: Yapacağımız tanım ve amel Yöneliş ve İlişkiler’in neresindedir? Diğer deyişle; “Amenü Billâhi ve Amilus Salihati”nin neresindedir? Bu belirlenmelidir.
Allah’ın gazabına
uğrayanlar ve sapıtanlar kim?

Fatiha Sûresi’ndeki gazaba uğrayanlar da, sapmış olanlar da ortak bir noktada buluşmuşlardır ki Hakk Yol’dan ayrılmışlardır, bulundukları hal bâtıldır. Bu şu demektir: Her iki grup da Sözde Tanrılık İddiası içerisindedir, her iki grup da Allah’a ve yaratılanlara karşı mütekebbir fiillerde bulunuyordur.
“Mağdubi aleyhim” denilen gazaba uğrama hali vehmin zulmeti ile öyle hem dem olmaktır ki dûniHi zâhiri zann’lardan öyle sıyrılamamaktır ki; onlar bu halleriyle dünya ve ahirette Allah’tan uzakta kalırlar, bu hal onları nankörlükte çok ileri götürür, Allah’ın emirlerinde haddi aşarlar.
“Dalalette” yani “sapmış olanlar” daha hümanist fikirlere sahiptirler ve kendilerince zâhirin arkasını görmeye çalışırlar, batınî mânâları önemserler. Ancak bir Hakk yöntem öğrenmedikleri için uydururlar, uydurduklarına inanırlar ve uydurdukları batınî fikirlerle Allah’a yönelirler. Böylece saparlar, Allah’a iftira ederler. Tanımladığımız bu iki grubu daha da somutlaştıralım:
Rasûlullah (SAV) buyurdular: “(Fatiha’daki) el-mağdûbi aleyhim (Allah’ın gazabına uğrayanlar) yahudilerdir; ed-dâlliyn (sapıtanlar) da hristiyanlardır.
Allah’tan emin olmak
O gruplardan olmamak, o hallerin her türlüsünden korunmuş, kurtulmuş olmak temennisi ile Fatiha’ya sarılıyor ve “Âmin” diyoruz.
Fatiha Sûresi tamamlanınca “âmîn” deriz. Bu deyişimiz çok ileri bir korku ve çok ileri bir umudu yansıtmalıdır. Böyle bir korku ve umudun en belirgin şekilde dile gelişi “âmîn” derken şekillenmelidir. Her âmîn deyiş korku ve umudun birlikte oluşturduğu duyguyu içermeli, her âmîn korku ve umut halimizi yansıtan çok özel bir duyguya bürünmelidir.
Âmîn ne demektir, bilmeliyiz. Âmîn, eminim demektir, âmîn demekle eminim diyoruz. Bu emin oluş şudur: Allah’dan istedim, dilerse verecektir eminim. İstediğim yerden eminim. Eminim, Allah beni korktuğumdan korur. Eminim Allah bana umduğumu verir.
Böyle yönelen, böyle yaşayan, yaşamaya çalışan kulları Rabbi şöyle müjdeliyor:
“Siz, insanlar için çıkarılmış en hayrlı bir ümmetsiniz.” (Al-u İmran; 110)
“Gevşemeyin, mahzun olmayın; eğer mü’min iseniz, siz en üstünlersiniz.” (Al-u İmran; 139)
“De ki: Ey kendi nefsleri aleyhine israf eden kullarım! Allah’ın rahmetinden (Rahmetullah’tan) ümit kesmeyin. Muhakkak ki Allah bütün günahları mağfiret eder. Muhakkak ki O Ğafurur Rahıym’dir.” (Zümer-53)
“Kim mağfiret eder günahları; Ancak Allah…” (Al-u İmran;135)
“Haber ver kullarıma ki; Ben gerçekten Ğafurun Rahıym’im.” (Hicr-49)
“Allah’tan mağfiret dile. Muhakkak ki Allah, Ğafurur Rahıym’dir.” (Nisa-106)
“FATİHA ile Fetih”in
sonuna geldik

FATİHA ile fetih adlı tefekkür yolculuğumuz böylece tamamlamış oluyor. Sizlerle tefekkür paylaşımına inşaAllah yeni bir konu başlığı ile devam edeceğiz. Ancak yeni ve hayrlı başlangıçlar için Fatiha tefekkürümüzü bir dua ile tamamlayalım. Âmin:
Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala âli seyyidina Muhammed. Cezallahu anna seyyidena Muhammeden ma huve ehluh.
Ya HU, ya men HU, la ilahe illa HU, ya men HU!
Allahım; Senin indinde makbul olmayan, razı olmadığın, hoşnut olmadığın ne tür hallerimiz varsa, ne tür davranışlarımız varsa, ne tür fiillerimiz varsa,
Senin razı olmadığın ne tür heva ve heveslerimiz, arzu ve isteklerimiz varsa,
Senin razı olmadığın ne tür fikir ve inanışlarımız varsa, bunların hepsinden korunmak ve kurtulmak için Sana sığınırız; Allahım, lütfen bütün bunlardan bizi kurtarıver, bütün bunlardan bizi koruyuver, bütün bunları bizden uzak tutuver Allahım. Doğuyu batıdan ayrı tuttuğun gibi, razı olmadığın bu halleri bizden uzak tutuver.
Bizlere, indinde makbul olan, razı olduğun, hoşnut olduğun halleri lutfediver, bizleri o hallerle hallendiriver Allahım. O halleri bize daim eyleyiver Allahım. Bizlere doğruları ilham ediver, doğruları kolaylaştırıver Allahım.
Allahım, bizde yanlış ve bâtıl ne varsa, bizden onları uzaklaştırıver. Hidayetini bize acilen ulaştırıver ve daim eyleyiver, sırât-ı müstakıymini bize çok kolaylaştırıver Allahım.
İndinde makbul olan, razı olduğun, hoşnut olduğun şekilde inanmış, sâlih amel işleyen kullarından eyle bizi Allahım. Senden razı olmuş, Senin de razı olduğun kullarından eyle bizi Allahım. Salih kullarına lütfetmiş olduğun en yüksek mertebeleri bizlere de lutfediver Allahım.
Merhametin ve nurunla ebeden ve daimen bizleri sarıp sarmalayıver Allahım.
Allahım bize akıl fikir güzelliği, akıl sağlığı, ruh sağlığı, beden sağlığı lutfediver.
Allahım, bizlerin üzerinde cinnî ve şeytanî ne tür baskı, tesir, etki, sihir ve büyü var ise bizden onları uzaklaştırıver, bizleri onlardan kurtarıver, böyle şeylerden bizi daim koruyuver Allahım.
Allahım, vücudumuzda ne tür hastalık, rahatsızlık, ağrı sızı ve iltihap var ise bizden onları uzaklaştırıver, yok ediver. Bizlere sağlık sıhhat afiyet, rahatlık, ferahlık, huzur lutfediver Allahım.
Allahım, kalbimizde ne tür maraz varsa temizleyiver. Kalbimizden Ğıll’i söküp atıver. Kalbimizi ve sadrımızı nurunla yıkayıp temizleyiver Allahım. Allahım kalbimizi ve sadrımızı nurunla dolduruver, bu hali bize daim eyleyiver. Huzuruna Kalb-i Selim ile gelenlerden eyleyiver bizi.
Allahım bize merhamet ediver, bağışlayıver, affediver. Bizleri koruyuver, kurtarıver, yardım ediver Allahım.
Allahım, inanan din kardeşlerimizin hastalarına acil şifa, dertlerine acil deva, borçlarına acil eda, yolcularına acil selametlik, işsizlerine acil iş, çaresizlerine acil çare, gelirsizlerine acil gelir lutfediver Allahım. Allahım, çok kolay olacak, çok güzel olacak, çok hayrlı olacak şekilde lutfediver.  
Ya Zel Celal-i vel İkram, ya Vahhab, ya Latıyf; lutfunla ihsan ediver Allahım.
Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve Âdeme ve Nuhin ve İbrahime ve Musa ve İsa ve ma beynehum minen nebiyyine vel murseliyn. Salavatullahi ve selamuhu aleyhim ecmaıyn. Birahmetike ya ErhamerRahımiyn.
Ve kefa Billâhi Veliyyen ve kefa Billâhi Nasıyra, ve kefa Billâhi Veliyyen ve kefa Billâhi Nasıyra, ve kefa Billâhi Veliyyen ve kefa Billâhi Nasıyra.
Bi rahmetike ya Erhamer Rahımiyn, Bi rahmetike ya Erhamer Rahımiyn.
Eslemtü vechiye lillahi, eslemtü li Rabbil alemiyn. Bi rahmetike ya Erhamer Rahımiyn,
Vel Hamdu Lillahi Rabbil Âlemiyn…
EL FATİHA

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER